Yüksekovada İHD, Cumartesi Anneleri ve kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı. Sanat Sokağında bir araya gelen HDP, DBP, MEYA-DER, Gever Demokratik Toplum Meclisi, Hakkari Barosu yöneticileri, Yüksekova Belediyesi Eş Başkanı Ruken Yetişkininde ralarında bulunduğu çok sayıda vatandaş katıldı.1996 tarihinde Yüksekova'da askerler tarafından katledilen Abdullah Canan'ın failleri soruldu.
Babasının hikayesini anlatan Canan, "Köyümüz Karlı'nın (Befircan) 23 Ekim 1995 tarihinde Yüksekova Dağ Komando Taburu tarafından yakılıp talan edilmesi üzerine babam Abdullah Canan ve 7 akrabası tarafından Yüksekova çetesi lideri olan Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusundan bulunduktan sonra sürekli tehdit alır. Dönemim İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mehmet Tayyip Balkız, babamı ve iki köylüyü çağırarak şikayetlerinden vazgeçmelerini isteyerek, bir şey yapılmayacak güvencesi alınarak komando taburunda Mehmet Emin Yurdakul'la görüştürülür. Burada babamı askerlere göstererek, 'İşte sizi şikayet eden budur' diyerek çıkardığı kağıtta babamın adını kırmızı kalemle çizer.
1996'da babam Hakkari'ye giderken Pilong Çeşmesi yakınında Yüksekova çetesi lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından durdurularak şikayetinden vazgeçmesi dayatılır. Ret edilince babamı gözaltına alırlar. Bir hafta sonra babamın aracı Bebleşin Jandarma Karakolu ile Güzeldere Jandarma Karakolu arasında bulunur. Daha sonra itirafçı Kahraman Bilgiç, bizden 50 bin Mark istedi. 12 bin Markı Hakkari Şen Oteli'nde teslim ederek geriye kalanı da babamı teslim aldığımızda vereceğimizi söyledik. Dedi.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'na başvurduklarını söyleyen Canan, "Babamın işkence görmüş ve 7 kurşunla öldürülmüş cenazesini Esendere yolu üzeri Kısıklı (Dilezi) Karakolu yakınında ağzı kapalı, elleri bağlı olarak bir menfezin altında bulduk. 1997 tarihinde Yüksekova taburunda görev yapan Kahraman Bilgiç ifadesinde, Abdullah Canan'ın işkence edilerek Binbaşı Emin Yurdakul'un emriyle Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla itiraf edince, Binbaşı Yurdakul ve Yüzbaşı Yiğiter hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı'nca soruşturma açılmış, ama mahkeme, Canan'ın 'terörist' bir çatışmada veya aşiretler arası çatışmada öldüğü kanaatine vararak sanıkların tahliyesine karar vermişti.
Müdahil avukatların AİHM'e başvurusu, AİHM'in aldığı yerel mahkemeyi 'iddiaları araştırmaya istekli olmama' kararıyla oy birliğiyle Türkiye aleyhine sonuçlanmıştı" ifadelerini kullandı. Dedi.