
ABD'de en iyi üniversiteden nasıl burs alınır
Amerika'da okumak istiyorsanız bu haberi mutlaka okuyun..
A+A-
ABD'nin Princeton, Yale gibi prestijli üniversiteleri bu yıl 13 Türk gencine toplam 1,5 milyon dolar burs verdi.
Akşam'dan Gülay Altan, Ivy Lig denilen 'dünyanın en iyileri' sayılan okullardan, çok yüksek bursla kabul alan 5 gençle bir araya gelip, hem hikâyelerini dinledi hem de 'iyi kabul mektubu' nasıl yazılır; hangi aktiviteleri yapıp hangi kurslara gitmelisiniz gibi soruların yanıtını öğrendi.
ABD'de sistem bizdeki gibi değil, SAT sınavına girip önce akademik yeterliliğinizi kanıtlıyor, sonra oradan aldığınız puana göre, istediğiniz okullara, 'essay' adı verilen mektuplar yazmanız gerekiyor; tabii referans mektupları, staj ve etkinlik belgeleri, aldığınız ödüller vs. ne var, ne yoksa ortaya dökmelisiniz. Bunu da belli bir düzen ve sıra içinde ve kurallara uyarak yapmalısınız. Bu sırada devreye, danışmanlar ya da danışman dershaneler giriyor çoğunlukla. Butik hizmet veriyorlar ve ücret politikaları farklı; sonuçta her şeyin bir bedeli var...
Aslında 'ABD'de en iyi üniversiteden nasıl burs alınır?' konusunu, bunu başaranların hikâyeleri üzerinden anlatmak en iyisi.
MEHMET EMİN YALE'İ SEÇTİ
Mehmet Emin Şaka, Galatasaray Lisesi 12. sınıf öğrencisi. 10. sınıfın sonunda kafasına koymuş ABD'ye gitmeyi. Kendi çabasıyla yönünü bulmaya çalışmış önce, hatta zaman zaman vazgeçtiği olmuş.
Nedeni 'şaka gibi' danıştığı kimi profesörler bunun imkânsız olduğunu söylemişler... "Burs istiyorsun, büyük ihtimalle gidemezsin. Türkiye'de kal, hukuk oku." Bir Türkiye klasiği; heves kırma, korkutma...
11. sınıfın sonunda, git-geller bitmiş ve yola çıkmış ama "Çok geç kaldım aslında" diyor.
SAT sınavına hazırlık için üç haftalık bir kursa katılmış ABD'de; bir yandan da TOEFL'a girmiş. İki sınavdan da çok iyi sonuçlar almış. Asıl çalışma bundan sonra başlamış. Azimle çalışmış, profesyonel yardım da alınca hedeflediği kabuller arka arkaya gelmiş. Yale, Brown, Columbia, NYU ve Swarthmore'dan 'burslu' kabul almış; tabii ki Yale'i seçmiş.
Mehmet Emin'in en büyük motivasyonu, ailesinde üniversiteye gidecek ilk kişi olması; essay'lerindeki en çarpıcı ve etkileyici kısmın özel hayatıyla ilgili bölümler olduğunu düşünüyor. Öğrencinin kendini anlattığı, o okula neden girmesi gerektiğine kabul komisyonunu ikna edecek 'essay' adı verilen mektuplar en önemli aşamalardan biri. Ne kadar iyi yazar, ne kadar doğru noktalara temas ederseniz o kadar fazla ikna gücünüz oluyor.
