Mecliste Kürtçe kavgası
BDP Hakkari Milletvekili ADİL ZOZANİ; TBMM Genel Kurulunda, MHP Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun yaptığı konuşmada tarihte 'Kürtçe' ve 'Kürdistan' ile ifadelerin olmadığı sözlerine meclis kürsüsündenv belgeyle yanıt verdi.
Daha önce Türk Tarih Kurumu Başkanı iken; Araştırmalarımda şunu gördüm ki, pek çok Kürt dediğimiz insan aslında Türkmen asıllıdır. Bununla beraber bir şeyi daha ifade ediyorum, bugün Kürt olarak bilinen hatta hatta Alevi Kürt olarak bilinen insanlar Ermeni'den dönmedir cümleleriyle; Kürtleri Türk, Alevi Kürtleri de, Ermeni dönmesi olarak tanımlayan MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, mecliste yaptığı konuşmada yine Kürtleri ve yaşadıkları coğrafya olan Kürdistanı inkâr eden sözlerine BDPliZozani tarafından cevap verildi.
Osmanlı topraklarına, Anadolu'ya baktığımızda, Anadolu'da arkadaşlarımızın söylediği gibi ne bir kuzey Kürdistan ne Kürdistan'la ilgili bir ifade, bunların hiçbirisini göremezsiniz. Bunlar 19'uncu yüzyılda Batı ülkelerinin "Şark meselesi" adı altında çıkardıkları birtakım yeni siyasi oluşumlarla bağlantılıdır ifadeleriyle Kürtlerin yaşadığı Kürdistan topraklarının olmadığını belirten Yusuf Halaçoğluna; BDP Hakkâri Milletvekili Adil ZOZANİden tarihi belgeyle sert yanıt geldi.
Mustafa Kemalin 1921 yılında, Büyük Millet Meclisi Başkanı iken El CezireCephesi Komutanlığına gönderdiği ve içinde Kürtlerin ulus olarak kendilerini yönetmelerini benimsediklerini belirten ve bölgeyi Kürdistan olarak tanımladığı mektubu meclis kürsüsünden okuyan BDPliZozani;Halaçoğluna dönerek; Biz Kürdistan dediğimiz de gocunmayın, var öyle bir yer. Irakın sınırı dediğiniz yer de Hakkâridir, Şırnaktır, Vandır yani Türkiye sınırları içerisinde de coğrafi olarak bir Kürdistan bölgesi var dedi.
Hükümetin açıkladığı Demokratikleşme Paketine de değinen Adil Zozani; Demokrasi paketiyle ilgili olarak Evet, Hükûmet bir kurnazlık yaptı. Bu maddeleri, bu şekilde, buraya getirip taşıyarak esasında bizim kanun tekliflerimiz olan maddeleri özellikle pakete konuldu, bizi kendi kanun tekliflerimizi reddedeceğimiz bir noktaya taşımak istedi. Ama herhâlde siyaseten herkes bu oyunu kavrayabilecek durumdadır Türkiyede. Bunlardan bir tanesi, mesela, Andımızla ilgilidir. En az 5-6 defa, ben bu kürsüde, bu Andımızla ilgili serzenişlerimizi, eleştirilerimizi, yakınmalarımızı dile getirmişim, Bu zulme son verin. demişizdir. O gün Bu zulme son verin. dediğimizde -ben çok iyi hatırlıyorum- bu sıralardan bize alkış geldi. Benim çocuğumun varlığını, kimsenin çocuğunun varlığına armağan ettirmeyin. dedik, bu serzenişi buradan ifade ettik ama Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Andımızla ilgili uygulamayı nasıl değerlendiriyor, bir cümlesiyle sizinle paylaşayım, modumoduna kendi cümlesi Sayın Kılıçdaroğlunun. O ant, çocuklarımıza birlikte olmayı öğretir. Vallahi bizim çocuklarımıza bu ant birlikte olmayı öğretmedi. Kafamıza çok vuruldu, çokça ezberletilmek istendi ve görünen tablo: Bu ant bize birlikte olmayı öğretemedi. Ama herhâlde Cumhuriyet Halk Partisine de birlikte olmayı öğretmemiştir. Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki tabloda, eğer bu antta ifade edilen tez doğru olmuş olsaydı, onlara en azından birlikte olmayı öğretirlerdi, bir ses olmayı öğretirdi. Onlara da öğretemediğine göre bu andın işlevi yoktur. sözleriyle hem hükümetin açıkladığı paketi ve takındığı tutum ile birlikte, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun Andın Kaldırılması ile ilgili sözlerini sert sözlerle eleştirdi.
İşte altında "Büyük Millet Meclisi ve Başkanı Mustafa Kemalin" imzasının bulunduğu ve El-Cezire Komutanı Tuğgeneral Nehat Paşa'ya gönderilen mektup;
"- Kişiye Özel. El-Cezire Cephesi Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa Hazretlerine.
1-Aşamalı olarak, bütün ülkede ve geniş ölçekte doğrudan doğruya halk gruplarının ilgili ve etkili olduğu bir biçimde yerel yönetimlerin oluşturulması iç politikamızın gereğidir. Kürtlerle dolu bölgede ise, hem iç politikamız ve hem de dış politikamız açısından ölçülü yerel bir yönetim kurulmasını savunmaktayız.
2-Ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtler'in bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerini kurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları BMM (Büyük Millet Meclisi) buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. Kürdistan'daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi El-Cezire Cehpesi Komutanlığı'nın görevidir.
3-Kürdistan'da Kürtler'in Fransızlar ve özellikle Irak sınırında İngilizler'e karşı düşmanlığını silahlı çarpışmayla durdurulamaz bir düzeye vardırmak ve yabancılarla Kürtler'in birleşmesini engellemek aşamalı olarak yerel yönetimler kurulmasının zeminini hazırlamak ve bu yolla yürekten bize bağlılıklarını sağlamak Kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bağlılıklarını pekiştirmek gibi genel yollar benimsenmiştir.
4-Kürdistan'ın iç politikası El-Cezire Cephesi Komutanlığı'nca belirlenecek ve yönetilecektir. Cephe Komutanlığı bu konuda Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla yazışmalar yapar. Sivil yöneticilerin de bu konuda bağlı oldukları yer, Cephe Komutanlığı'dır.
5-El-Cezire Cephe Komutanlığı yönetim, adalet ve maliye (parasal) konularda değişiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe, bunun uygulanmasını hükümete önerir.
BMM Başkanı Mustafa Kemal."
(TBMM. Gizli Celse Zabıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1985, Cilt: 3, Sayfa: 550)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.