Şemdinli'de 'İyi çocukların' arkasındaki güce ulaşılamadı!

Şemdinli'de 'İyi çocukların' arkasındaki güce ulaşılamadı!

Şemdinli'de 2 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca yurttaşın yaralandığı olayların üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen saldırının arkasındaki karanlık eller açığa çıkarılmadı.

A+A-

Şemdinli'de JİTEM elemanları tarafından 9 Kasım 2005 tarihinde Umut Kitapevi'ne yapılan bombalı saldırı ve ardından çıkan 2 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca yurttaşın yaralandığı olayların üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen saldırının arkasındaki karanlık eller açığa çıkarılmadı. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın, "İyi çocuklar" dediği JİTEM elemanları hakkında ilk mahkemede verilen "suç işlemek için kurulmuş örgütün üyesi olmak" suçu, sonraki yargılamada dosya kapsamından çıkarıldı. Sanıklar hakkında verilen 39 yıl 10 ay 27'şer gün hapis cezasının Yargıtay'da onaylanması beklenirken, saldırının mağduru kitapevi sahibi Seferi Yılmaz, davanın "yılan hikayesi"ne döndüğünü dile getirdi.

Devletin kirli savaş politikalarını hayata geçirdiği yapılanmalardan JİTEM, bölgede sayısız "faili meçhul" ve infaz gerçekleştirirken, 9 Kasım 2005 tarihindeki hedefi ise, Hakkari Şemdinli'deki (Şemzînan) Umut Kitapevi oldu. Umut Kitapevi'ne JİTEM üyesi astsubaylar Özcan İldeniz ve Ali Kaya ile itirafçı JİTEM elamanı Veysel Ateş'in gerçekleştirdiği bombalı saldırıda, kitapevinde bulunan Mehmet Zahit Korkmaz yaşamını yitirdi, 6 yurttaş da yaralandı. Saldırı anında kitapevinin bulunduğu pasajın önünde bekleyen 30 AK 933 plakalı otomobil ile kaçmaya çalışan JİTEM elemanları, yurttaşlar tarafından suçüstü yakalandı. Halk tarafından suçüstü yakalanan JİTEM elemanlarının arabalarında 3 adet kalaşnikof marka uzun namlulu silah, bir adet çelik yelek, bir adet ilçe haritası, infaz edilecek kişilerin ev ve işyeri adresleri ile telefon numaralarının bulunduğu ajanda, krokiler ve birçok yazılı belge bulundu. Ele geçen harita üzerinde Şemdinli'de bombalanacak iş yerlerinin işaretlendiği görüldü. JİTEM elemanları suçüstü yakalayan öfkeli halk o esnada bombalama eylemini gerçekleştiren JİTEM'lileri olay yerinde linç etmek istedi. Ancak olay yerine gelen polisler, JİTEM elemanlarını halkın içerisinde alarak bilinmeyen bir yere götürdü. Kısa sürede kitapevinin bulunduğu Cumhuriyet Caddesi'nde biraraya gelen binlerce yurttaş, buradan yürüyüşe geçti. ''Bombalar bizi yıldıramaz'', ''Failler bulunsun, hesap sorulsun'' sloganları eşliğinde hükümet konağına yürüyen kitleye, polis müdahalesine rağmen polisi ve hükümet konağını taşladı. Yaşanan olaylar sırasında çok sayıda yurttaş yaralandı. Kalabalık kitlenin öfkesi zaman geçtikçe katlanırken, kitlenin sayısı arttı. Polis ve asker, devlet kurumlarının etrafına barikatlar kurarak, ilçeye tüm giriş ve çıkışları kapattı. Halkın "devlet terörü"ne karşı öfkesi sonucu olaylar tüm ilçeye yayıldı. Saldırı sonucu olay yerinde savcının yapmak istediği keşifte ise, ikinci bir saldırı gerçekleşti. Bir polis aracından açılan ateş sonucu 5 kişi yaralandı. Ülke gündemine oturan ve tüm gözlerin çevrildiği Şemdinli'de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın saldırgan JİTEM elemanları hakkında, "Tanırım, iyi çocuklardır" demesiyle, bombalama saldırının ardından ikinci bir skandala imza atıldı. Bir hafta boyunca devam eden olayların ortaya çıkan bilançosunda ise, 2 yurttaş yaşamını yitirdi, onlarca yurttaş yaralandı.