"DÜNYA BANKASI YA DA IMF BAŞKANI BAŞKANI OLACAĞIM"
Babası esnaf, annesi çalışmıyor ama hep onu desteklemişler. Mehmet Emin'in hedefi de, başarısı gibi büyük: "Yale, zaten belli bir skorun üzerindeki adaylar arasından seçim yapıyor. Önemli olan öğrencinin kendini ifade edebilme gücü. Okulda arkadaşlarımla MUN (Model Birleşmiş Milletler) Konferansı düzenledik, LÖSEV için çalıştım, Osmanlıca ve ekonomi kulübü kurduk, sosyal bilimler topluluğuna üyeydim. Bunları CV doldurmak için yapmadım elbette, çoğunu severek yaptım. Ekonomi bölümünü seçeceğim. Dünya politikasına yön veren, söz sahibi olan bir kurumda çalışmak istiyorum. Dünya Bankası ya da IMF başkanı olmak gibi."
TEKİRDAĞLI MUSTAFA, STEVE JOBS OLMA YOLUNDA
Mustafa Mete, Boğaziçi Elektrik-Elektronik Mühendisliği hazırlık sınıfı öğrencisi. Tekirdağlı; ilköğretim ve liseyi orada tamamladığı için ABD'de bir üniversiteye başvurabileceğini İstanbul'a geldikten sonra fark etmiş... Lise döneminde yapması gereken ve artı puan kazandıran aktiviteler için geç mi kalmıştı, merak ediyoruz; "Vardı benim de lisede başarılarım" diyerek geçiştiriyor. Olağanüstü mütevazı. Halbuki Matematik Olimpiyatları'nda dünya dereceleri; masa tenisi ve futbol konusunda başarıları var.
California Üniversitesi'nden kabul almış. Mühendislik ve matematik eğitimi almak istiyor. "Zaten Türkiye'nin en iyi üniversitesinde okuyorsun niye hâlâ uğraşıyorsun diyorlardı ama kabul aldığım üniversite mühendislik alanında dünyanın ilk 10'u arasında.
İngilizce'ye ana dil gibi hakim olmak ve dünya vatandaşı olabilmek için bu yolu seçtim. Önce akademisyen olmak, ardından dünya çapında bir teknoloji şirketi kurmak istiyorum. Şimdiden başladığım projelerim var, yazılım üzerine çalışmalar yapıyorum ama bunu anlatamam çünkü bununla ilgili bir iş kuracağım. Önce akademisyen olacağım, şirketimde çalışacak insanları ikna edecek bilgi ve saygınlığa erişmem lazım" diyor.
LİSEDEN MEZUN OLMADAN MIT'E BAŞVURAN İLK KİŞİ
Mehmet Efe Akengin, İstanbul Erkek Lisesi'nden, konuştuğumuz gençlerin içinde en heyecanlısı ve en genci. Türkiye'den, liseden mezun olmadan MIT'e başvuran ilk kişi.
"11. sınıf öğrencisiyim ve ben erken başvurdum. MIT'e görüşmeye gittiğimde, görüşmecim '10 yıldır bu işi yapıyorum ilk kez bir 11. sınıf öğrencisi görüyorum' dedi. Çok büyük cesaret olarak görüldü. 12. sınıfta yapılması gereken şeylerin hepsini yaptım.
Matematik Olimpiyatları'nda uluslararası derecelerim var, o yarışmalarda genellikle şampiyonlar MIT Üniversitesi'ni tercih eder, ben de öyle istiyorum. Başvurumu sadece MIT'ye yaptım, bekleme listesindeyim. Mayısta kesin yanıtı verecekler. Bilimin uygulamalı alanlarına yönelmek istiyorum.
Bilim, topluma faydalı olmalı. Hem akademik, hem sosyal yönüm kuvvetli olsun istiyorum. MIT'ten mezun olanlar Nobel alır ama aynı zamanda en büyük kurumlarda çalışır. ASELSAN, TÜBİTAK gibi bir kurumun başında bilim politikalarını yöneten bir konumda olmak istiyorum. Bilim, insanlığa en faydalı olacağım alan ama bunu topluma yansıtabileceğim bir halde yapmak istiyorum. Sosyal alanlara günümüz medyası nedeniyle kolayca ulaşıp etkin olabilirsiniz ama bilim alanında çalışmalar eksik. Bilim adamı bütün gün laboratuarında çalışmaz. Einstein, Dünya Savaşı hakkında eleştiriler yapan bir aktivistti. Muhtemelen mühendislik eğitimi alacağım, ama kesin karar vermedim.
