
Alevilik-Kürtlük bağı koparılmak istendi
DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, Sürgü'deki Alevi-Kürt aileye dönük saldırıyı katliam girişimi olarak tanımlayarak, 'Bu katliam girişiminin sorumlusu, yarattığı muhafazakar iklimle AKP rejimidir' dedi.
A+A-
Şemdinli'de son bir haftayı aşkındır yaşanan çatışmalara da değinen Tuğlu, Sürgü'de Alevi aileyi göç ettirmek isteyen ve Şemdinli'de Kürt köylüleri göçe zorlayan zihniyetin aynı olduğunu söyledi.
DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, yaptığı yazılı açıklamada Malatya"nın Doğanşehir ilçesi, Sürgü beldesi, Bağlarbaşı mahallesinde davulcu ile Alevi-Kürt bir aile arasında yaşanan gerginliğin, 'ırkçı bir katliam girişimine' dönüştüğünü hatırlatarak, şu yorumda bulundu: "Asılsız iddialar yayılarak eli taşlı ve sopalı onlarca kişinin ailenin evi etrafında toplanıp canına kastedilmesi, olayların açıkça organize olduğunu gösteriyor. Biz bu katliamcı saldırganlığı Maraş"tan, Çorum"dan, Sivas"tan biliyoruz. Yüzlerce yıldır, ta Selçuklu"dan, Osmanlı"dan bu yana dağ köylerine hapsedilen, içe kapanmaya zorlanan Alevi toplumuna, büyük askeri seferlerle toplu katliamlara-vahşetlere maruz bırakılan Alevilere, bu kez Malatya Sürgü"de yine katliam uygulanmak istenmiştir. Bu olay açıkça bir katliam girişimidir."
Olayın, hükümet sözcülerinin söylediği gibi 'basit' ve 'münferit' olmadığına dikkat çeken Tuğluk, aksine Alevi yurttaşların korku ve hassasiyetlerinin yersiz olmadığını belirtti. Tuğluk, şu hatırlatmayı yaptı: "Alevi toplumunun hafızasında Maraş, Çorum ve Sivas katliamları halen tazedir. Unutulmamalı ki daha geçtiğimiz aylarda, Maraş ve Çorum olaylarını hatırlatır bir biçimde Adıyaman"da, İzmir"de, Erzincan"da, Antep"te ve son olarak Didim"de, Alevi yurttaşların evleri, işyerleri işaretlenmiş; 'Alevilere ölüm, Alevileri yakacağız' tehditlerini içeren yazılar yazılmıştır. O zaman da muktedirler, 'birkaç çocuğun işi' diyerek olayları küçümsemek istemişti. Olayda siyasal sorumlulukları bulunan muktedirlerin, zaten daima bu türden olayları örtbas etmek için büyütülecek bir hadise değil türünden beyanatlar vermesi klasik bir hamledir. Ancak biz bu numaraları yutmayacağız."
'YARATTIĞI MUHAFAZAKAR İKLİM NEDENİYLE SORUMLU AKP REJİMİDİR'
Sürgü'deki ailenin sadece Alevi ve Kürt kimliğinden ötürü evlerinin 'ırkçı yeşil faşistler' tarafından sarılarak taşlandığını, ahırlarının yakıldığını ifade eden Tuğluk, bu tabloyu bir "katliam provası" olarak niteledi ve ekledi: "Sadece inancından ve etnik kimliğinden dolayı bir ailenin yok edilmek istenmesinin büyütülecek bir hadise olmadığını savunmak akıl tutulmasıdır! Unutulmamalı ki büyük yangınlar ufak bir kıvılcımla başlar."
Katliam girişiminin sorumlusu olarak ise AKP Hükümeti'ni işaret eden DTK Eş Başkanı Tuğluk, "Sorumlu, yarattığı muhafazakar iklimle AKP rejimidir. Cemevlerinin ibadethane olmadığını buyuran 'seküler' Yargıtay ve 'dindar' AKP fetvalarının, 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı"nı çarpıtmaya çalışılan Müslüman kılıklı ırkçılar tarafından insafsızca yayınlar yapılmasının, başbakanın miting meydanlarında nefret suçu işleyerek Alevi kimliğini 'afişe edip' yuhalatmasının yarattığı muhafazakar siyasal iklim, Malatya Sürgü"deki gibi katliam girişimlerine zemin hazırlıyor" dedi.
