KESK Kadın Meclisin'den Açıklama
Yüksekova KESK Kadın Meclisi, som zamanlarda yaşanan olaylara ilişkin bası n açıklaması yaptı.
NEJMAN ERTUŞ - YÜKSEKOVAGÜNDEM
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, Eğitim Sen şube binasında yapılan açıklamaya çok sayıda KESK'li kadın katıldı. KESK Yüksekova Kadın Meclisi adına açıklama yapan Dönem Sözcüsü Sezen Solhan, Yüksekova KESK Kent Kadın Meclisi olarak öncelikle dikkat çekmemiz gereken nokta bir türlü ardı arkası kesilmeyen kadına şiddet konusudur. Kadına şiddet kendini sadece evde değil; işte, okulda, televizyon kanallarında, sokakta, internette kısacası her yerde kendini göstermektedir. Ve bu şiddet gerekli yasal düzenlemeler yapılmadıkça artmaya devam edecektir. Son 10 yılda şiddet, taciz, tecavüz suçlarında 14 kat artış olması da bunun göstergesidir dedi.
KADINLARIN DÜNYASI BİR YOKLAR DÜNYASIDIR
Solhan, Çok basit bir haber taraması yaptığınızda 1 Aralık 2014ten 15 Aralık 2014e kadar 4 şiddet olayı karşımıza çıkar. Aydında, Tekirdağda, İzmirde ve Karamanda yaşanan şiddet olayları, aslında sadece basına yansımış olanlardır. Demokratikleşme lafını dilden düşürmeyen bir iktidarın kadın cinayetlerini önlemek için nasıl bir çalışması var merak ediyoruz. Yoksa hedef zaten 14 kat artmış olan kadın şiddetini 2023 yılına kadar 30 katına çıkarmak mıdır? 11 ilde sığınma evi yok. 29 ilde bakanlığa bağlı görev yapması gereken toplum merkezi yok, birçok ilde Belediyelerin toplum meclisleri yok. Kadının siyasette ve bürokraside yeteri kadar yeri yok, şiddete uğrayan korkan kadın devletten korunma talep ediyor polis yok. 2,8 milyon kadın 21. yüzyılda okuma yazma bilmiyor, eğitim yok. Yasaklar günahlar ve ayıplarla bastırılan kadınların özgürlüğü yok. Meydanlarda cumartesi anneleri var, evlatları yok. Bu durumda var olan tek şey intiharı bir kurtuluş olarak gören kadındır. Kadınların dünyası bir yoklar dünyasıdır. Sabretme, kanaat etme, verilene razı olma, erkeğin işine karışmama İşte budur iktidarın kadınlardan beklediği, Nazımın dediği gibi ve kadınlar bizim kadınlarımız; anamız, avradımız, yârimi Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen, soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen, Görüldüğü gibi değişen bir şey yok. O yüzden demokrasi kelimesi eğreti duruyor ataerkil ağızlarınızdaDedi.
SARAYLARI YAPANLAR MEZAR TAŞLARI OKUMA HEVESİYLE YANIP TUTUŞUYOR
Geçtiğimiz günlerde MEB tarafından Antalyada 19. Milli Eğitim Şurasının toplandığına değinen Solhan,Öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri, öğretmen niteliğinin arttırılması, okul güvenliği gibi 4 başlık altında gerçekleştirilen şurada çıkan kararlar adeta trajikomiktir. Saraylarını yapanlar, saray dilini yeniden canlandırmaya çalışıyor. 17. yüzyılda ölen atalarının mezar taşlarını okuyamayan neslimizin hüznü Tayyip Erdoğanı çok etkilemiş olacak ki, Osmanlıcayı zorunlu ders olarak dayatıyor. Kürt yurttaşların anadilde eğitim talebi görmezden gelinirken, eski bir yazı dilini diriltmeye uğraşılıyor. Kültür, mezhep ve dil farklılıklarını tehdit gibi algılayış hala devam ediyor. 20 milyon vatandaşın konuştuğu Kürtçe kendine müfredatta yer bulamayıp gündem dışı görülürken, sarayları yapanlar mezar taşları okuma hevesiyle yanıp tutuşuyor. Yaşayanlar ölülerden daha mı az kıymetlidir merak ediyoruz.Başbakan Davutoğlu alevi açılımından bahsediyor ve seçime kadar çözeceklerini söylüyor. Kürt açılımı ne kadar inandırıcı geliyorsa, alevi açılımı da o kadar inandırıcı geliyor şeklinde konuştu.