Bombalı saldırının üzerinde 8 yıl geçti

Saldırıya ilişkin 22 Kasım 2005 tarihinde Van Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Bombalama olayına karıştıkları gerekçesiyle astsubaylar Kaya ve İldeniz ile itirafçı Ateş, 28 Kasım 2005 tarihinde Van'da tutuklanarak, askeri cezaevine konuldu. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 19 Haziran 2006 tarihinde yapılan yargılamada, her üç sanığa "Adam öldürmek, çete kurmak ve adam öldürmeye teşebbüs etmek" suçlarından 39 yıl 10 ay 27'şer gün hapis cezası verildi. Sanık avukatlarının, itirazı üzerine temyiz incelemesini 16 Mayıs 2007'de tamamlayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 3 sanık hakkında verilen kararı, usul ve görev yönünden bozdu. Şemdinli olaylarıyla ilgili iddianameyi hazırlayan dönemin Van Savcısı Ferhat Sarıkaya, sanıklar hakkında "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak, adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs etmek ile suç işlemek için anlaşmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden dava açtı. Savcı Sarıkaya, Kaya ve İldeniz için "Tanırım, iyi çocuklardır" diyen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında da dava ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle ek bilgiyi Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdi. Bunun üzerine Büyükanıt'a yönelik suçlamaları nedeniyle Savcı Sarıkaya, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca (HSYK) görevden alındı.

Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 13 Haziran 2007 tarihinde yeniden görülen davanın 14 Eylül 2007'deki duruşmasında, mahkeme heyeti görevsizlik kararı vererek, dosyayı Van Askeri Mahkemesi'ne yolladı. Van Askeri Mahkemesi 14 Aralık 2007'deki ilk duruşmada sanıkların tahliyesine karar verdi. Askeri mahkeme, 22 Ocak 2010'da dava dosyasını Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderme kararı aldı. Müdahil avukatların itirazı üzerine dosya, Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildi. Uyuşmazlık Mahkemesi, Anayasa'da yapılan son değişikliği göz önünde bulundurarak 2 Mayıs 2011'de "Şemdinli Davası" dosyasını "sivil yargı görevli" diyerek, yeniden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

2 Mayıs 2011'de Şemdinli davası dosyasını 'sivil yargı görevli' diyerek yeniden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşma 21 Temmuz 2011'de yapıldı. Sanıklara, bu duruşmada, "adam öldürmek", "çete kurmak" ve "adam öldürmeye teşebbüs" suçlarından ceza verildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu kararı onarken, sanıklara "suç işlemek için kurulan örgüt üyesi olma" suçundan verilen cezayı, yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle 10 Ekim 2012'de bozdu.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, "suç işlemek için örgüt kurma suçu"ndan bozduğu davanın 2. duruşması, 17 Mart'ta Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görüldü. Mahkeme heyeti, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bozma kararına direnerek, sanıklar Özcan İldeniz ve Ali Kaya ile itirafçı Veysel Ateş'e örgüt suçundan 1 yıl 10 ay 27 gün ceza verdi. Sanık avukatlarının kararı temyiz etmeleri durumunda, son kararın Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından verilecek.

Seferi Yılmaz: Dava yılan hikayesi oldu

Davanın "yılan hikayesi"ne çevrildiğini dile getiren Umut Kitapevi'nin sahibi Seferi Yılmaz, sanıklar hakkında en az 3'er kez müebbet hapis cezası verilmesi gerektiğini söyledi. Saldırını, Ergenekon davası dosyasındaki bilgiler ile Genelkurmay'dan alınan bilgilere bakıldığı zaman planlı yapıldığının ortaya çıktığına dikkat çeken Yılmaz, "Yani Şemdinli olayı ilgili bu belgelerde bir sürü kanıt basına yansıtılmıştı ve bu belgelerde olayın 3 kişi değil, devletin kurduğu bir örgüt tarafından yapıldığı ortaya çıkmıştı. Yani bu kadar baskılarla yargının bastırılması ve bu kadar belgenin ortada olmasına rağmen bu cezanın verilmesi bir mucizeydi. Tabi ki bu verilen cezalar hiçbir şekilde bizi tatmin etmiş değil. Yani sadece 3 kişinin biraraya gelip planladığı yönündeki karar yanlış. Yani o dönemin eski Hakkari İl Jandarma Komutanı Erhan Kubat'tan emir ve talimat almışlardı. Dosya kapsamında askerlerin bu olayla ilgilenmesi, mahkemelere bilgi belge toplaması, bu olayın içerisindeki kişisel kaygılarındandı. Fakat bu güne kadar ne Şemdinli'de o dönemin eski ilçe Jandarma Komutanı Erdem Yılmaz, Şemdinli Tabur Komutan Yardımcısı Yarbay Mustafa Yanık ve Van Asayiş Kolordu Komutanı Sabahattin Uğurlu ve Büyükanıt'a uzanan bir zincirleme olayın üzerine gidilmedi. En son olarak da Yaşar Büyükanıt'ın Dolmabahçe Sarayı'nda Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmeler sonucunda tamamen bu dosyanın üzeri kapatıldı" dedi. Davaya ilişkin hazırlanan iddianamede, sahte telefon görüşmeleri düzenleyen komutanlar olduğunu söyleyen Yılmaz, "O dönemde bombayı bırakıp bizi sözde ihbar edenler ve bu noktada 5 askerin ölümü ve 8 askerin yaralanması ilgili sahte telefon görüşmeleri ile delil oluşturmaya çalıştılar. Ama tüm olanakların sağlanmasına rağmen öyle bir görüşme yapıldığına dair bir bulguya rastlanmadı" diye belirtti.

