Cizre'de altı gündür uygulanan sokağa çıkma yasağı, akrabalarına ulaşamayan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ve avukat Muhammed Neşet Girasun tarafından yargıya taşınmıştı. Aradan geçen iki günde Mardin İdare Mahkemesi hiçbir işlem yapmayınca iki avukat, bu kez Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuru dilekçesinde, “Sokağa çıkma yasağı nedeniyle temel tüm yaşam gereksinimlerinden yoksun bırakılmış, evlerinin arasında yürütülen operasyon ve kullanılan silah ve zırhlı araçlar nedeniyle aileleri ile birlikte vurularak öldürülme riski altında bulunmaktadır” denilerek, yasağın derhal kaldırılması istendi.
Altı gündür uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle ailelerin yaşam hakkının ciddi tehlike altında olduğu ve birçok anayasal hakkın ihlal edildiği belirtildi. Mardin İdare Mahkemesi tarafından bu konuda hiçbir işlem yapılmadığı vurgulanarak, “Açıkça hukuka aykırılık ve başvurucuların dahil 100 bini aşkın kişinin yaşam ve diğer anayasal hakları açıkça ihlal edilmesi nedeniyle işlemin hemen durdurulmaması durumunda telafisi imkansız sonuçlar ortaya çıkmaması açık olmasına rağmen yürütmeyi durdurma kararı verilmemiştir” denildi. “Şikayetin niteliği, konunun kişisel ve toplumsal yönü” nedeniyle Mardin İdare Mahkemesi'nde “etkili ve sonuç alıcı bir yargılamanın yapılamayacağı” belirtilerek, “Bu nedenle bu kişisel şikayet dilekçesinin Anayasa Mahkemesi'ne sunulması zorunluluğu ortaya çıkmıştır” denildi. Sokağa çıkma yasağı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin gayri insani muamele yasağını, özel yaşamı, aile yaşamını, haberleşme ve konuta saygı gösterilmesi hakkını düzenleyen maddelerin ihlal edildiği belirtildi. Dilekçede, “Sokağa çıkma yasağı nedeniyle temel tüm yaşam gereksinimlerinden yoksun bırakılmış, evlerinin arasında yürütülen operasyon ve kullanılan silah ve zırhlı araçlar nedeniyle aileleri ile birlikte vurularak öldürülme riski altında bulunmaktadır” denildi. Bu nedenle başvurunun acil ve öncelikle ele alınmasını ve sokağa çıkma yasağının yürütmesinin durdurulması istendi.
MAHKEMEDEN SONUÇ ÇIKMADI
Mahkemeye sunulan dilekçede Şırnak Valiliği'nin 4 Eylül 'de “terör örgütü mensuplarının yakalanması, halkımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması için 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesi gereğince” Cizre'de sokağa çıkma yasağı ilan ettiği vurgulanmıştı. Dilekçede, “Sokağa çıkma yasağı gibi bir yerleşim birimindeki tüm yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin tümüyle kullanılmasının durdurulması, ancak sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulaması gibi anayasal bir rejim olan olağanüstü hallerde mümkündür. Anayasal düzenleme yapılmadan, bu hükümler gözardı edilerek, bu yetkiye cevaz vermeyen 5442 sayılı yasa uyarınca sokağa çıkma yasağı uygulaması, anayasal hükümlerin ihlaline neden olduğundan kuşku bulunmamaktadır” denilmişti. Şırnak Valiliği'nin bu işlemi tesis etme yetkisi bulunmadığı ve işlemin hukuka aykırı olduğu anlatılmıştı. Dilekçede şöyle devam edilmişti:
“Zira 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu temel hak ve özgürlükleri bütünüyle askıya alacak şekilde bir yetki tanımadığı gibi Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası insan hakları sözleşmeleri de cevaz vermemektedir. Kamusal yaşamı sona erdiren ve dördüncü gününe giren yasağın kamu yararı prensibinin gözettiğinden söz etmek mümkün değildir. Sokağa çıkma yasağının 150 bin nüfusu olan Cizre'nin tamamında uygulanması, giriş-çıkışların yasaklanması, Türkiye 'nin Irak ile tek uluslararası bağlantısını sağlayan yolun kapatılması ve dört gün geçmesine rağmen yasağın ne zaman sona ereceğinin belirsiz olması işlemin ölçülü olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.”
Dilekçede, olay yaşanmadan süresiz sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, bu sürede altı sivilin öldüğü, yaralıların tedavi edilemediği, temel ve zorunlu kamusal hizmetlerin yerine getirilemediği, su ve elektrik kesintilerinin süreklilik arz ettiği, bu nedenle toplum sağlığının ciddi tehlike ve risklerle karşı karşıya olduğu, eceliyle ölenlerin bile defnedilemediği, kentteki durumu yerinde gözlemlemek isteyen milletvekilleri, sivil toplum örgütleri temsilcileri, gazetecilerin dahi şehir merkezine girişlerine izin verilmediği belirtildi. Bu nedenle sokağa çıkma yasağının iptal edilmesi gerektiği savunulmuştu. RADİKAL