MUSA DÜZENCİ - YÜKSEKOVAGÜNDEM
Yüksekova Sanat Sokağı'nda bir araya gelen kayıp yakınları, Mehmet Zeki Yılmazın faiilerini sorulduktan sonra, Mehmet Yaşarın ise ölüm yıldönümü ve akıbeti anlatıldı.
Açıklamayı Mehmet Zeki Yılmaz'ın kardeşi Reşit Yılmaz yaptı.
Mehmet Zeki Yılmaz'ın 1994te Geverden faili meçhul cinayetleri zincirine takılanlardan birisi olduğuna söyeleyen Mehmet Zeki Yılmaz'ın kardeşi Reşit Yılmaz, "Ağabeyim 7 çocuk babası idi ve davasına bağlı bir insandı. Savaşın yoğun olduğu yıllardı. Yüksekovada onlarca kişi JİTEM tarafından kaçırılıp, işkencelerden geçiriliyor ve öldürülüyordu. Ağabeyim de bu keyfi işkencelerden günlerce nasibini almış ve daha sonra tekrar serbest bırakıldı. Sonra 22 Şubat 1994 sabahında şehrin Şemdinli yolu üzerinde bulunan bakkal dükkânını açmak üzere evden çıktı. Çevrede onu gören görgü tanıkları, Zekinin içerde Kuran okuduğunu anlatıyordu" dedi.
Açıklamasında, beyaz renkli Toros marka bir aracın dükkanın önüne geldiğine değinen kardeş Yılmaz, "Toros aracın içinde kar maskeli 5 kişi ağabeyimi arabaya zorla bindirip uzaklaştığını söylerler. Ağabeyimden günlerce haber alamadık. 3 gün boyunca ailesi olarak devletin tüm kurumlarına başvurduk ama hiçbir haber alamadık. Ama olumsuz cevaplar aldık. Dört gün sonra Yüksekovanın Dilek Taşı (Manis) Köyü yakınında bir dere yatağında, vücudunda 60tan fazla kurşun sıkılmış, vahşice işkence edilmiş halde cesedi bulundu" dedi.
Kardeş Yılmaz açıklamasını şöyle sürdürdü: "Zeki Yılmaz faili meçhule uğrayan binlerce insan gibi suçu olmayan; ailesine bağlı bir babaydı. Sonrası ailesi için bir uçurumun olduğu dönemlerdi. Sesimizin yankısını tüm ülkeye sarmak istedik. Tüm sorularımız yanıtsız kaldı. Çünkü her gün yeniden kaybolduğumuz zamanlardı. Zekiden sonra Yüksekovada onlarca insan kaybedildi, onlarca haber alınamayan kişiler oldu. Fotoğrafını kaldırdık. Bakıp görmeyen, duymayan o kadar çoktu ki bulamadık ağabeyimi"
Kardeş Yılmaz açıklamasında şu sözlere yer verdi: 1994te ağabeyim Zekiye yapılan infazı, böylesine bir işkenceyi ve ölümü ülkenin her karış toprağında faili meçhul cinayetlerin fışkırdığı zamanlarda Yüksekova çetesi adı altında devletin bekasını sağlamak adına onlarca insanin vahşice öldürülmesine, kaybedilmesine ve işkencelerden geçirmesini sağlayanların yargılanmalarını istiyoruz.
Daha yılmaz şu şekilde konuştu:Ülkeyi yöneten(başbakan Tansu çiller,Genelkurmay başkanı Doğan güreş ve dönem hükümeti yetkileri doğru yol Partisi,Anavatan partisi ve refah partisiydi) Yüksekova tabur komutanı Mehmet Emin Yurdakul Yüksekova ilçesini yönetenler ve görec yapan,Emniyet Müdürü,Kaymakam korucu Başı,Özel harekatçı enver çırak,Üstteğmen Bülent yetüt,görevli polisler,taburdaki uzman çavuş,itirafçı Kahraman Bilgiç,et kurum müdürü.
Bu çete ve isimlerin hemen hemen her yerde ulusal basının yayınlarında ve yazılan onlarca kitaplarda bulabilirsiniz ve bu isimler yıllarca bu ülkeyi karanlık bir zihniyete sürükleyerek yapılan onca suçlara rağmen cezalandırılmamışlardır.
Her yerde barışın, adaletin ve vicdanın konuşulduğu faili meçhul cinayetlerin failleri ve mezarı olmayan ailelere ses olsun barışa. Davamız tozlu raflara kaldırılarak 15 sene sonra zaman aşımına uğratıldı. Bu davamızı tekrardan başlattık. Sonuna kadar takipçisi olacağız.
Açıklamasında dönemin hükümet yetkililerine değinen kardeş Yılmaz, ağabeyinin faillerinin ortaya çıkması için eylemlerinin süreceğini aktardı.
DAHA SONRA MEHMET YAŞAR'IN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜYLE, OĞLU RINAS YAŞAR BABASININ AKIBETİNİ ANLATTI
Yaşar: Babam kaybedildiğinde 32 yaşında ve o tarihte biz beşkardeş en büyüğümüz on yaşındaydı. Yüksekova da Babamın samimi arkadaşı Zeki Yılmaz gözaltında katledildikten sonra cesedi Dikili taşta bulundu. Babam arkadaşının cenazesine katıldı. Ancak Cenazeye katılanlardan bazı tanıdıklar babama sen ayrıl senide alacaklar dedikten sonra babam cenazeden ayrıldı. Oradan ayrılır ayrılmaz izlendiğini fark edince bir tanıdığın evine girdi. Kaldığı Evin Tespit Edildiğini anlayınca da hava karardıktan sonra Akrabamız Yusuf BARTININ Şemdinli yolu üzerinde bulunan evine gitti.
Saat 20.00 sıralarında Askerler tarafından Mahalle ablukaya alındıktan sonra kendini Polis olarak tanıtan sivil 4 kişi evde kimlik kontrolü yaptıktan sonra Babama seni, emniyete kadar götüreceğiz ifadene başvuracağı dedikten sonra Babamı alıp götürmüşler tüm girişimlere rağmen gözaltını inkâr ettiler sık sık evimize polisler gelirdi babamı soruyorlardı dağdakiler götürmüş olabilirimi diyorlardı en son canımıza tak etti.
Annem Onların panzerleri yok onlar eve gelip kendilerini polis olarak tanıtmazlar Babamı Asker ve Polisler götürdü dedikten sonra bizi rahat bıraktılar. İtirafçı Kahraman Bilgiç ifadelerinde Mehmet Yaşar Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul talimatıyla alınıp Tabura getirildi çok ağır işkence yapıldı, işkence sonucu dirsek kemikleri görünüyordu daha sonra helikoptere bindirip götürdüler ve geri getirilmediğine tanık oldum, büyük ihtimalle helikopterden atılmıştır. Babamla ilgili beyanlarda bulunmuş.
Babamın bulunması için tüm resmi birimlere başvurduk, ayrıca Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduk bir sonuç alamadık. O dönemde Av. Hamit Geylani geldi davayı takip edeceğini söyledi şuana kadar babamla ilgili idari ve yargı birimlerinden herhangi bir cevap alamadık.