İlk yıl dalları tanıyacağım, doğru alanı seçeceğime inanıyorum. Bu kadar sosyal aktivitenin olduğu bir lise seçmeseydim, matematikle uğraşan, kendi başına çalışan ve hedefim sadece bir Nobel Ödülü almak olacaktı; insanlara bunu yansıtma çabam, isteğim olmayacaktı. Aldığım Nobel hayata, insanlara yansımayacaksa neye yarar? Bu haberi okuyacak arkadaşlar, ümitsiz olmasınlar. 9 ve 10'uncu sınıfta olan herkes bunu başarabilir. Göründüğü kadar zor değil. İnsan bir şeyi çok isterse yapar."
AKILLI DEĞİL, KALİTELİ ÖĞRENCİ ARIYORLAR
Selman Cihan Acar--Ivy Learning College Counselor: "Mesleğimin Türkçe'de tam karşılığı olmasa da 'eğitim danışmanı' denebilir. İstanbul'da hukuk okudum. Harvard'ta staj imkânı buldum ve orada bu mesleği öğrendim. Eğitimini aldım. Orada çalışmaya başladım. Başvurular sırasında öğrencileri yönlendiriyorum. Doğru zamanda doğru sınava girmeleri, aktivitelerin doğru yönlendirilmesi, essay'lerin doğru yazılması gibi... Başvuru süreçlerinde kriterlerin tümünün içinin doldurulmasından sorumluyum.
ABD'ye gitmek isteyen belli bir kitle oluyor, öğrenciler birbirlerini biliyor ve tanıyorlar. Amerikan kökenli liselerden ABD'ye gitmek daha kolay, ama Fransız ve Alman liselerinde okuyanlar için ABD bir seçenek olarak 'pek' sunulmuyor. Bilmiyorlar. Devlet okullarında hele, genellikle bilinmeyen bir seçenek.
Saha çalışması yapılabilir, henüz başlamadık ama Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden bize internet üzerinden ulaşanlara da danışmanlık veriyoruz.
* CV doldurmak için gelişigüzel aktivitelere katılmalarına gerek yok. Örneğin Mehmet Emin ve Mevlüt'ün aktivitelerine baktık, 'iş deneyimleri' hiç yoktu. Hayat tecrübeleri olmaması demekti bu ve önemli bir eksikti. İkisi de o yaz çalıştı. Biri Sultanahmet'te bir mağazada satış yaptı, diğeri de bir gazetede çevirmenlik yaptı.
* Mülakatlar, tavsiye mektupları da çok önemli.
* ABD'de 4 binden fazla üniversite var. Esas mesele iyi üniversitelerden burs alabilmek. Hiçbir iyi üniversite yüzde 10'dan daha fazla kontenjan ayırmıyor ülke dışından öğrenciye. Zaten en iyiler başvuruyor. Biz, o en iyilerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardım ediyoruz.
* İngilizce bilmeden bu yola çıkmak hayaldir. Akademik İngilizce şart.
* Akademik yönü güçlü olmalı. Okul notları, olimpiyat katılımları, projeler önemli...
* Sosyal yönü güçlü olmalı. Aktiviteleri, doğru seçmek ve seçtiği alanda güçlü olmak önemli.
* Kişilik, karakter: Bu tür üniversiteler 'bu öğrenci benim okuluma ne katacak?' diye bakıyor. Bu aşamada referans mektupları, mülakat ve essay'ler önemli...
* Spor başarıları da kabul sürecini etkiliyor ama tek başına kabul ve burs sebebi olabilmesi için milli takım düzeyinde başarılı olmak gerekiyor.
