MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
Bahçeli'nin konuşmasından bazı bölümler şöyle:
Bugün Türkiye iki sürecin de aynı anda karşımıza çıkardığı sorunlarla boğuşmaktadır. Ülkemiz uluslararası komplo süreciyle üst bağlılığa itilmiş, etnik ayrışma ve milli kimliği kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Düşe kalka gelinen bu aşamadan sonra hükümet başta AB ilişkileri, küresel irtibatların sonu karanlık bir maceraya dönüşmeden milli gerçeklere uygun şekilde gözden geçirmelidir.
AB'nin beklentileri, dayatmaları ön plandadır. AKP gönüllü girdiği, sonra da eleştirdiği AB'nin çekim alanından uzaklaşamamaktadır. Davutoğlu ve Merkel beraberce Nizip'teki mülteci kampını gezdi. İki başbakan Mart'ta Brüksel'de yapılan ve tahminlerin ötesinde yük bindiren geri kabul anlaşmasını teyit etmiştir. Türkiye'ye ev ödevi verilen 72 maddenin yerine getirilmesi halinde vize muafiyetini kolaylaştıracaklarını söylemiştir. Davutoğlu haklı olarak vize muafiyetinin haklı olduğunu söylemiştir.
Suriyeli mülteciler sadece Avrupa için değil, Türkiye için de öncelikle ele alınması gereken bir külfettir. Türkiye mülteci deposu, yuvası, AB sınır kapılarında bekleyen kiralık bekçisi olamayacaktır. Milli onurumuz asla hafife alınamayacaktır. Meselenin bir başka garip ve çelişkili tarafıysa AB'nin Suriyelilerin yanı sıra başka ülkelerden gelen mültecileri de iade etmesidir. Bizim nazarımızda Türk vatanına yerleşmenin bedeli asla ölçülemeyecektir.
Zorda kalmışlara, çaresizlik içinde kıvrananlara, vatanından ayrı düşen kardeşlerimize Türk milleti yardım elini uzatacaktır ancak mülteci yığılmasının, Suriye kaosunun sınır il ve ilçelerimize nasıl bir fatura çıkaracağını kestirmek zor değildir. Kilis perişandır. Terör örgütlerinin adeta açık hedefidir.
'AKP hükümetinin yanındayız'
MHP Kilisli kardeşlerimizin yanında kaya gibi duracaktır. Kimse bizden AKP gibi yüz çevirmemizi beklememelidir. Kilis Türklüğün kalbidir. Arzu ederdik ki, Merkel'le Davutoğlu Kilis'e gitselerdi. Bizim içimizi acıtan Davutoğlu'nun sessizliği ve acizliğidir.
Para ve vize muafiyetini elde ettik sayalım, sorun ortadan kalkacak mı? Davutoğlu Merkel'in önünde “Suriyeli mültecilerin umut günüdür” diyor. Tamam da, Türk vatandaşlarının umut günü ne zaman olacak? KCK'nın eşbaşkanlarından bir fitne başı devletin operasyonları sürdürmesi halinde sözde savaşı genişleteceklerini söylemektedir. Türkiye'nin silah bırakması gerektiğini haince dillendirmekte, ABD'yle direkt temas halinde olduğunu söylemektedir. Bunların provokasyonu alttan mı alınacaktır?
Sayın Cumhurbaşkanı'nın takdir edeceği gibi biz de yıllarca “Ne Dolmabahçe mutabakatı?' dedik. Caninin sözde 10 maddelik metnini yerin dibine soktuk. Ayaklarımızla çiğnedik. Madem Cumhurbaşkanı mutabakatını elinin tersiyle itmiştir, terör örgütünün TBMM'deki temsilcileriyle yanak yanağa oturan AKP milletvekilleriyle bir çift söz söylemesi lazımdır. AKP terörle mücadele ettiği sürece, diğer eleştirilerimiz baki kalmakla birlikte yanındayız. Azami sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Artık demokratik açılım yoktur. Milli birlik ve kardeşlik süreci kadavradır. Teröristlerin silahlarını gömmesini değil, güvenlik birimlerine derhal teslim olmalarını istiyoruz. Can almış, kurşun atmış, bölücülük yapmış kim varsa adaletin karşısına çıkarılmasını bekliyoruz. Terör örgütüyle pazarlık uçurumdur ve bu yol kapalıdır. Çözüm, süreç, helalleşme sürecinin iskeleti çıkmıştır. Gün terörün başını ezme, yılanın başını koparma günüdür.
MHP bahis konusu milli çıkar olunca sanal gündemlerin peşinden koşmaz, siyasi endişelere takılmaz. Güçlü bir şekilde sorumluluğumuzun gereğini yapmalıyız. Bunun başka yol ve çaresi kalmamıştır. Türkiye'yi tek dişi kalmış canavara Allah'ın izniyle bırakmayız.
ABD'li siyasetçi Ermeni diasporası için Türkiye'yi feda ederse buna başta Ermenistan olmak üzere, herkes katlanacaktır. Türk milletini insanlığa karşı en ağır suç olan soykırım barbarlığına taraf olmuş ezik, yaralı bir devlet olarak düşünmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Erivan'da tahrikler alabildiğine tırmanmıştır. Gözü dönmüş göstericiler Türkiye ve Azerbaycan bayrağını yakma küstahlığını göstermiştir."