IŞİD’le bizim savunduğumuz İslam arasında 360 derece fark var
Geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu, “DEAŞ’ın kafasındaki İslam ile bizim savunduğumuz İslam arasında 180 derece değil 360 derece fark var” dedi.
Geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu, özel bir televizyon kanalında surları yanıtladı. Davutoğlu, Burada yaptığı konuşmada IŞİD'le kendileri arasında savundukları İslam arasından büyük fark olduğunu söylemek isterken, aynı düşündükleri anlamına gelen bir terim kullandı. Sosyal medyada da çok konuşulan ifade şöyle: “”DEAŞ'ın kafasındaki İslam ile bizim savunduğumuz İslam arasında 180 derece değil 360 derece fark var.”
Davutoğlu'nun konuşmalarından özetle öne çıkanlar şöyle:
Canlı bomba
“Birisinin ismi neredeyse netleşti. Diğerinin üzerinde de yoğun çalışma yapılıyor. Genelde bu canlı bombaları kendisi infilak ettirdiği için parçaları bulmak zorlaşıyor. 3 el, 2 gün içinde 21 milyon parmak iziyle karşılaştırıldı. Bir tanesinin Türkiye'de parmak izi karşılığı bulunamadığı için dışarıda olabilir mi, diye çalışıldı. Ahkam kesmek çok kolay. Hukuki bakımdan çok ileri aşamalara gelmiş bulunuyoruz. Bizim için 4 olağan şüpheli: DAEŞ, PKK, DHKP-C ya da Suriye rejimi. İstikrarı tehdit eden sürece dair harekete geçtik.
Bir taraftan orada ceset parçaları diğer taraftan bu süreç içinde bütün sanal medya iletişimleri tetkik edildi. Yatay yani değişik örgüt telsiz konuşmalarından, Twitter üzerindeki paslaşmalardan tetkik edildi ve bazı Twitter hesaplarında çok ilginç bulgulara rastlandı. İşte ‘Ankara'da bomba patlayacak', ‘şöyle olacak', ‘Suruç versiyon iki olacak' diye bir şey var, ‘Suruç'un ikinci versiyonu.' Şimdi bunların bir kısmı, kimliği tespit edilmesi zor şeylerdi, yani bir paravan isim. Bunun için Twitter hesabı, şeyine başvuruldu ve IP adresleri alındı. Onun üzerinde çalışıldı ve bu isimlerden iki tanesi, şu anda gözaltına alınan, PKK'yla irtibatlı, geçmişte PKK'yla bazı iltisakları olmuş ve bazı eylemlere katılmış kişiler ve onların networküne bakıldığında da yine şimdi soruşturmanın gizliliği, selameti açısından detaya girmeyeceğim şekilde Türkiye'de sansasyonel bazı işlere imza atmış bazı isimlerle olan irtibatları var.”
‘PYD'ye değil ÖSO'ya yardım edilsin'
PYD'yi masum olduğu için vurmamış değiliz, gerekirse vururuz, Türkiye'nin güvenliği ne gerektirirse onu yaparız. ABD büyükelçisi dün çağırılıp mesajımız iletildi. Şimdi Amerikalılara da verdiğimiz mesaj çok açıktır. Amerikalılara ve bütün müttefiklere ve Rusya'ya, PYD'ye yapılan silah yardımı, herhangi bir şekilde Türkiye'ye yönelik tehdit halini alırsa ve PYD de PKK gibi sızmalarla veya silah aktarımıyla Türkiye'ye zarar vermeye başlarsa bir an dahi tereddüt etmeyiz. Eğer PYD Irak'a geçerek Irak üzerinden Türkiye'ye girmek suretiyle bir şeye kalkışırsa, yine tereddüt etmeyiz. Eğer Irak'a geçerek Irak üzerinden Türkiye'ye girmeye çalışırsa bunun için de gerekeni yaparız. Samimilerse çok kolay, bırakacaklar silahlarını. O zaman PYD'yi başka bir denkleme alırız. Ama PYD, PKK ile bu kadar iç içeyken ve PKK Türkiye'ye saldırırken, bakın Türkiye'de terör yaparak demiyorum, Türkiye'ye saldırırken, müttefik bir ülkenin ya da dost ve komşu bir ülkenin Rusya gibi PYD'ye verdiği silahları kimse meşru kılamaz.
Eğer meşru kılınması gereken bir şey varsa o zaman PYD'ye yardım edilmesin, Özgür Suriye Ordusu'na yardım edilsin, Özgür Suriye Ordusu içindeki Kürt tugaylarına, taburlarına yardım edilsin. Onlar gelsinler. Türkiye'ye saldırmayan müzahir bir yapı olarak yanımızda, başımızda bulunsunlar ama kimse ikili bir oyuna kalkışmasın. Kimse Türkiye'yi bu yolla içeride ve dışarıda tedirgin ederek, Türkiye'nin istikrarını tehdit altına alabileceğini düşünmesin. Biz El Kaide ile ilişkiye geçsek bu dostluğa sığar mı?”
‘Şüpheli diye tutuklayamazsınız'
“Her zaman şüpheli olarak birtakım isimler tespit edilir. Kast ettiğim şey şu Türkiye demokratik hukuk devleti. Potansiyel şüpheli diye birisini tutuklayamazsınız. Türkiye antidemokratik bir ülke değil. ‘Muhtemelen suç işleyebilir' diye gözaltına alınacak bir ülke değil. Her tutuklamanın delillendirilmesi lazım. Şunu kast ediyoruz: Hiçbir vatandaşın hukukunu zedelemeden takip edeceksiniz. Suça doğru gidiyorsa doğru zamanda yakalayacaksınız. ‘Şüphelendiğimiz adamı alırız' deseydik Türkiye Suriye gibi algılanırdı. Suruç saldırısından sonra 768 ismin denetim altına alınması için talimat verdim.”
‘2 Kasım'dan sonra sorumluluktan kaçmayacağız'
“Birinci önceliğimiz tek parti iktidarı olarak çıkmak. Diğer ihtimalleri düşünmüyorum. 7 Haziran bizim için bir şoktu. İlk defa tek başımıza iktidar olmadık. 1 Kasım sonuç ne olursa olsun 2 Kasım sabahı Türkiye için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Sorumluluktan kaçmayacağız. 7 Haziran'dan beri izlediğimiz politika bir senettir.”/imc
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.