HATAY'DAN YALE'E
Mevlüt İkiz de Galatasaray Lisesi'nden. Mehmet Emin Şaka ile aynı sınıftalar ve birlikte çıkmışlar bu yola. 10. sınıfın sonunda karar vermiş ABD'ye gitmeye. Örneği de kuzeni olmuş. Birçok kabul almış ve en yüksek bursu veren Yale'i seçmiş. Hataylı olmasının, oradaki kültürel çeşitliliğin karakterine etkileri ve İstanbul'da bunun üzerine kattıklarını anlatmış essay'inde. "Türkiye'de kalsaydım ekonomi, siyaset ve hukuk gibi alanları tercih edecektim. Hepsini ABD'de deneyeceğim. Orada ilk yıl size büyük bir rahatlık sağlanıyor. Gidip deneyeceğim ama ekonomiyi seçerim gibi görünüyor."
KONYALI ABDURRAHMAN: "PARÇACIK FİZİĞİ ÇALIŞACAĞIM"
Abdurrahman Akkaş, Konya'da liseyi bitirmiş, o da Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği hazırlık sınıfında. Fizik Olimpiyatları'nda uluslararası derecesi var. Biliyormuş ABD'ye gidilebileceğini ama yolundan emin değilmiş, "Essay yazmaktan bile burada haberim oldu. Boston'da bulunan Northeastern'den kabul aldım. Fizik seçeceğim. Parçacık fiziği konusunda akademisyen olacağım. ABD'de okumayı seçmemin en büyük nedeni ağabeyim, o aynı bölümü bitirdi, yüksek lisans yapıyor. Değişim öğrencisi olarak bir süre yurtdışına gitti ve baştan ABD'ye gitmem gerektiğini o söyledi."
ESSAY YAZARKEN YAPILMAMASI GEREKENLER
* Uzun yazmayın
* Gramer hatası olmasın
* Hiçbir bölümünü başkasına yazdırmayın
* Farklı, farklı kişilere düzelttirmeyin, sesinizi kaybeder.
* Başvuruya ayırdığınız zamandan daha az zaman ayırmayın.
Akşam'dan Gülay Altan, Ivy Lig denilen 'dünyanın en iyileri' sayılan okullardan, çok yüksek bursla kabul alan 5 gençle bir araya gelip, hem hikâyelerini dinledi hem de 'iyi kabul mektubu' nasıl yazılır; hangi aktiviteleri yapıp hangi kurslara gitmelisiniz gibi soruların yanıtını öğrendi.
ABD'de sistem bizdeki gibi değil, SAT sınavına girip önce akademik yeterliliğinizi kanıtlıyor, sonra oradan aldığınız puana göre, istediğiniz okullara, 'essay' adı verilen mektuplar yazmanız gerekiyor; tabii referans mektupları, staj ve etkinlik belgeleri, aldığınız ödüller vs. ne var, ne yoksa ortaya dökmelisiniz. Bunu da belli bir düzen ve sıra içinde ve kurallara uyarak yapmalısınız. Bu sırada devreye, danışmanlar ya da danışman dershaneler giriyor çoğunlukla. Butik hizmet veriyorlar ve ücret politikaları farklı; sonuçta her şeyin bir bedeli var...
Aslında 'ABD'de en iyi üniversiteden nasıl burs alınır?' konusunu, bunu başaranların hikâyeleri üzerinden anlatmak en iyisi.
MEHMET EMİN YALE'İ SEÇTİ
Mehmet Emin Şaka, Galatasaray Lisesi 12. sınıf öğrencisi. 10. sınıfın sonunda kafasına koymuş ABD'ye gitmeyi. Kendi çabasıyla yönünü bulmaya çalışmış önce, hatta zaman zaman vazgeçtiği olmuş.