İLKOKULLARA ZORUNLU DİN DERSİ KARARI ÇIKIYOR
Solhan,Davutoğlunun Dersimi ziyaretinin akabininde MEB şurasından ilkokullara zorunlu din dersi kararı çıkıyor. Cemevlerine yasal statü verileceğini söyleyen iktidar, alevi yurttaşlara sünni anlayışın egemen olduğu din dersini dayatıyor. Bu ne yaman çelişkidir? İfadelerin samimiyetsizliği alevi yurttaşları rencide ediyor. Korkuların nedeni Türk-sünni sentezinin yüzyıllardır dayatılmasıdır. Ve Türkiye Cumhuriyetinin Sivasta, Çorumda, Maraşta, Dersimde yaptıkları katliamlarla yüzleşmeden alevi açılımından söz etmesi hiç de inandırıcı değildir dedi.
IŞİD, ESADDAN DAHA MI AZ DİKTATÖRDÜR?
95 gündür Kobanide yaşanmakta olan acı kendine insanım diyen herkesin yüreğini dağlamaktadır diyen Solhan,Acımasızca katledilen, satılan, işkence yapılan insanlar 21. Yüzyılda dünyanın kalbinde zalimlere karşı onurlu bir şekilde direnmektedir. Hükümet ise Kobanideki savaştan kaçıp Türkiyeye sığınan mültecileri sınır dışı etmektedir. Esadı diktatörlükle itham edip, Suriyeli yurttaşları yurdundan eden, onlara kimlik veren, maaş bağlayan, fukara dostu yardımsever hükümet, neden aynı ilgiyi Kobanililerden sakınmaktadır? Işid, Esaddan daha mı az diktatördür?, Işide karşı savaşırken hayatını kaybeden Sibel Bulut için Adanada kurulan taziye çadırına polis saldırıyor ve insanları yaka paça gözaltına alıyor, onları darp ediyor. Kadın Kent Meclisi soruyor: Siz hangi mazlumun yanındasınız? Tomalarla, akreplerle, mermilerle kurduğunuz korku imparatorluğunuzun lügatinde mazlum, adalet, hümanizm kavramlarından eser yok dedi.
TİMSAH GÖZYAŞLARINA ARTIK KİMSE KANMIYOR
Solhan,Timsahlar acıkınca kendi yavrularını yermiş. Sonra da sindiremediği için yaş çıkarmış gözlerinden. Hükümetin durumu da budur, ama timsah gözyaşlarına artık kimse kanmıyor. Çünkü Kobanide hesaplarınız tutmadı.Hasan Hüseyin Korkmazgil sesleniyor bize yıllar öncesinden: Kısa çöp, uzun çöpten hakkını alacak elbette,Adına çözüm süreci deniyor, provokasyona gelmeyin bunlar süreci engellemek için yapılan planlardır deniyor. Peki barışa karşı bu kadar hassas olduğunuz bir dönemde ardı arkası kesilmeyen ve sokaklarda gerginliğe sebep olan askeri sevkiyatlar ne anlama geliyor? Yüksekovada polis halka küfürler yağdırıyor. Yollar adeta askeri darbe olmuşçasına dev silahlı kişilerle ve araçlarla dolup taşıyor. Yüksekovada adı konmamış böylesine bir olağanüstü hal durumu varken barış süreci, kamu düzeni gibi kelimeler kimseye inandırıcı gelmiyor dedi.
KENDİ EVLATLARINIZIN KANIYLA BESLENEMEZSİNİZ
Son olarak Geçen yıl öldürülen 3 kişinin ölüm yıldönümünde bu seferde 17 yaşında olan Rojhat Özdelin ölümüne dikkat çeken Solhan, Ölüm ölümü doğuruyor, polise karşına çıkana acıma vur deniliyor. 17 Aralıkta Diyarbakırda 17 yaşında başka bir çocuk yine aynı kurşunlara hedef oluyor, Gençler ölüyor, bunun üzerine barış inşa edemezsiniz, kendi evlatlarınızın kanıyla beslenemezsiniz dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.