Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Avrupa'daki temasları kapsamında dün Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn ile bir araya geldi.
Fırat Haber Ajansı'na (ANF) konuşan Demirtaş AB yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler sırasında seçimlere ilişkin kaygılarını ifade ederken, barış süreci için üçüncü tarafa ihtiyaç olduğunu söyledi.
Demirtaş'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
AB yetkilileriyle görüşme
“Partimiz hem Türkiye için hem de uluslararası alanda çok etkili bir konuma gelmiş durumda. Dolayısıyla HDP'nin hem Türkiye içerisindeki sorunları çözümü hem de bölgesel düzeyde yaşanan krizlerin ve sorunları çözümü konusunda ciddi çözüm önerileri ve politikaları var.
“Bunu görüştüğüm Avrupa yetkilileri ve Avrupa Birliği yetkilileri ile açık yüreklilikle paylaşıyoruz. Türkiye'de acil sorunlardan biri yeniden çatışmasızlık ortamına dönülmesi, müzakereye dönülmesi ve güvenli bir müzakere, şeffaf, üçüncü tarafın da gözlemi veya garantörlüğü ile müzakere sürecine geçilmesini çok önemsediğimizi belirtiyoruz.
“Aynı zamanda Türkiye güven içerisinde adil bir seçim gerçekleştirmelidir. Bu konuda Avrupa Birliği'nin ve AGİT'in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) özellikle sorumlulukları var. Her ne kadar Türkiye'de hükümet AGİT'in gözlemciliğini bu defa kabul etmeyeceğini belirse de seçim güvenliği konusunda bizim kaygılarımız var ve Avrupa Birliği, AGİT ve Avrupa Konseyi kurumlarının Türkiye'deki süreci mutlaka yakında izlemelerini arzu ediyoruz.”
Avrupa'nın HDP'ye bakışı
“Bütün muhataplarımızın son derece açık olduğunu gördük. Bizim yaklaşımlarımıza, çözüm politikalarımıza ilginin büyük olduğunu gözlemliyoruz. Eskisi gibi dar ve tek taraflı yaklaşım yerine, HDP'nin duruşuna önem veren, anlamaya çalışan ve gerçekten Ortadoğu gibi bir yangın coğrafyasında, IŞİD barbarlığı ve tehdidinin bu kadar yüksek olduğu bir coğrafyada bu kadar güçlü-çoğulcu demokrasi hareketinin büyüyor olması tüm dünya tarafından, özellikle Avrupa tarafından yakından izleniyor. Görüşmelerimizde bunu açık hissediyoruz.”
Barış süreci
“Barış süreci, barış arayışı bitmez. AKP'nin tekeline terk edilecek bir süreç değil. AKP'nin ben istediğim zaman başlatırım, istediğim zaman bitiririm dediği bir süreç değil. Barış süreci topluma mal olmuş bir süreçtir ve halk istediği sürece de barış süreci bitmez.
“Tıkanabilir, gerileyebilir, kopabilir ama ‘barış arayışı bitmiştir, bundan sonra tümüyle sahayı savaşa, silahlara terk ettik' gibi bir anlayışı biz kabul etmiyoruz. Doğru da görmüyoruz. Halk barış istiyor, çünkü çözüm istiyor.”
Barışın koşullar
“Bunun da şartları var. Barışı sadece istemekle de kazanamazsınız. Bir defa karşılıklı, güçlü, güvenilir bir ateşkes sürecine ihtiyaç var. Silahların karşılıklı susması lazım. Güven oluşturabilecek bir sürece ihtiyaç var. İçeriden veya dışarıdan belki üçüncü bir gücün, gözlem gücünün devreye girmesi gerekiyor. Ateşkes de dahil süreci ihlal eden tarafa uyarı yapabilecek, yaptığı objektif gözlemle tarafları uyarabilecek etkili bir güce ihtiyaç var.