Nedeni 'şaka gibi' danıştığı kimi profesörler bunun imkânsız olduğunu söylemişler... "Burs istiyorsun, büyük ihtimalle gidemezsin. Türkiye'de kal, hukuk oku." Bir Türkiye klasiği; heves kırma, korkutma...
11. sınıfın sonunda, git-geller bitmiş ve yola çıkmış ama "Çok geç kaldım aslında" diyor.
SAT sınavına hazırlık için üç haftalık bir kursa katılmış ABD'de; bir yandan da TOEFL'a girmiş. İki sınavdan da çok iyi sonuçlar almış. Asıl çalışma bundan sonra başlamış. Azimle çalışmış, profesyonel yardım da alınca hedeflediği kabuller arka arkaya gelmiş. Yale, Brown, Columbia, NYU ve Swarthmore'dan 'burslu' kabul almış; tabii ki Yale'i seçmiş.
Mehmet Emin'in en büyük motivasyonu, ailesinde üniversiteye gidecek ilk kişi olması; essay'lerindeki en çarpıcı ve etkileyici kısmın özel hayatıyla ilgili bölümler olduğunu düşünüyor. Öğrencinin kendini anlattığı, o okula neden girmesi gerektiğine kabul komisyonunu ikna edecek 'essay' adı verilen mektuplar en önemli aşamalardan biri. Ne kadar iyi yazar, ne kadar doğru noktalara temas ederseniz o kadar fazla ikna gücünüz oluyor.
"DÜNYA BANKASI YA DA IMF BAŞKANI BAŞKANI OLACAĞIM"
Babası esnaf, annesi çalışmıyor ama hep onu desteklemişler. Mehmet Emin'in hedefi de, başarısı gibi büyük: "Yale, zaten belli bir skorun üzerindeki adaylar arasından seçim yapıyor. Önemli olan öğrencinin kendini ifade edebilme gücü. Okulda arkadaşlarımla MUN (Model Birleşmiş Milletler) Konferansı düzenledik, LÖSEV için çalıştım, Osmanlıca ve ekonomi kulübü kurduk, sosyal bilimler topluluğuna üyeydim. Bunları CV doldurmak için yapmadım elbette, çoğunu severek yaptım. Ekonomi bölümünü seçeceğim. Dünya politikasına yön veren, söz sahibi olan bir kurumda çalışmak istiyorum. Dünya Bankası ya da IMF başkanı olmak gibi."
TEKİRDAĞLI MUSTAFA, STEVE JOBS OLMA YOLUNDA
Mustafa Mete, Boğaziçi Elektrik-Elektronik Mühendisliği hazırlık sınıfı öğrencisi. Tekirdağlı; ilköğretim ve liseyi orada tamamladığı için ABD'de bir üniversiteye başvurabileceğini İstanbul'a geldikten sonra fark etmiş... Lise döneminde yapması gereken ve artı puan kazandıran aktiviteler için geç mi kalmıştı, merak ediyoruz; "Vardı benim de lisede başarılarım" diyerek geçiştiriyor. Olağanüstü mütevazı. Halbuki Matematik Olimpiyatları'nda dünya dereceleri; masa tenisi ve futbol konusunda başarıları var.
California Üniversitesi'nden kabul almış. Mühendislik ve matematik eğitimi almak istiyor. "Zaten Türkiye'nin en iyi üniversitesinde okuyorsun niye hâlâ uğraşıyorsun diyorlardı ama kabul aldığım üniversite mühendislik alanında dünyanın ilk 10'u arasında.
İngilizce'ye ana dil gibi hakim olmak ve dünya vatandaşı olabilmek için bu yolu seçtim. Önce akademisyen olmak, ardından dünya çapında bir teknoloji şirketi kurmak istiyorum. Şimdiden başladığım projelerim var, yazılım üzerine çalışmalar yapıyorum ama bunu anlatamam çünkü bununla ilgili bir iş kuracağım. Önce akademisyen olacağım, şirketimde çalışacak insanları ikna edecek bilgi ve saygınlığa erişmem lazım" diyor.
