'ABD'den hakkımız olan bir şeyi istiyoruz'
Başbakan Binali Yıldırım, Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yaparak, 'Rusya ile İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirdik. Şimdi bölgenin kanayan en büyük yarası Suriye'dir' dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'de mukim diplomatik misyon şefleri onuruna verilen akşam yemeğinde konuştu. Türkiye AB ilişkilerine değinen Yıldırım, "Biz Rusya, Ortadoğu, Uzakdoğu, Afrika ile ilişkimizi geliştirmenin Avrupa Birliği, Amerika'nın alternatifi olmadığını çok açık bir şekilde ifade ediyoruz. Amerika ile de ilişkilerimizi geliştireceğiz. Amerika kıtasındaki bütün ülkeler ile ilişkilerimizi geliştireceğiz. Ama AB ile yarım asırlık bir yolculuğumuz var. Bunu da yok sayamayız. AB ne kadar samimi olursa, biz de aynı şekilde AB yolculuğuna olan kararlığımızı sürdüreceğiz. Türkiye'nin, Rusya, Ortadoğu ilişkilerini geliştirmesinin Avrupa'ya ne de Amerika kıtasına bir alternatif olmadığını özellikle ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı.
'SURİYE'DE İŞLERİN YOLUNA GİRMESİNİN EN BÜYÜK ŞARTI, TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ'
Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapan Yıldırım, "Rusya ile İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirdik. Şimdi bölgenin kanayan en büyük yarası Suriye'dir. Suriye ile de ümit ediyorum ki bölgede, bölge ülkeleri ile ele vererek, bir yandan Rusya ve Amerika'nın da katkıları ile işler normale döner. Daha fazla kan dökülmesinin önüne geçeriz. Rusya'da tekrar işlerin yoluna girmesinin en önemli şartlarından bir tanesi Suriye'de, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına bağlı. Suriye'de etnik yapıya dayanmayan bir yönetişim şeklini kurulmasına bağlıdır. Gerek koalisyon güçleri, gerek bölge ülkeleri, ABD olmak üzere bütün tarafların bu esası gözden kaçırmadan çözüm arayışına hız vermeleri hayati önem sahip. Kayda değer gelişmenin önümüzdeki aylarda yaşanabileceğini düşünüyoruz. Türkiye olarak üzerimize düşen aktif çalışmaları bütün hızıyla sürdürüyoruz" açıklamasında bulundu.
'GELİŞMİŞ DEMOKRASİLERDEN BİZİMLE DAYANIŞMASINI GÖSTERMESİNİ BEKLERDİK'
Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, "Biz, gelişmiş demokrasilerden o gün herkesin buraya gelip bizimle dayanışmasını göstermesini beklerdik. Bunu yapanlar oldu, onlar kendilerini bilir. Bazı dostlarımız ne yazıkki başka bir bakış açısını benimsedi. Bizimle dayanışma içinde olmadınız. Hadi bunu yapamadınız, hemen bu darbeyi en şiddetle kınamak ve Türkiye'nin demokrasisini, başarısını bizlerle paylaşmak bu konudaki dayanışmanızı en açık şekilde dostlarımızın göstermesini beklerdik. Suç işleyen, halkın iradesiyle seçilmiş bir hükümeti yok etmeye çalışan terör gruplarının, darbecilerin hakkını, milletin hakkından daha fazla savunma gayreti gerçekten bizi üzmüştür" diye konuştu.
'İNTİKAM HIRSI İLE HAREKET ETMEYECEĞİZ DUYGUSAL DA DAVRANMAYACAĞIZ'
Darbe girişiminde bulunanların yargılanmasına ilişkin Yıldırım şu ifadeleri kullandı: "Darbeciler yargılanıyor. Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinden sapmadan, bu suçu işleyenler mutlaka hak ettikleri cezayı alacaklar. İntikam hırsı ile hareket etmeyeceğiz. Duygusal da davranmayacağız. Tek ölçümüz adalet olacak. Bu FETÖ mensuplarını sızdıkları bütün kurumlarımızdan temizlemek için kılı kırk yararak çalışıyoruz. Amacımız haklı ile haksızın bir arada olmaması. Yaş ile kurunun aynı anda yanmaması için özen gösteriyoruz. Bunun ne kadar zor bir iş olduğunu umarım takdir ederseniz. Çünkü bu örgüt kapalı bir örgüt. Saydam değil.
'BİZ ABD'DEN HAKKIMIZ OLAN BİR ŞEYİ İSTİYORUZ'
Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin Yıldırım şöyle konuştu: "Biz ABD'den hakkımız olan bir şeyi istiyoruz. Diyoruz ki; bir terör örgütü var, Türkiye'de darbe yaptı. Lütfen bunun gereğini yapın diyoruz. Eminim ki, ABD bu konuda gereken adımları atacaktır. Artık darbeyi o mu yaptı, arkasında o var mı, yok mu? Tartışması çok ama çok geride kaldı. Gün ışığı gibi bir bilgiden bahsediyoruz. Tek istediğimiz bu terörist başının daha fazla ABD'de kalmaması. O kalmaya devam ettikçe, 78 milyon Türk halkının ABD'ye karşı burukluğu devam edecektir.
'TÜRKİYE, AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİ ASKIYA ALMAMIŞTIR'
Yıldırım, "Ekonomimizin temeli sağlamdır. Hiçbir kalıcı tahribat oluşmamıştır. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini askıya almamıştır. Sadece 15. Maddede bir delegasyon istinası getirmiştir. Yürütülen uygulama, belirli hatların uygulanmasına geçici sınırlama koymaktan başka bir şey değildir" diye konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.