Tuğluk, "12 Eylül"ün Türk-İslam sentezi yaklaşımının, yeşil Türkçü faşist yavrusu olan AKP, katı bir mezhepçilikle toplumun geri kalan kesimlerini, Alevilere karşı kışkırtan bir mantığı egemen kılmaktadır" dedi. AKP rejiminin, Ortadoğu ve dünyaya Yurtta Sünnilik, dünyada Sünnilik politikasıyla yaklaştığını kaydeden Tuğluk, "Dinler arası diyalogdan bahseden AKP rejimi, kendi toplumundaki Alevi yurttaşların farklılığını dahi kabul etmiyor, onların inancına şekil vermeye, onları zorla tanımlamaya çalışıyor" dedi.
'KÜRTLÜK VE ALEVİLİK ARASINDAKİ BAĞ KOPARILMAK İSTENDİ'
Tuğluk, Malatya Sürgü"de saldırıya uğrayan ailenin aynı zamanda Kürt olması hususuna da değinerek, "Bunun altını çizmek önemli, zira ülkenin müesses nizamı yıllarca korku politikalarının temeline 4K"yi (Kürt, Kızılbaş, Komünist, Kadın) yerleştirdi. İç mihrak olarak tanımlanan bu kategoriye karşı kırmızı alarm seviyesiyle eller tetikte oldu" dedi. Bu temelde, Alevilik ile Kürtlük arasındaki bağın koparılması için 'Anadolu Aleviliği' ve 'Anadolu İslamı' gibi kavramların uydurulduğunu belirten Tuğluk, "Bu kavramlarla söylenmek istenen Alevilerin hepsinin Türk olduğu, Kürtlerin Alevi olamayacağıydı! Yani yıllarca Alevilik kılığında Türkçülük propagandası yapıldı. Alevilik ile Kürtlük arasındaki bağ, adeta bir el çabukluğuyla, illüzyonla yok edilmek istendi. Alevi hareketi ile Kürt hareketinin buluşması istenmedi. Ancak Alevi yurttaşlar sahipsiz değildir" diye belirtti.
TÜRK MEDYASINA ÇAĞRI
DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, Şemdinli'deki gelişmeleri de hatırlatarak, şu açıklamayı yaptı: "Günlerdir hükümet yetkililerinin ve basının ilgi çekici sessizliğine rağmen Hakkari"nin Şemdinli ilçesinden ciddi haberler geliyor. Şemdinli"de günlerdir oldukça yoğun ve şiddetli çatışmaların yaşandığı, bu yoğun çatışma ortamı nedeniyle bölgedeki yüzlerce köylünün göçe zorlandığı ifade ediliyor. Söz konusu Kürtler ve Kürt sorunu olunca 'şok haber gazeteciliği'ni aşamayan ana akım medyayı Şemdinli"de neler yaşandığını Türkiye kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki, Şemdinli"de yüzlerce köylüyü göçe zorlayıp köylerini-mezralarını boşaltan güvenlikçi zihniyetle, Malatya Sürgü"de Alevilere katliam girişiminde bulunan zihniyet esasen, aynı madalyonun farklı yüzleridir. Bir tarafta Alevi inancı, diğer tarafta Kürt kimliği ve hakları inkar ediliyor; bir tarafta Alevilere katliam pratikleri, diğer tarafta Kürtlere imha pratikleri uygulanıyor. 'Şu mektepler olmasa, maarifi ne de güzel idare ederdim' mantığı, bugün Aleviler burada yaşamasa Alevi katliamları engellenir, Kürtler olmasa Kürt sorunu da olmaz saçmalığıyla yeni bir kılık kazanmış durumda. Malatya Sürgü"de sorunu 'çözmek' için Alevileri göç ettirmeye çalışan zihniyetle, Şemdinli"de yüzlerce Kürt köylüyü göçe zorlayan aynı zihniyettir."
