Başbakan Ahmet Davutoğlu, 11 yıl aradan sonra yeniden yapılan Avrupa Birliği-Türkiye zirvesine giderken yolda gazetecilerin sorularını cevapladı. MİT TIR'larına ilişkin soruşturmada o dönemde hedefin kendisi, Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan olduğunu söyleyen Davutoğlu, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasıyla ilgili olarak ise “Zorunlu haller dışında tutuksuz yargılama gibi bir yol belirlenmesinin doğru olacağı kanaatindeyim. Ama biz böyle bir yönlendirme içine girmeyiz” ifadelerini kullandı.
Hürriyet yazarı İsmet Berkan'ın bugünkü yazısında aktardığına göre Başbakan Davutoğlu'nun uçaktaki gazetecilerle sohbeti sırasında değindiği konular özetle şöyle:
TAHİR ELÇİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ
“Teröristler, açıklamanın 100 metre yakınına silahlı bir şekilde geliyorlar ve polise ateş açıyorlar. Olayı tetikleyen terörist. Polis bir mukabelede bulunmak zorunda kalıyor. 100 metre ötede de Tahir Elçi açıklamayı bitirmiş, orada hayatını kaybediyor. Bir çapraz ateş içinde kalmak mı, bilinçli olarak o sırada kargaşadan istifade etmek isteyen bir provokatörün atışı mı, tespit edilecek. Burada asli fail terör örgütüdür. Eğer polise yönelik o saldırı, kargaşa olmamış olsa ne ateş etme ihtimali olur ne de birinin öldürülmesi olayı yaşanmış olurdu.”
RUSYA'YLA KRİZ: TÜRKİYE İDARESİ ZOR BİR ÜLKE
“Türkiye idare bakımından zor bir ülke. Her an bir olayla karşılaşabiliyorsunuz. Hükümet listesini konuşacağımız sabah uyandığımda Genelkurmay Başkanı aradı. Bu, her şeyi ikinci sıraya iten bir gündem var demektir. Hükümet kuracağım ki krizi yöneteceğim. Hükümet olmanın ağır sorumluluğunu hepimize gösteriyor. Arkasından AB zirvesine gidiyoruz, hem Tahir Elçi'nin ölümü hem gazeteci tutuklamaları bir anda gündeme geliyor. Bu da Türkiye'de başbakan olmanın kaderi.
Biz ve Rusya soğukkanlı şekilde olaya yaklaşmamız halinde kontrol edilebilecek bir krizdir. Rusya'nın pilotunu kaybetmesi nedeniyle hissettiklerini anlıyoruz ama onların da bizim sınırlarımızı koruma hassasiyetimizi anlaması lazım.”
CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL'E TUTUKLAMA
“Devlet sırrı diye bir gerçeklik var. Bu kadar kriz yaşanırken, devlet birçok tedbiri almak zorunda. Aldığınız bu tedbirler saptırılarak ve kurallar da aşılarak yalan yanlış yorumlarla devleti zora sokacak şekilde devlet sırları yayınlanırsa bu suçtur. Dünyanın her yerinde suçtur. Dönüp yargının her adımında hükümeti suçlamak da doğru değil. Ama esas olan tutuksuz yargılanmadır. Zorunlu haller dışında tutuksuz yargılama gibi bir yol belirlenmesinin doğru olacağı kanaatindeyim. Ama biz böyle bir yönlendirme içine girmeyiz.
Olayın birinci hedeflerinden biri de bendim. MİT TIR'ları operasyonları yapıldığında cuma günü Harran'daydım. Büyükelçiler toplantısı yapılırken yaşandı. Üç kişi hedefe konuldu. O zamanki Başbakanımız (Tayyip Erdoğan). Dışişleri Bakanı olarak ben ve MİT Müsteşarımız (Hakan Fidan). Üçümüzün doğrudan hedefe konulması olayıdır. Daha sonra odamızın dinlenmesi de aynı sürecin devamıdır. Üçümüzü de uluslararası ceza mahkemesine çıkarmak için yürütülen haince bir faaliyet. Benim odamı da dinleyen aynı çete. O yayınlar da bu kumpası destekleyen yayınlar.”