Başbakan Davutoğlu: Operasyonlar devam edecek
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Operasyonlar terör örgütü eylemleri nedeniyle başlatıldı ve devam edecek” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV'de Oğuz Haksever'in yönetimindeki programda Fikret Bila, Mustafa Karaalioğlu ve Seda Öğretir'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Davutoğlu, son dönemde artan çatışmalı ortama değinerek, operasyonların devam edeceğini söyledi.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
‘AK Parti'de ortaya çıkabilecek bir sorun ülke sorunu haline dönüşebiliyor'
“AK Parti Türkiye'nin en genç partilerden birisi. Çok büyük insan harmanını toplayan bir hareket. Diğer partilerin böyle bir başarı hikayeleri olmadığı için daha sık değişen kadrolarla çalışıyorlar.
Bugün AK Parti dışında toplumun tüm katmanlarını içerisinde barındıran bir parti yok. Türkiye'nin kaderi AK Parti'nin kaderiyle örtüştü. AK Parti'de ortaya çıkabilecek bir sorun ülke sorunu haline dönüşebiliyor. Bu önemli bir farktır.
1 Kasım'da AK Parti tek başına iktidar olma şansı olan tek partidir. Türkiye demokratik bir seçimi gerçekleştirdi. Kongre kararını seçim öncesinde almak bile önemlidir. Son derece başarılı bir kongre süreci yaşandı.
Kongre sonunda birlik ve beraberlik tahkim edildi. Değişik yorumlar yapılabilir ama geçerli oyların tümünü alarak seçilmiş olmam 14 yıllık birikimin bana olan güveninin teveccühüdür. AK Parti kongreden güçlenerek çıktı. Şehitlerimiz dolayısıyla müzik yayını yaptırmadık ama salondaki coşkuyu herkes gördü.
Ben fabrika ayarlarına dönem tabirini hiç kullanmadım. Bu bana mekanik geliyor. Kurucu değerler ifadesini kullandım. Eğer bir harekette güçlü bir insan potansiyeli var fakat değerler zaafiyet göstermişse o hareket zaafiyet gösterir. AK Parti'nin kurucu değerleri çok önemliydi.
Değişik kademelerde zaaf varsa bu göz önüne alınır. Milletten uzaklaşma algısı oluşmuşsa bu düzeltilmeli. Makamlar geçici değerler kalıcıdır. Bir iç muhasebe yapma ihtiyacı var. Yüzde 41 aslında çok yüksek bir oran.
‘Gül, AK Parti'nin en önemli kurucularından biridir'
Sayın Abdullah Gül bizim cumhurbaşkanımızdır. AK parti kadrolarından çıkan ilk cumhurbaşkanıdır. Çok yakın bir dostumuzdur. Çok zor müzakereleri birlikte yaşadık. AK Parti'ye katkısı inkar edilemez.
AK Parti'nin en önemli kurucularından biridir. Bütün bu harekete katkı sağlamış herkes değerlidir bizim için. Kimse değer taşımak bakımından ihmal edilemez. Biz AK Parti'nin içinde ikinci kaderler oluşturma başkarsak AK Parti'nin de Türkiye'nin de kaderi etkilenir. İsimler birine yakın görüşü fraksiyonel bir yaklaşım. Bu bina içerisinde herkes birbirine aynı mesafededir.
‘Hata yapmadığımı düşünüyorum'
Attığım her adımdan tekrar tekrar muhasebeyi yaparak söylüyorum, şu anda bugün AK Parti kadroları 1353 delege tek bir başkanda mutabık kalmışsa ben bundan iftihar ediyorum. O delegelerle gönül bağı kurmak benim görevim. Kongre öncesi çıkarılan dedikodular beni etkilemedi. O delegelerin herbiri benim yol arkadaşım. Delegelerle ilgili spekülasyonlara itibar etmem.
Benim birinci görevim partinin birliğini korumaktır. Attığım adımlarda hata yapmadığımı düşünüyorum. Benim görevim gerginliği ortadan kaldırmak, gerginlik çıkarmak değil.
İnsan hakları konusu AK Parti'nin en fazla önem verdiği konulardan bir tanesi. İnsan haklarıyla ilgili genel başkan yardımcığı bir zaruretti. Gezi olaylarında öyle bir yanlış bir algı ortaya çıktı.