LİSEDEN MEZUN OLMADAN MIT'E BAŞVURAN İLK KİŞİ
Mehmet Efe Akengin, İstanbul Erkek Lisesi'nden, konuştuğumuz gençlerin içinde en heyecanlısı ve en genci. Türkiye'den, liseden mezun olmadan MIT'e başvuran ilk kişi.
"11. sınıf öğrencisiyim ve ben erken başvurdum. MIT'e görüşmeye gittiğimde, görüşmecim '10 yıldır bu işi yapıyorum ilk kez bir 11. sınıf öğrencisi görüyorum' dedi. Çok büyük cesaret olarak görüldü. 12. sınıfta yapılması gereken şeylerin hepsini yaptım.
Matematik Olimpiyatları'nda uluslararası derecelerim var, o yarışmalarda genellikle şampiyonlar MIT Üniversitesi'ni tercih eder, ben de öyle istiyorum. Başvurumu sadece MIT'ye yaptım, bekleme listesindeyim. Mayısta kesin yanıtı verecekler. Bilimin uygulamalı alanlarına yönelmek istiyorum.
Bilim, topluma faydalı olmalı. Hem akademik, hem sosyal yönüm kuvvetli olsun istiyorum. MIT'ten mezun olanlar Nobel alır ama aynı zamanda en büyük kurumlarda çalışır. ASELSAN, TÜBİTAK gibi bir kurumun başında bilim politikalarını yöneten bir konumda olmak istiyorum. Bilim, insanlığa en faydalı olacağım alan ama bunu topluma yansıtabileceğim bir halde yapmak istiyorum. Sosyal alanlara günümüz medyası nedeniyle kolayca ulaşıp etkin olabilirsiniz ama bilim alanında çalışmalar eksik. Bilim adamı bütün gün laboratuarında çalışmaz. Einstein, Dünya Savaşı hakkında eleştiriler yapan bir aktivistti. Muhtemelen mühendislik eğitimi alacağım, ama kesin karar vermedim.
İlk yıl dalları tanıyacağım, doğru alanı seçeceğime inanıyorum. Bu kadar sosyal aktivitenin olduğu bir lise seçmeseydim, matematikle uğraşan, kendi başına çalışan ve hedefim sadece bir Nobel Ödülü almak olacaktı; insanlara bunu yansıtma çabam, isteğim olmayacaktı. Aldığım Nobel hayata, insanlara yansımayacaksa neye yarar? Bu haberi okuyacak arkadaşlar, ümitsiz olmasınlar. 9 ve 10'uncu sınıfta olan herkes bunu başarabilir. Göründüğü kadar zor değil. İnsan bir şeyi çok isterse yapar."
AKILLI DEĞİL, KALİTELİ ÖĞRENCİ ARIYORLAR
Selman Cihan Acar--Ivy Learning College Counselor: "Mesleğimin Türkçe'de tam karşılığı olmasa da 'eğitim danışmanı' denebilir. İstanbul'da hukuk okudum. Harvard'ta staj imkânı buldum ve orada bu mesleği öğrendim. Eğitimini aldım. Orada çalışmaya başladım. Başvurular sırasında öğrencileri yönlendiriyorum. Doğru zamanda doğru sınava girmeleri, aktivitelerin doğru yönlendirilmesi, essay'lerin doğru yazılması gibi... Başvuru süreçlerinde kriterlerin tümünün içinin doldurulmasından sorumluyum.
ABD'ye gitmek isteyen belli bir kitle oluyor, öğrenciler birbirlerini biliyor ve tanıyorlar. Amerikan kökenli liselerden ABD'ye gitmek daha kolay, ama Fransız ve Alman liselerinde okuyanlar için ABD bir seçenek olarak 'pek' sunulmuyor. Bilmiyorlar. Devlet okullarında hele, genellikle bilinmeyen bir seçenek.
