"İntihar eylemi yapabilecek kişilerin listesinin listesine sahip olduklarını” söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, “Takip ediyorsunuz ama böyle bir eylemi gerçekleştirme anına kadar hukuk devleti olarak çok dikkatli titiz yürütülmesi gereken mücadeleler” şeklindeki sözlerini eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Davutoğlu ‘eylem yapmadan canlı bombaları tutuklayamayız' diyor eylem yaptıktan sonra nasıl tutuklayacaksınız?" dedi.
Sözcü Arenası'nda gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan'la yaptıkları görüşme sonrasında, gizli olan hiçbir bilgiyi basınla paylaşmadığını söyleyerek, "Adalet bakanına soru soruluyor, Türkiye kan ağlıyor, kendisi gülüyor. Bu iki bakanın derhal görevden alınması gerektiğini söyledim. Davutoğlu ise soruşturma açacağını söyledi. Buna kargalar güler" ifadelerini kullandı.
"Yaşadığımız tam anlamıyla bir dikta yönetimidir"
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Levent Kırca'nın televizyondaki programları başladığında herkes bir köşeye çekilip, izlerdik. Başlayacağı zamanı iple çekerdik. Siyasiler büyük bir olgunlukla kendilerini hiciv eden bu sanatçıyı, büyük bir olgunlukla karşılarlardı.
AKP ile başlayan yeni dönemle, mizah dışlandı, sansürlendi, eleştirildi, eli kolu bağlı kaldı. Bir siyasetçinin hicvedilmesi, siyasetçi için iyi bir durumdur. Baskıları sanatçıların üzerinden nasıl kaldıracağız? Yaşadığımız tam anlamıyla bir dikta yönetimidir.
Geçtiğimiz seçimde sandığa gitmeyen vatandaşlara sesleniyorum. Daha güzel bir Türkiye istiyorsanız, ülkenin geleceği için, çocuklarınız için sandığa gidin. Umarım 1 Kasım'da hepimiz daha aydınlık bir Türkiye için çabalayacağız.
"Türkiye istihbarat konusunda sınıfta kalmıştır"
Siyasi partiler devleti yönetirler. Yasama organında görev alabilmek için ilkokul mezunu olmanız yeterlidir. Eğer devlet kurumunda çalışmak isterseniz, üniversite mezunu olmanız gerekir. İbret almak için Ortadoğu'ya bakmanız yeterlidir. Ortadoğu bataklığına Türkiye'yi sürüklemeyin dedim. Canlı bomba geleneği, Ortadoğu geleneğidir. Türkiye şu anda yönetilmiyor, Türkiye'de şu an yönetim boşluğu var.
MİT'in bir bölümü sadece ve sadece AKP içi çalışıyorsa, bundan daha kötü bir şey olamaz. Türkiye istihbarat konusunda sınıfta kalmıştır. Biz bu tabloyu bilmiyor muyuz? Türkiye'nin bunların başına gelmeyeceğini bilmiyor muyuz? Biliyoruz… Erdoğan'a mektup yolladım, Suriye politikanız yanlıştır dedim. Siz bu işleri bilmezsiniz dediler. Şimdi ABD'liler geldi, Ruslar geldi. Yakında Çin de gelecek.
‘Biz oyun kurucusuyuz' diyorlar. Hangi oyunu kurdun? Bunların geleceğe yönelik bir kapasiteleri yok, Suriye'nin Rusya için ne kadar önemli bir ülke olduğunu bilmiyorlar. Arapların bir özelliği var kavga ederler aralarında fakat dışarıdan bir müdahaleyi asla kabul etmezler. 24 saatte Şam'a gideriz, Emevi Camii'nde naamz kılacağız diyorlar buyrun gidin bakalım.
Siz ilaç kutusu altında silah yolladınız. Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışır mı? Türkiye Cumhuriyet'i böyle bir ülke mi?
"Orada güvenlik zafiyeti yokmuş, peki o iki bombacı nasıl geldiler oraya?"
Bir olay olmuş, 97 vatandaşımız hayatını kaybetmişse, o daveti görmemezlikten gelmek yakışmaz. Ama gitmeden önce kendi MYK'mızı topladık ve neler sorabileceğimizi tartıştık. Davutoğlu, yaptığımız görüşmelerden bazılarının aramızda kalsın dedi ve ben onun gizli kalsın dediği hiçbir şeyi açıklamadım.
Bu işin siyasi sorumlusu olması gerekir. Bir bakan güvenlik açığımız yok diyor. Güvenlik açığı yoksa, bu kadar insan nasıl ölüyor? Adalet bakanına soru soruluyor, Türkiye kan ağlıyor, kendisi gülüyor. Bu iki bakanın derhal görevden alınması gerektiğini söyledim. Davutoğlu ise soruşturma açacağını söyledi. Buna kargalar güler. Orada güvenlik zafiyeti yokmuş, peki o iki bombacı nasıl geldiler oraya? 97 gencecik çocuğumuz yok ölüp gidiyor bu işin sorumlusu kim?
