'O konuşmayı 3 defa Meclis'te de yaptım'
Hakkında 40 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada savunma yapan HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, suç sayılan DTK’deki konuşmasının birebir aynısını 2011 yılında 3 defa Meclis kürsüsünden de yaptığını söyledi.
HDP Ankara Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder hakkında Diyarbakır Newrozu'nda ve Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) toplantısında yaptığı konuşmalar ile “Çözüm süreci” döneminde Kandil'e yaptığı ziyarette KCK Yürütme Konseyi üyeleriyle çektiği fotoğraf nedeniyle açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
"Örgüt üyesi olma", 3 defa “Örgüt propagandası yapma" ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" ile suçlanan Önder'in 40 yıla kadar hapsi isteniyor.
Önder'in Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde SEGBİS üzerinden katıldığı duruşmada, avukatları hazır bulundu. Yoklama ve iddianamenin okunmasıyla başlayan duruşmada söz alan Önder, savunmasında şunları söyledi:
‘BURADAKİ GÖREVLİYİ DARP ETSEM…'
“Yasama dokunulmazlığı kaldırıldı. Ama başta bu davanın esastan reddedilmesi gerektiğini düşünüyorum. 3 yıl anayasa komisyonunda çalıştım. Anayasa üzerine Türkiye'de en yetkin çalışmaları yapmış insanlardan biriyim. Şöyle bir sıkıntı söz konusu. Eğer bu dokunulmazlıklar yasama süresinin sonuna kadar kaldırılmış olsaydı, şu anda da benim yasama dokunulmazlığım olmamış olsaydı, bu yargılama Anayasaya ilişkin olarak bir yerindelik söylenebilirdi. Fakat şöyle oldu, bir defalığına kaldırıldı ve Meclis'teki bütün iç tüzük kuralları yok sayılarak kaldırıldı. Kaldırıldığı gün kalemde olan bütün dosyalar adli yerlere sevk edildi. Ve aynı gün geçici bir madde eklendi. Aynı gün bizim dokunulmazlıklarımız tekrar kaldırıldı. Burada heyetinize herhangi bir hakaret içeren bir şey söylesem şu an bunun için beni yargılayabilecek bir zemin yoktur. Ya da buradaki görevliyi darp etsem beni yargılayabilecek hukuki bir zemin yoktur. Çünkü dokunulmazlığı olan bir milletvekiliyim. Bir zaman makinesi icat edilseydi bizi geçmişte yargılamak mümkün olsaydı bu anlaşılabilir bir şey olacaktır. Öncelikle yargılama yetkisinin mutlak olduğunu düşünüyoruz. Fakat usulüne uygun bir soruşturmanın başlatılmış olması koşuluyla bu şartlar yok. Bunu daha önce bizim ifadeden feragat etme anlayışımız da bu yöndeydi. "
'5 DAKİKADA DTK'YE ULAŞABİLİRSİNİZ'
"Dava içeriğine gelirsek öncelikle dikkatimi çeken bir şeyden başlamak istiyorum. Söz konusu bütün faaliyetler kamuya açık faaliyetlerdir. İddianamede DTK yasadışı bir yer olarak tariflenmiş. Oysa bundan 2 hafta öncesine kadar adliyenizden çıkıp yaya olarak 5 dakikada DTK'nin muazzam binasına ulaşabilirdiniz. Kayyum atandıktan sonra da yeni yerinde faaliyet göstermektedir. İşi bizi ihbar etmek olan Turabi isimli bir insan var. Gerek Newroz gerekse de gazetede çıkan fotoğraf 'çözüm süreci' çerçevesinde olan bir şeydir. Bununla ilgili basın savcılığı var. İzlemeyle yetkilendirilmiş kamu kurumları var. Cemiyeti var. Savcılık resen harekete geçebilme durumunda. Bütün dünyanın gözü önünde cereyan etmiştir. Bununla ilgili resen harekete geçene hiçbir kurum yok. Bu Turabi Bey faaliyete geçiyor. Ben internette küçük bir araştırma yaptım. Bundan 2 ay önce İnegöl Milli Eğitim Müdürü'nün 'Atatürk'e hakaret ettiği' iddiasıyla yine müşteki olmuş. Fakat bu dava görülmüş ve müşteki olma talebi kabul edilmemiştir. Bütün bu olanlar 'çözüm süreci'nin rafa kaldırılması nedeniyle önü açılan yargılamalardır."
‘O KONUŞMALARI MECLİS'TE DE YAPTIM'
"Yanımda şu anda Meclis'te yaptığım konuşmalar var. Başlangıçta kürsüde yaptığım ve tümü anılan fikirlerin tarihinden önce yapılmış onlarca konuşma var. Ben avukatlarıma bunların tarihini ve numarasını ileteceğim. Meclis arşivlerinde kayıtlıdır. Anayasa'da yasama sorumsuzluğu denilen bir kuram vardır. Bu kaldırılabilecek bir şey değildir. Vekil kürsüde söylediği sözleri dışarıda tekrar ettiği zaman bu sözler Meclis tutanak zaptından Meclis Genel Kurulu kararıyla çıkarılmamışsa sorumlu tutulamaz. Bu manada bakıldığı zaman DTK kongresinde yaptığım konuşmanın neredeyse kelimesi kelimesine 2011 yılından itibaren sadece 3 kez Meclis'te yapmışım. 2011 ve 2014 yılları arasında. Bunu heyetinize takdim edeceğiz. Mart ortaları, Mart sonu gibi bir tarihte bizim yasama faaliyetlerimizin engellenmediği bir gün bizatihi mahkeme salonunuza gelerek tüm evrakları sunmak ve savunmamı yapmak istiyorum. Bu nedenle süre talep ediyorum.”
ADLİ KONTROL KALDIRILMADI
Önder'in avukatları ise savunmaya ekleyecekleri husus bulunmadığını ancak soruşturma aşamasından kovuşturma aşamasına geçildiğinden müvekkilleri hakkında verilen adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti. Savunma için istenen süre talebini kabul eden mahkeme heyeti, adli kontrol kararının kaldırılması isteğini ise reddetti.
Gerekçe olarak şunlar belirtildi: “Sanık hakkında Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hakimliği 2016/568 sorgu sayılı kararı ile konulan adli kontrol tedbirinin soruşturma aşaması bitinceye kadar konduğu kararda açıkça belirtilmiş olup soruşturmanın bitmesi ile adli kontrolün sonlandırılması için ayrı bir karara gerek bulunmadığından adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması talebi hakkında mahkememizce karar verilmesine yer olmadığına.”
Duruşma, Mart ayına ertelendi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.