Başbakan Ahmet Davutoğlu Ankara'da karayolları işçileriyle bir araya geldi.
Davutoğlu, “Buradan çağrıda bulunuyorum bütün sendikalarımıza, bütün sivil toplum kuruluşlarımıza Taksim'de anmak için gidecek sembolik nitelikteki gruplar karanfillerini koysun, sonra da gitsinler İstanbul'da yasal olarak gösterilen meydanlarda istedikleri kadar kalabalıkla özgürce 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutlasınlar, Türkiye'nin her meydanı açıktır, herkes kutlayabilir” dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasında satır başları şöyle:
1 Mayıs
“Bir çatışma gerilim alanı değil birlikte Türkiye'yi inşa etme alanı olarak görüyoruz. Bu çerçevede her şeyden önce tekrar sizlerin şahsınızda Türkiye'deki bütün emekçilerimizin 1 Mayıs emek ve dayanışma gününü tebrik ediyorum. AK Parti olarak, sayın cumhurbaşkanımızın işçilere en güzel hediyelerinden biri 1 Mayıs'ı tekrar işçi bayramı yapmasıdır. 1 Mayıs bundan sonra 12 Eylül darbelerinin yasaklamalarından bir daha etkilenmeyecek ve ebediyete kadar emek günü dayanışma günü olacaktır.
“Buradan bütün işçi kardeşlerime, yarın alanlara çıkacak olan, yarın Türk – İş gibi meydanlara çıkacak kardeşlerime sesleniyorum, yarını bir düğün gibi kutlayalım. Sakın ola ki marjinal grupların, bir takım provokatörlerin oyununa gelmeyelim.
“Ben bir kez daha 1977'de Taksim'de hayatını kaybeden vatandaşlarımız için buradan taziyelerimi sunuyorum. O kara bir gündü. O zaman ben lise son sınıftaydım, İstanbul'da nasıl bir karabulutun o güzel şehrin üstüne çöktüğünü hatırlarım.
“O gün provokatörler devreye girdiler ve kanlı bir pazarın yaşanmasına sebep verdiler. 38 yıl sonra orada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyoruz.
“Yarın meydana çıkacak bütün işçilerimize, gençlerimize, hangi siyasi düşüncede olursa olsun bu acı hatıraları da hatırlayarak, bir daha bu ülkenin kutuplaşmalara sahne olmaması için omuz omuza vermeye davet ediyorum. Gelin o hayatını kaybeden kardeşlerimizi de birlikte analım, sağcı solcu diye kutuplara ayrılarak gençlerimizi de bir arada analım. Tekrar bir daha bu tür kutuplaşmalara fırsat verecek olan davranışlardan uzak duralım.
“Taksim'e yarın bu vatandaşlarımızı anmak için gelecek olan, herkese Taksim açıktır. Gelsinler karanfillerini koysunlar. İlk fırsatta bende gidip orada bir karanfille vatandaşlarımı anacağım inşallah. Hem onları anacağım, hem de tekrar tekrar çağrıda bulunacağım. Seçime giderken bu ülkede kaos çıkarmak isteyenlere fırsat vermeyelim. Bütün kaybettiğimiz dostlarımızın emekçilerin, dostlarımızın hatıralarını analım.
“İstanbul Valisi ile görüştüm”
“Bugün sabah İstanbul valimizle de konuştum. Tekrar çağrıda bulunuyorum, Taksim'de anmak için gidecek sembolik nitelikteki gruplar karanfillerini koysunlar. Sonra yasal olarak gösterilen meydanlarda özgürce 1 Mayıs emek ve dayanışma gününü kutlasınlar. Türkiye'nin her meydanı açıktır.
“Ama 1 Mayıs'ta hayatını kaybeden vatandaşlarımızın hatırasını istismar ederek kim bu ülkeyi kaosa sürüklemek isterse, kim Molotof kokteyli ya da başka araçlar kullanarak şiddet ortamına götürmek istenirse, bilinsin ki kamu düzeninden hiçbir şekilde taviz verilmeyecektir.
“350 bin işçimiz sendikalı oldu”
“1 Mayıs'ı işçi bayramı ilan ettik. Tüm vatandaşlarımızı sağlık şemsiyesi altına alan genel sağlık sigortasını hayata biz geçirdik. Emekçiler rahatsız olduklarında eskiden SSK kuyruklarında beklerdi. Ama şimdi bütün emekçilerimiz için bütün hastanelerimiz açıktır. Darbe döneminin yasalarını birer birer kaldırdık ve ilk defa sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanununu hayata geçirdik. 350 bin işçimiz sendikalı oldu. Müstakil iş güvenliği yasası çıkardık.
“Bundan sonra bizzat çok yakın takip edeceğim, iş güvenliği yasası uygulamasında en ufak bir tavize izin vermeyeceğiz. İşçilerimizin güven içinde evlerine dönmeleri için ne gerekiyorsa yapacağız. Yine memurlarımıza toplu sözleşme hakkını da biz verdik. Şimdi sosyal demokrasiden dem vuranlar, çağdaş sendika hareketlerinden etkilendiklerini söyleyen, şu ana kadar ne sosyal reform, ne iş güvenliği yasası çıkarabilmişti. Bunların hepsini biz yaptık, sizin alnınızın teri kurumadan hakkınızı ödemek boynunuzun borcudur.
“Taşeronluk AK Parti'nin çıkardığı bir mesele değil”
“Gelelim hepimizin en önemli konularından biri olan, taşeron meselesine. Bir kere şunun bilinmesini isterim. Biz bunu avucumuzda bulduk. Taşeron meselesi AK Parti iktidarlarının çıkardığı mesele değildir. İlk çıkaran 1936'ta CHP iktidarıdır. İlk taşeron uygulaması 1936'da başlamıştır. Biz önümüzde bulduğumuz devasa problemi çözebilmek için bir çok adım attık.
“Alt işveren olarak çalışan işçilerimizin haklarını tanzim ettik. Onlara üç yıl şartı getirdik, ücretli izin şartı sağladık. Toplu iş sözleşmelerinden yararlanma hakkını genişlettik. Ücretlerin tam ve zamanında ödenmesi şartını getirdik. Kıdem tazminatlarının kamu tarafından ödenmesi şartını da getirdik. Geçen sene 2014 eylül ayında, yani taşeron işçileriyle asıl işçiler arasındaki eşitsizlikleri giderdik.
“Ama 2014 Eylül ayında, sayın cumhurbaşkanımızın başbakanlığında başlayan yasal süreç tamamlandı ve alt işverenlerin düzenlenmesiyle ilgili yasal çerçeve oluşturduk. Artık asıl iş yapan hiç kimse taşeron işçi olarak çalıştırılmayacak.
“Net bir ayrım getiriyoruz. Asıl iş yapanlar, yardımcı iş yapanlar. Bunları tanımlayacağız. O günden bugüne bütün kurumlarımızla tek tek tasnif ediyoruz, belirliyoruz. Asıl iş yapılan alanlarda kesinlikle taşeron işçi uygulamasına son vereceğiz.”/İMC