Saldırganlar yerine mağdur cezalandırıldı

Saldırının mağduru olmasına rağmen bir yıl cezaevinde kaldığına dikkat çeken Yılmaz, sadece kendisinin değil, avukatı Selçuk Kozağaçlı'nın bu tür davalara yoğunlaşmasından dolayı tutuklandığını, yine sorumlular hakkında soruşturma başlatan dönemin Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın da görevden uzaklaştırıldığını hatırlattı. Saldırının emir-komuta zinciri içinde bulunanların ellerini kollarını sallayarak gezebildiğine değinen Yılmaz, "Tabi bu olayın benzeri Hrant Dink'in faillerinin davalarında da görüldü. Dink davasında 'örgüt yok' diyen mahkemenin kararı, aynı 9. Daire tarafından 'örgüt var' denilerek bozuldu. Şemdinli'de, Fırat'ın doğusunda gelişen faili meçhul olaylarda aynı titizlik gösterilmiyor. Özellikle örgüt olmadığını kanıtlamaya çalışıyorlar. Mahkeme ısrarla 'Bu bir örgüttür, emir komuta zinciri bellidir, kimden emir aldıkları bellidir' diyor. Her şeyi belli olmasına rağmen mahkeme bu noktayı düzeltmesine rağmen, maalesef Yargıtay 9. Dairesi ısrarla 'örgüt yok' biçiminde geri göndermektedir. Mahkemenin bu kararı nasıl değerlendireceği konusundaki bekleyişimiz devam etmektedir" diye konuştu.

Dava Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda

Bombalanan Umut Kitapevi'nin sahibi Seferi Yılmaz'ın avukatı, Van Baro Başkanı Murat Timur da, saldırının sadece 3 kişiyle sınırlı olmadığını belirterek, suçüstü yakalanan yapılanmanın çok ciddi bir kontra örgütlenmesi olduğunu söyledi. Timur, "Bu yapılanmanın ortaya çıkması gerekiyor. Özellikle 1990'lı yıllarda gerçekleşen faili meçhul cinayetler ve yaralanmaların tamamı bu yapılanma ile birebir ilgilidir. Onun için Yargıtay Ceza Genel Kurulu 'Örgüt kurmak' ile ilgili tespitini yaptıktan sonra Van'daki özel yetkili mahkemenin bu yapılanmanın bütün bağlantılarını ortaya çıkarması gerekir. Bu şekilde daha önce bölgede gerçekleştirilen faili meçhul cinayetler, köy yakma ve boşaltmaları ile yapılan infazların failleri ortaya çıkarılabilir. Beklentimiz Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun yerel mahkemenin 'Örgüt vardır' şeklindeki tespitini onaylamasıdır" dedi.

Kitap evi yeniden açılıyor

Öte yandan 2011 yılından bu yana kapalı olan Umut Kitapevi, saldırının yıldönümünde yeniden açılıyor. Kitapevinin yeniden açılması için ortak çalışma başlatan BDP Kadın Meclisi ve KURDÎ-DER Şemdinli Şubesi, yarın kitlesel olarak düzenleyecekleri törenle kitapevinin açılışını gerçekleştirecek.


HASAN YOLDAŞ / VAHAP BAY - DİHA

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.