“Aynı zamanda şeffaf bir müzakere sürecine dönüşe ihtiyaç var. Müzakere yürüten tarafların aleni bir şekilde düşüncelerini kamuoyu ile paylaşabileceği, tarafların ne istediğinin toplum tarafından duyulabileceği bir sürece ihtiyaç var.
“Bu da Sayın Öcalan'ın koşulları ile ilgilidir. Kendisi tecrit altındayken, İmralı gibi bir tecrit sistemi içerisindeyken şeffaf bir müzakere yürütebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla koşullarının mutlaka değişmesi gerekir. İmralı sisteminin bir defa bitmesi gerekir. Yeni güvenilir, tarafların birbirine güvenebileceği bir müzakerenin başlayacağı koşullar, İmralı koşulları olamayacaktır. Artık bunun herkes tarafından iyi anlaşılması, bilinmesi gerekir. “
Ateşkes
“Bu da ancak seçim döneminde sağlıklı, ayakları yere basan karşılıklı bir ateşkes süreci, seçim sonrasında da mutlaka şeffaf bir demokratik müzakere sürecine dönüşle başarılabilir. Başka türlü kalıcı barışa ulaşmak çok mümkün değil.
“Yani Tayyip Erdoğan süreç ‘buzdolabına konuldu' dedi diye, barış sürecinden vaz geçecek halimiz yok. (Erdoğan) Kendini barışın teminatı gibi görmemelidir. ‘Ben istersem barış olur, ben istemezsem barış olmaz' gibi barış talebini rehin alan, topluma bunu dayatan, bana oy vermezseniz barış da olmaz gibi barışı rehine pozisyonunda tutan bir siyaseti reddetmemiz lazım. Barış bizim elimizdedir. Erdoğan ve AKP'nin elinde değildir. Bunu içselleştirmemiz lazım.”
“(Avrupa Birliği'nin) Yakın zamanda açıklamalarını takip etmek lazım. Tabi ki istikrar ve bir an önce çatışmasızlık konusunda bugüne kadar yaptıkları çağrılar var. Belki bundan sonra Avrupa Birliği'nden daha güçlü çağrılar gelebilir. Gerekirse bu müzakere sürecinin sağlıklı yürümesi için, Avrupa Birliği kurumlarının da sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Muhataplarımız bu konulara kapalı değil.”
1 Kasım seçimleri
“Avrupa'daki seçmenlerimiz bir önceki seçimlerde gerçekten çok etkileyici bir sonuç ortaya çıkardı. Hedefler tam tutturulmasa bile, Avrupalı seçmenler çok heyecanla, şevkle, inançla çalıştı. Ve bugünkü Avrupa Birliği Bakanı aslında Avrupa'dan verilen oylarla milletvekili seçildi. Avrupalı seçmenlerimiz kendi bakanını kendileri zafere taşıdılar. Bunu görmeleri gerekir.
“Avrupa'da verilen her oyun ne kadar kıymetli olduğunu buradaki halklarımızın, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, kim olursa olsun görmesi lazım. HDP'nin yanında büyük bir başarıya da imza atmak istiyorsak, seçim kampanyasında aktif çalışmak, seçim günü mutlaka sandık başına gitmek ve sandığa sahip çıkmak gerekiyor. Avrupa'daki bütün arkadaşlarımızı partim adına bir kez daha göreve davet ediyorum.”
1 Eylül Dünya Barış Günü
“Barış bizim en acil ihtiyacımız. Bu artık çalışmadan, zaferlere ulaşmadan elde edilmesi zor bir hedeftir. Barış sadece çağrılarla, basın açıklamaları ile gelmiyor. Örgütlenmek, barış için mücadele etmek, seçim kazanmak, direnmektir. Barış adına, saldırının olduğu her yerde direnmek gerekiyor.
“Ayrıca barış süreci ve seçim sürecinin birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğu görülürse, herkes HDP'ye barış adına oy vermeye ikna etmeli, davet etmelidir. HDP artık barışın, AKP artık savaşın temsilcisidir bu netleşmiştir.”