Saha çalışması yapılabilir, henüz başlamadık ama Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden bize internet üzerinden ulaşanlara da danışmanlık veriyoruz.
* CV doldurmak için gelişigüzel aktivitelere katılmalarına gerek yok. Örneğin Mehmet Emin ve Mevlüt'ün aktivitelerine baktık, 'iş deneyimleri' hiç yoktu. Hayat tecrübeleri olmaması demekti bu ve önemli bir eksikti. İkisi de o yaz çalıştı. Biri Sultanahmet'te bir mağazada satış yaptı, diğeri de bir gazetede çevirmenlik yaptı.
* Mülakatlar, tavsiye mektupları da çok önemli.
* ABD'de 4 binden fazla üniversite var. Esas mesele iyi üniversitelerden burs alabilmek. Hiçbir iyi üniversite yüzde 10'dan daha fazla kontenjan ayırmıyor ülke dışından öğrenciye. Zaten en iyiler başvuruyor. Biz, o en iyilerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardım ediyoruz.
* İngilizce bilmeden bu yola çıkmak hayaldir. Akademik İngilizce şart.
* Akademik yönü güçlü olmalı. Okul notları, olimpiyat katılımları, projeler önemli...
* Sosyal yönü güçlü olmalı. Aktiviteleri, doğru seçmek ve seçtiği alanda güçlü olmak önemli.
* Kişilik, karakter: Bu tür üniversiteler 'bu öğrenci benim okuluma ne katacak?' diye bakıyor. Bu aşamada referans mektupları, mülakat ve essay'ler önemli...
* Spor başarıları da kabul sürecini etkiliyor ama tek başına kabul ve burs sebebi olabilmesi için milli takım düzeyinde başarılı olmak gerekiyor.
HATAY'DAN YALE'E
Mevlüt İkiz de Galatasaray Lisesi'nden. Mehmet Emin Şaka ile aynı sınıftalar ve birlikte çıkmışlar bu yola. 10. sınıfın sonunda karar vermiş ABD'ye gitmeye. Örneği de kuzeni olmuş. Birçok kabul almış ve en yüksek bursu veren Yale'i seçmiş. Hataylı olmasının, oradaki kültürel çeşitliliğin karakterine etkileri ve İstanbul'da bunun üzerine kattıklarını anlatmış essay'inde. "Türkiye'de kalsaydım ekonomi, siyaset ve hukuk gibi alanları tercih edecektim. Hepsini ABD'de deneyeceğim. Orada ilk yıl size büyük bir rahatlık sağlanıyor. Gidip deneyeceğim ama ekonomiyi seçerim gibi görünüyor."
KONYALI ABDURRAHMAN: "PARÇACIK FİZİĞİ ÇALIŞACAĞIM"
Abdurrahman Akkaş, Konya'da liseyi bitirmiş, o da Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği hazırlık sınıfında. Fizik Olimpiyatları'nda uluslararası derecesi var. Biliyormuş ABD'ye gidilebileceğini ama yolundan emin değilmiş, "Essay yazmaktan bile burada haberim oldu. Boston'da bulunan Northeastern'den kabul aldım. Fizik seçeceğim. Parçacık fiziği konusunda akademisyen olacağım. ABD'de okumayı seçmemin en büyük nedeni ağabeyim, o aynı bölümü bitirdi, yüksek lisans yapıyor. Değişim öğrencisi olarak bir süre yurtdışına gitti ve baştan ABD'ye gitmem gerektiğini o söyledi."
ESSAY YAZARKEN YAPILMAMASI GEREKENLER
* Uzun yazmayın
* Gramer hatası olmasın
* Hiçbir bölümünü başkasına yazdırmayın
* Farklı, farklı kişilere düzelttirmeyin, sesinizi kaybeder.
* Başvuruya ayırdığınız zamandan daha az zaman ayırmayın.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.