'ÇÖZÜM; DEMOKRATİK ÖZERKLİK'
Tuğluk sözlerini, çözümü işaret ederek noktaladı: "Demokratik özerklikle tüm inançsal, etnik ve kültürel kimliklerin eşit yurttaşlık temelinde radikal demokrasi esprisiyle özgürce bir arada yaşayabileceği bir pratiği hayata geçireceğiz. Çözüm demokratik özerklikte.''/ANF
DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, yaptığı yazılı açıklamada Malatya"nın Doğanşehir ilçesi, Sürgü beldesi, Bağlarbaşı mahallesinde davulcu ile Alevi-Kürt bir aile arasında yaşanan gerginliğin, 'ırkçı bir katliam girişimine' dönüştüğünü hatırlatarak, şu yorumda bulundu: "Asılsız iddialar yayılarak eli taşlı ve sopalı onlarca kişinin ailenin evi etrafında toplanıp canına kastedilmesi, olayların açıkça organize olduğunu gösteriyor. Biz bu katliamcı saldırganlığı Maraş"tan, Çorum"dan, Sivas"tan biliyoruz. Yüzlerce yıldır, ta Selçuklu"dan, Osmanlı"dan bu yana dağ köylerine hapsedilen, içe kapanmaya zorlanan Alevi toplumuna, büyük askeri seferlerle toplu katliamlara-vahşetlere maruz bırakılan Alevilere, bu kez Malatya Sürgü"de yine katliam uygulanmak istenmiştir. Bu olay açıkça bir katliam girişimidir."
Olayın, hükümet sözcülerinin söylediği gibi 'basit' ve 'münferit' olmadığına dikkat çeken Tuğluk, aksine Alevi yurttaşların korku ve hassasiyetlerinin yersiz olmadığını belirtti. Tuğluk, şu hatırlatmayı yaptı: "Alevi toplumunun hafızasında Maraş, Çorum ve Sivas katliamları halen tazedir. Unutulmamalı ki daha geçtiğimiz aylarda, Maraş ve Çorum olaylarını hatırlatır bir biçimde Adıyaman"da, İzmir"de, Erzincan"da, Antep"te ve son olarak Didim"de, Alevi yurttaşların evleri, işyerleri işaretlenmiş; 'Alevilere ölüm, Alevileri yakacağız' tehditlerini içeren yazılar yazılmıştır. O zaman da muktedirler, 'birkaç çocuğun işi' diyerek olayları küçümsemek istemişti. Olayda siyasal sorumlulukları bulunan muktedirlerin, zaten daima bu türden olayları örtbas etmek için büyütülecek bir hadise değil türünden beyanatlar vermesi klasik bir hamledir. Ancak biz bu numaraları yutmayacağız."
'YARATTIĞI MUHAFAZAKAR İKLİM NEDENİYLE SORUMLU AKP REJİMİDİR'
Sürgü'deki ailenin sadece Alevi ve Kürt kimliğinden ötürü evlerinin 'ırkçı yeşil faşistler' tarafından sarılarak taşlandığını, ahırlarının yakıldığını ifade eden Tuğluk, bu tabloyu bir "katliam provası" olarak niteledi ve ekledi: "Sadece inancından ve etnik kimliğinden dolayı bir ailenin yok edilmek istenmesinin büyütülecek bir hadise olmadığını savunmak akıl tutulmasıdır! Unutulmamalı ki büyük yangınlar ufak bir kıvılcımla başlar."
Katliam girişiminin sorumlusu olarak ise AKP Hükümeti'ni işaret eden DTK Eş Başkanı Tuğluk, "Sorumlu, yarattığı muhafazakar iklimle AKP rejimidir. Cemevlerinin ibadethane olmadığını buyuran 'seküler' Yargıtay ve 'dindar' AKP fetvalarının, 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı"nı çarpıtmaya çalışılan Müslüman kılıklı ırkçılar tarafından insafsızca yayınlar yapılmasının, başbakanın miting meydanlarında nefret suçu işleyerek Alevi kimliğini 'afişe edip' yuhalatmasının yarattığı muhafazakar siyasal iklim, Malatya Sürgü"deki gibi katliam girişimlerine zemin hazırlıyor" dedi.
