Kışanak: Referanduma gidelim
BDP Genel Başkanı Gültan Kışanak, dünyanın her yerinde demokrasinin vazgeçilmez kriterlerinden biri olarak tartışılan yerel, yerinden özerk yönetim modeliyle Türkiye'nin de artık tanışması gerektiğini söyledi.
Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği'nin (GABB), Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve merkez ilçe belediyeleriyle birlikte organize ettiği "Barışın İnşasında Yerel Yönetimlerin Rolü" konulu sempozyum başladı.
Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Sümer Park Ortak Yaşam Alanı Resepsiyon Salonu'nda düzenlenen Sempozyuma BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Osman Baydemir, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Ahmet Ertak, Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Hayrettin Güngör, Sinn Fein parlamenteri Paul Maskey, İspanya Bask Bölgesi San Sebastian Belediye Meclis üyesi Nora Galparsoro Larraza, İspanya Katalan Bölgesi parlamenteri Joaquim Arrufat Ibanez, Güney Afrika İletişim Danışmanı Mansur Hassan Jaffer ve Hollanda Deventer Belediye Başkanı Andries Pieter Heidema ile STK temsilcilerinin yanı sıra GABB'a bağlı belediye başkanları ve Rojava'dan gelen yerel yöneticiler katıldı. Sempozyum'un açılış konuşmasını yapan GABB Genel Sekteri Ahmet Artek, Rojava başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerinde çok büyük acılar yaşandığına dikkat çekerek, "Bu acıların bir an önce son bulması için dünyanın dört bir yanından toplumsal yapının inşa edilmesi süreci yaşayan birçok siyasi parti, akademisyen ve yerel yöneticilerini bu konferansa davet ettik " dedi.
Ardından konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Ortadoğu coğrafyasının son yüzyılına bakıldığında halkların demokrasiye ulaşmadığını belirterek şunları aktardı: "Küreselleşen dünyada, küreselleşmeyle birlikte yepyeni, insanlığın tanık olmadığı kimi sorunları da gündemimize getiriyor. Son 30 yıllık coğrafyasındaki gelişmeler adeta baş döndürücü sürece denk gelmemektedir. Türkiye'de Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bu coğrafyaya baktığımızda bu deneyim, yerelden evrensele demokratikleşmeye yönelik ciddi bir model çabasına da tanıklık ediyoruz."
Kışanak: Sermayenin ihtiyacı doğrultusunda ulus-devlet forumları yaratıldı
Baydemir'in ardından konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ise, yerelden demokrasi ve barışı inşa etme çabasının ne kadar kıymetli olduğunu yakından tanıyan bir bileşenin konferansa katıldığına dikkat çekerek, Kürt sorununun çözümü konusunda yerel özerk yönetim modeliyle barışın tesis edilmesine inandıklarını ve bunun politikasını yürüttüklerini ifade etti. Ulus devlet modelinin insanlık tarihi içerisinde uzun bir geçmişe sahip olmadığını belirten Kışanak, "Ulus devlet formu, ne yazık ki insanlık tarihi içerisinde büyük acılara neden olmuş bir yönetim modelidir. Bu formdan önce beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz feodal dönemde bile yerel ve bölgesel yönetimler, toplumların ihtiyaçlarını karşılama konusunda ulus devlet formundan çok daha imkanlara sahip bir yönetim modeliydi. Tabi ki bunun toplumun ihtiyaçlarını karşılayamadığı ihtiyacı açığa çıkmıştır. Bu modeli yerel özerk yönetim anlayışlarıyla demokratik yönetimi buluşturan bir formu açığa çıkarmak yerine daha çok sermayenin ihtiyacı doğrultusunda ulus-devlet forumları yaratıldı" diye konuştu.