Bir mafya lideri çıkıp miting yapıyor ve ‘oluk oluk kan akacak' diyor. Buna rağmen hiçbir Cumhuriyet Savcısı ya bu adam kimdir diyerek harekete geçmiyor. Bir hukuk devletinde mafya babası miting yapamaz dedim. Mitingin bizimle ilgisi yok diyorlar. Ülkenin nasıl yönetildiğine bakın, ülkede yönetim boşluğu var dediğimde bundan bahsediyordum. Savcı kendisibni cumhuriyetin değil, iktidarın savcısı olarak gördüğü zaman cumhuriyet tehlikededir.
Bu koltukta oturanlar, gereken görevleri yerine getirmiyor. Kendi sorumluluğunu başkalarına fatura etmek gibi bir hastalıkları var.
"Hesabını veremeyeceğiniz bir tablo varsa, ülkeyi ateşe atarsanız"
Davutoğlu'na koalisyon kurmak için ‘yüksek profilli bir hükümete ihtiyacımız var' dedim. Bu hükümetin sorunları çözen bir hükümet olması gerektiğini söyledim. Dış politikanın 180 derece değişmesi lazım. Bizimle koalisyon kuracaksınız neler düşündüğümüzü bilmeniz lazım dedim. 17-25 Aralık olaylarını görmezden gelmeyeceğiz. Biz en baştan neler yapabileceğimizi ve yapamayacağımızı söyledik. Biz neye inanıyorsak onu söyledik. Bir koalisyon görüşmesi yok, bir ön görüşme vardı. Koalisyon görüşmeleri sürecinde sürenin uzamasından rahatsız olduğumu Sayın Davutoğlu'na söyledim. Vatandaş diyor ki; “Türkiye'nin bu kadar derdi var, oturun çözün”. Cumhurbaşkanı, 400 milletvekili vermedikleri için ülkeyi erken seçime götürdü.
En zor durumda kalanlar ülkeyi ateşe atmaktan çekinmezler. Hesabını veremeyeceğiniz bir tablo varsa, ülkeyi ateşe atarsanız. Ne söylediysem 1-2 ay sonra gerçeğe dönüşüyor. Biz hepsine rağmen “Önce Türkiye” dedik.
Yeni bir hükümetin kurulmasını Erdoğan engelledi. Koalisyonun kurulmamasında iki kişi sorumludur. Birisi Erdoğan, diğeri Davutoğlu'dur.
"Başbakan, ülkesinde bir yere giderken gizli gitmez; Davutoğlu, Güneydoğu'ya gizlice gitti"
Muhafelet yeterince yapıyor muyuz yapmıyor muyuz orası ayrı konu. Bu ülkenin sorunları var ve bu sorunları çözmeye uğraşıyoruz. Vatandaş, “Ben borç batağındayım, ev almak istiyorum, emekliyim geçinemiyorum nasıl yapacağız” diyor. Ülkeyi en iyi Cumhuriyet Halk Partisi'nin yöneteceğinin kanıtı bizim seçim bildirgemizdir. ‘CHP'ye oy vermeyin dolar yükselir, enflasyon artar' diyorlardı, bunların hepsini onlar gerçekleştirdi.
Bir ülkenin başbakanı, ülkesindeki bir yere giderken gizli saklı gitmez. Sayın Davutoğlu, Güneydoğu'ya gizlice gitti. Sen başbakan olarak ülkenin istediğin yerini gezemiyorsan, esnafına selam veremiyorsan. Bundan daha vahim bir şey yoktur.
Parlamento açıldığında, Cumhuriyet Halk Partisi için elimizden geleni yapacağız. Ankara'da hayatını kaybeden vatandaşlarımızın şehit sayılması için kanun teklifi vereceğiz.
"Devleti yönetenler her türlü eleştiriye kulak vermek zorundadırlar"
Kimin ne yaptığı belli değil, bakanların da, Davutoğlu'nun da ne yaptığı belli değil. Bir sabah kalktık ki kişi başına düşen milli gelir 19 bin dolar olmuş bu tam bir aldatmacadır. Devlet akılla yönetilir. Devlet bilgiyle yönetilir. Devleti yönetenler her türlü eleştiriye kulak vermek zorundadırlar. Vali, devletin valisi değiliz hükümetin valisiyiz diyorsa orada sorun vardır.
Genelkurmay Başkanı'nı terörist diye içeri aldılar, yazarları aldılar, gazetecileri aldılar. Sonra da dönüp dediler ki ‘paralel bizi kandırdı' bu tam bir safsata.
Teröre karşı bütün siyasi partiler olarak açık, net, ortak tavır takınmalıyız. Bunun ‘ama'sı olmaz. Terör eğer bir insanlık suçuysa, herkesin ortak hareket etmesi lazım. Bütün dünya ortak tavır takınıyor biz de öyle yapmalıyız.
Gazeteciler ölümle tehdit ediliyor. Devlet vergi denetimini elindeki sopa olarak görüyor. İstedikleri zaman istedikleri iş adamlarını içeri atabiliyorlar. Gazetecilerin kendilerine otosansür uygulamasını istiyorlar. Gazete patronlarını sindirmeye çalışıyorlar.
Davutoğlu ‘eylem yapmadan canlı bombaları tutuklayamayız' diyor eylem yaptıktan sonra nasıl tutuklayacaksınız?/T24