Çözüm süreci
Çözüm sürecinin temel dokusunu doğru anlamak lazım. Sadece Kürt vatandaşlarımız değil, bazen Aleviler, bazen solcular baskılar altında kaldılar. Hak ihlalleri oldu. AK Parti'nin çözüm süreci öncesinde yaptığı açılımlarla yapmak istediği şey herkesin huzur içinde kendisini ifade edebildiği hiçbir dil ve lehçenin baskı altına alınmadığı bir hayat alanı oluşturmak istedi. Demokrasi geliştikçe terörün alanı dağılır. Birisi hak mahrumiyetiyle sokağa çıkmışsa o mağduriyet gidince çekilmesi gerekir. Ben siyasi yapıda en önemli şeyin aidiyet duygusu olduğunu düşünüyorum.
Biz o aidiyet hissiyatını yeniden kurduk. Geçen sene Kobani sebebiyle nasıl bir katliam gerçekleştirildiğini biliyoruz. 7 Haziran sonrası saldırılarla tekrar terörü başlattılar. Bu terör operasyonları onların eylemleri sebebiyle başladı. Gerekli tedbirleri almak bizim için yükümlülüktür.
Terör örgütü silahlı gruplar Türkiye'yi terk edecek diye söz vermişti ama daha sonradan birçok yerde çatışma içine girdiler. Demokrasiyle terörle mücadeleyi aynı anda yapmak o kadar zor ki. İç güvenlik yasasında değişiklik yapmak zorunda kaldık. Eskiden yolda aramalar vardı. Yayla ve mezralara çıkma yasağı vardı. Biz bunları kaldırdık. Ekonomik faaliyetler artı. Yol aramaları azaldı.
Birileri bu anda bu tabloyu istismar ettiler, silah stoklaması yapmaya başladılar. Ama bu teröre taviz verildi anlamına gelmiyor. Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın, faili meçhulleri, yol kesmeleri, yayla ve mezraları siz barış için kullanılmaktan çıkarıyorsunuz demesi lazım.
2013 nevruzunda silahlar bırakılsın diye açıklama yapılmıştı. Ülkede olumlu bir hava esmişti. İmralı'ya ziyaretler yapıldı, silahlar bırakıldı mı? Biz Türkiye'de iç huzuru sağlamayı hedefliyoruz. O doğru yapılan işte netice elde edilmemişse, bir grup gitsin İmralı'da görüşme yapsın…
Demirtaş'a söyledim, şehirlerin etrafındaki yapılanmalar kaldırılacak diye. Bir taraftan bizi oyalayarak bir süreç ilerletmek, sonradan ayaklanma çağrısı yapmak… Kobani'de ayaklanma çağrısı yapan Demirtaş'tı. Türkiye'de meşru silahlı güçler dışında varolan silahlı gruplar tasfiye edilene kadar operasyonlar devam edecek. Çözüm süreci bizim vatandaşlarımızla yürütülen bir süreçtir, o yürür. Kimsenin ötekileştirilmesine izin vermeyiz. Terörle mücadeleyi yürütürken demokrasiyi korumaya kararlıyız.
‘Siyasi partiler bizim düşmanımız değil'
Hangi partiye oy verirse versin kimse bu sebeple diğerini ötekileştiremez. HDP'ye oy veren vatandaşlarımızı tahkir eden ifadeleri doğru bulmam. Siyasi partiler bizim düşmanımız değil. HDP'nin hasım mı rakip mi olacağı terör örgütüne vereceği tepkiye bağlıdır. Terör örgütüne tepki verirse rakibimiz olur. Teröre destek verirse milletin hasmı olur.
El yapımı bombanın esası gübreden yapılıyor. Bunu için çok sıkı bir tedbir alınması lazım. Gübre çiftçinin en temel ihtiyacı. Biz demokrtik bir ülkede bu engellemeyi yapabilir miyiz? Gübrenin bir kısmı çiftçiye gidiyor, bir kısmı da teröristlere gidiyor. Bu bombalar çok kolay tekniklerle yapılabiliyor.
‘Kaymakam ya da vali haber veren postacı değildir'
Şehit haberi verilmesi çok ağır bir sorumluluk alanı. Kaymakam ya da vali haber veren postacı değildir. Onlara yukarıdan konuşma hakkına sahip olan bir yetkili de değildir. Oraya gidip acıyı paylaşmak ve sonra emrini, talimatınız nedir diye sormalıdır. oraya gideceksiniz ve yanınızda kameralar olacak… Bunu kabul etmek mümkün değil. Gerekli soruşturmanın açılması talimatı verdim. Bu bakımdan gerekli her türlü soruşturma yapılacak. Kaymakam ya da vali acıları dindirmek için oradadır, canlı yayın kaydı almak için değil. Şehit haberinin verilmesi konusunda her türlü soruya açık olmamız lazım. Gerekli hukuki ev idari soruşturma yapılacak.”İMC
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.