'Bölgede devlet dairelerinde fiili olarak Kürtçe kullanılıyor'
Dünyanın her yerinde demokrasinin vazgeçilmez kriterlerinden biri olarak tartışılan yerel, yerinden özerk yönetim modeliyle Türkiye'nin de tanışması gerektiğini söyleyen Kışanak, "Kürtlerin yıllardır ortaya koyduğu büyük kitlesel eylem ve etkinlikler bir itirazdır. Kendilerini yönetime katmak istiyorlar. Kendi ata yurtlarında, bölgelerinde kendi kültür, kimlik değerlerine uygun bir şekilde yaşamlarını sürdürmek istiyorlar. Ve bunun için büyük Kürt serhıldanları (direnişleri) yaşandı bu ülkede" dedi. Gezi direnişiyle Türkiye'de başka bir sosyal patlamanın gerçekleştiğine vurgu yapan Kışanak "Kürt serhıldanlarının ve Gezi direnişlerinin ulus devlet formuna karşı halkın bir isyanı olduğunu" ifade etti.
Kürt sorunu bağlamında en çok tartıştıkları ve merkezi yönetim anlayışıyla en çatıştıkları konulardan birinin anadil konusu olduğunu vurgulayan Kışanak, "Anadil ile ilgili kamusal hizmet üretimi için bin bir türlü siyasi gerekçe üretiyorlar. Merkezi devletin resmi dili Türkçe olabilir ama yerel, özerk bölgesel yönetimler hizmet ürettikleri insanların talep ettiği dili bölgesel dil olarak kullanma hakkına sahip olmalıdır. Bunu ret ettiğiniz yerde bir çözüm üretme şansınız yoktur. Bugün, merkezi yönetimin uzantısı olan yerel kamu yönetim birimleri dahil olmak üzere Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Van'da bütün devlet dairlerinde fiili olarak Kürtçe dili kullanılıyor. Yurttaşının dilini kabul etmiyorsan, onu başka bir dil öğrenmeye zorluyorsanız bunun adı asimilasyondur ve otoriter yönetim anlayışıdır" dedi.
'Kamu hizmeti ve anadilde eğitim için referanduma gidelim'
Başbakan'ın "ideoloji karın doyurmaz, siz bu siyasi Kürtçülükten vazgeçin partimizi destekleyin" sözlerine sert tepki gösteren Kışanak, Başbakan'a şu ifadelerle cevap verdi: "Bu sözleri duyduğumuza gerçekten inanamıyoruz. İnsan Hakları Beyannamesi'nde 'İnsan maddi ve manevi varlığıyla bir bütündür' yazıyor. Bize değerlerini bırak ve sadece karnı doyurmakla uğraş diyor. Zaten bu anlayışında karın doyurmadığı da ortadadır. Sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksine baktığımızda Kürtlerin yaşadığı illerin tamamı Türkiye ortalamasının yarısının altındadır. Bu nedenle, kimsenin artık hakaret ederek, dil, kültür ve kimliğine saygı duyulmasını isteyen insanları suçlayarak, bir yere varma şansı yoktur. Yerel ve yerinden özerk demokratik yönetim modelleriyle hem refah düzeyimizi yükseltebiliriz, sosyal-ekonomik kalkınmayı güçlendirebiliriz hem de kimlik, kültür, inanç gibi konulardan kaynaklanan sorunlarımızı da modelle çözebiliriz."
Anadilde eğitim sorunun çözmek için illerde referanduma gidilmesi önerisinde bulunan Kışanak, "Hangi ilde hangi dilde yurttaşlar kamu hizmeti ve anadilde hizmet almak istiyorsa o il düzeyinde, il yerel yönetimleriniz kamusal hizmetlerini üretmeye çalışsın ve eğitim dilini halkın istediği dilde verilsin" diye konuştu. Demokrasinin çoğunluğunun değil çoğulculuğun hükmettiği bir yönetim anlayışı olduğunu ifade eden Kışanak, "Çoğulculuğu, yerel ve bölgesel düzeyde açığa çıkartıp, ihtiyaçları karşılayacak bir yönetim anlayışla demokrasiyi ve barışı inşa edebiliriz" dedi.
