HDP'nin önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, herkesin barış için yan yana gelmesinin artık ahlaki bir görev ve sorumluluk olduğunu söyledi. “En büyük çözüm süreci de halkın demokrasi için yan yana gelmesi, el ele vermesidir” diyen Demirtaş, siyasetçilerin de artık bu çağrıyı yapmaktan çekinmemesi gerektiğini ifade etti.
Kasım ayından sonra ilk kez sosyal medya hesabından düşüncelerini aktaran Demirtaş, kendi yazdığı öyküyü okuma tiyatrosunda seslendiren isimlerden Jülide Kural ve oyunu izleyen Kadir İnanır'ın da barış için onurlu bir davranış sergilediğini vurguladı.
Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:
“Herkese merhabalar. Buradan sizlere seslenmeyeli uzun zaman oldu. İktidarın kanalizasyon medyası, barış ve demokrasi umutlarına her zamanki fütursuzluğuyla saldırınca ben de birkaç şey söyleme zorunluluğu duydum.
Önce şu soruyu sorarak başlayalım: Barış denilince AKP Hükümeti neden kırmızı görmüş boğaya dönüyor? Barış isteyen herkesi neden anında terörist ilan ediyor? Aklı başında herkes bunun cevabını biliyor, değil mi?
Çünkü arkasına saklanacakları tabutlara ihtiyaçları var. Yoksulluğun, işsizliğin, yolsuzluğun sorgulanmaması için gencecik evlatlarımızın cenazelerine ihtiyaçları var.
Barış olursa istismar edebilecekleri konu kalmayacak. Milliyetçilik ve beka söylemiyle toplumu artık kutuplaştırıp karşı karşıya getiremeyecek, buradan oy sağlayamayacaklar. Barış diyene bunca öfkenin, bunca nefretin nedeni budur.
Herkesin elini vicdanına koyarak barış için yan yana gelmesi artık ahlaki bir görevdir, sorumluluktur. En büyük çözüm süreci de halkın demokrasi için yan yana gelmesi, el ele vermesidir.
Ballı kaymaklı iktidarlarını kaybetmemek için gözlerini karartıp nefretle ve kinle gece gündüz ekranlardan saldıranlara verilebilecek en anlamlı cevap, çoğalarak yan yana gelmektir. Halkın çoğunluğu bunu isterken, siyasetçiler de bunun gereğini yapmaktan çekinmemelidir artık.
Ahmet Kaya ve sevgili eşi Gülten'i, çatal bıçak fırlatarak linç etmeye çalışan güruhu hatırlamayanımız yoktur, değil mi? Bazı utançlar, sahiplerine bir ömür boyu yapışıp kalıyor ne de olsa.
Ahmet Kaya'ya o gün “bölücü, terörist, vatan haini”, yanlarında duran Mehmet Aslantuğ'a da “terör destekçisi” yaftası yapıştırılıyordu. Ve gün oldu devran döndü, “onur” sahibine, “alçaklık” sahibine kaldı.
FIRLATTIĞINIZ ÇATALLAR, BIÇAKLAR ARTIK BİZİ YARALAMIYOR
Bugünün Jülide'si, Kadir'i ve oradaki tüm kadınlar onurun temsilcisi, televizyonlardaki bazı program sunucuları başta olmak üzere linç güruhu ise alçaklığın sembolü olarak tarihteki yerlerini aldılar bile.
Fırlattığınız çatallar, bıçaklar artık bizi yaralamıyor. Birlikte olmak için, yan yana durmak için daha fazla cesaretlendiriyor, güç veriyor, moral veriyor. Devam edin, devran dönüyor.
Tüm dostlara kucak dolusu selam ve sevgilerimle…”(Gazete Duvar)