Tuğluk, "12 Eylül"ün Türk-İslam sentezi yaklaşımının, yeşil Türkçü faşist yavrusu olan AKP, katı bir mezhepçilikle toplumun geri kalan kesimlerini, Alevilere karşı kışkırtan bir mantığı egemen kılmaktadır" dedi. AKP rejiminin, Ortadoğu ve dünyaya Yurtta Sünnilik, dünyada Sünnilik politikasıyla yaklaştığını kaydeden Tuğluk, "Dinler arası diyalogdan bahseden AKP rejimi, kendi toplumundaki Alevi yurttaşların farklılığını dahi kabul etmiyor, onların inancına şekil vermeye, onları zorla tanımlamaya çalışıyor" dedi.
'KÜRTLÜK VE ALEVİLİK ARASINDAKİ BAĞ KOPARILMAK İSTENDİ'
Tuğluk, Malatya Sürgü"de saldırıya uğrayan ailenin aynı zamanda Kürt olması hususuna da değinerek, "Bunun altını çizmek önemli, zira ülkenin müesses nizamı yıllarca korku politikalarının temeline 4K"yi (Kürt, Kızılbaş, Komünist, Kadın) yerleştirdi. İç mihrak olarak tanımlanan bu kategoriye karşı kırmızı alarm seviyesiyle eller tetikte oldu" dedi. Bu temelde, Alevilik ile Kürtlük arasındaki bağın koparılması için 'Anadolu Aleviliği' ve 'Anadolu İslamı' gibi kavramların uydurulduğunu belirten Tuğluk, "Bu kavramlarla söylenmek istenen Alevilerin hepsinin Türk olduğu, Kürtlerin Alevi olamayacağıydı! Yani yıllarca Alevilik kılığında Türkçülük propagandası yapıldı. Alevilik ile Kürtlük arasındaki bağ, adeta bir el çabukluğuyla, illüzyonla yok edilmek istendi. Alevi hareketi ile Kürt hareketinin buluşması istenmedi. Ancak Alevi yurttaşlar sahipsiz değildir" diye belirtti.
TÜRK MEDYASINA ÇAĞRI
DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, Şemdinli'deki gelişmeleri de hatırlatarak, şu açıklamayı yaptı: "Günlerdir hükümet yetkililerinin ve basının ilgi çekici sessizliğine rağmen Hakkari"nin Şemdinli ilçesinden ciddi haberler geliyor. Şemdinli"de günlerdir oldukça yoğun ve şiddetli çatışmaların yaşandığı, bu yoğun çatışma ortamı nedeniyle bölgedeki yüzlerce köylünün göçe zorlandığı ifade ediliyor. Söz konusu Kürtler ve Kürt sorunu olunca 'şok haber gazeteciliği'ni aşamayan ana akım medyayı Şemdinli"de neler yaşandığını Türkiye kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki, Şemdinli"de yüzlerce köylüyü göçe zorlayıp köylerini-mezralarını boşaltan güvenlikçi zihniyetle, Malatya Sürgü"de Alevilere katliam girişiminde bulunan zihniyet esasen, aynı madalyonun farklı yüzleridir. Bir tarafta Alevi inancı, diğer tarafta Kürt kimliği ve hakları inkar ediliyor; bir tarafta Alevilere katliam pratikleri, diğer tarafta Kürtlere imha pratikleri uygulanıyor. 'Şu mektepler olmasa, maarifi ne de güzel idare ederdim' mantığı, bugün Aleviler burada yaşamasa Alevi katliamları engellenir, Kürtler olmasa Kürt sorunu da olmaz saçmalığıyla yeni bir kılık kazanmış durumda. Malatya Sürgü"de sorunu 'çözmek' için Alevileri göç ettirmeye çalışan zihniyetle, Şemdinli"de yüzlerce Kürt köylüyü göçe zorlayan aynı zihniyettir."
'ÇÖZÜM; DEMOKRATİK ÖZERKLİK'
Tuğluk sözlerini, çözümü işaret ederek noktaladı: "Demokratik özerklikle tüm inançsal, etnik ve kültürel kimliklerin eşit yurttaşlık temelinde radikal demokrasi esprisiyle özgürce bir arada yaşayabileceği bir pratiği hayata geçireceğiz. Çözüm demokratik özerklikte.''/ANF
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.