Açılış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ayşen Uysal'ın yaptığı "Değişen toplum-değişen talepler: 21. yy.'da yerel yönetimlerin rolü, kapasitesi ve yetkileri" başlıklı oturuma geçildi. Oturuma Bask'ta bulunan Sortu Partisi Dış İlişkiler Sorumlusu Jon Andoni Lekue Eguren, Lübnan'dan Barış Komitesi Başkanı Jamil Safieh, Digor Belediye Başkanı Muzaffer Kutay, Ekonomist-yazar Mustafa Sönmez, Deventer Belediye Başkanı Andries Pieter Heidema, Yerel yönetimler ve bölgeler İsveçli Derneği (SALAR) Başkan yardımcısı Ilmar Reepalu konuşmacı olarak katıldı. Oturuma, Qamişlo Belediyesi'nde gelecek kişinin engellemelerle karşıladığı, Urmiye Belediyesi'nden gelecek kişinin ise Urmiye Valiliği'nin engeline takıldığı belirtildi.
'Türkiye'de yerel yönetim tersine işliyor'
Merkezi yönetim tarafından kaymakam ve valilerin atandığı bir yönetimin demokratik bir yönetim olmadığını ifade eden Digor Belediye Başkanı Muzaffer Kutay, "Bir ülkede yerel yönetimler ne kadar gelişmişse, demokrasi de o kadar gelişmiştir. Dünyada yerel yönetimler güçlenirken, Türkiye'de ise tam tersi bir durum gelişiyor" dedi. Kutay'ın ardından konuşan SALAR Başkan yardımcısı Ilmar Reepalu da, İsveç'te 150 yıldır yerel yönetim anlayışın uygulandığını belirterek, "Kamu hizmetlerinin büyük çoğunluğunu belediyelerimiz üstleniyor. Belediyelerimizde eşitlikçi davranıyoruz. Zengin belediye fakir belediyeye yardımcı olmak zorundadır. Bu yapılar içinde de herhangi bir hiyerarşik yapı da yok. Tüm vatandaşlar hizmete erişimi olmak zorundadır. Kırsalda veya kentlerde yaşayan herhangi bir vatandaşın eşit haklara erişim hakkı vardır" dedi.
'Kentleşmenin artmasına rağmen yerellere yeterli kaynak sağlanamıyor'
Reepalu'nun ardından konuşan Hollanda'da da bulunan Deventer Belediye Başkanı Andries Pieter Heidema, GABB ile 5 yıllık işbirliklerinin olduğunu ve bu işbirliğinden memnun olduklarını söyledi. Heidema'nın ardından söz alan Ekonomist-yazar Mustafa Sönmez ise, ekonomik olarak merkezi yönetimler ile yerel yönetimler arasında büyük uçurumların olduğunu söyledi. Türkiye'de çok hızlı bir kentleşmenin yaşandığını ve şu anda da Türkiye'nin yüzde 75'i kentlerde yaşadığını kaydeden Sönmez, kentleşmenin artmasına rağmen yerel yönetimlere yeterli kaynak sağlanmadığına dikkat çekti. AKP'nin kendilerine yakın belediyelere dış borç almasına kefil olurken, muhalif belediyelere kefil olmadığını aktaran Sönmez, "Özellikle BDP belediyeleri, çok farklı handikaplar içinde bırakılıyor" dedi. Var olan yönetimle ile Türkiye'nin yönetilemeyeceğini vurgulayan Sönmez, "Türkiye 25 bölgeye ayrılması gerekir ve bölgelerin demokratik özerk bölgeler dönüştürülmelidir" dedi. Kürt sorunun kalıcı bir barışa evirilmesinin yolu demokratik özerk yapılarının oluşmasından geçtiğini vurgulayan Sönmez, demokratik özerkliğini sadece bölgeye değil tüm bölgelerin ihtiyacı olduğunu söyledi.
Yapılan konuşmaların ardından öğle yemeğine geçildi. DİHA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.