HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kimi basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelerek günde ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Demirtaş, Ramazan vesilesiyle tüm islam aleminin ramazan ayının hayırlı geçmesi temennisinde bulundu. Demirtaş, önemli bir seçim sürecini geride bıraktıklarını seçimlerden 13 yıllık tablodan çok farklı bir tablo ortaya çıktığını belirterek, "Farklı bir formülasyon ortaya çıktı. Oda koalisyon seçeneğidir. Koalisyonlardan korkmamak lazım, toplumun kendisi bir koalisyondur. Her görüşten insanlar bir arada yaşıyorlar. Toplum bir arada yaşıyorsa siyaset neden farklı görüşlerine rağmen bir arada Türkiye'yi yönetemesin?" diye konuştu. Demirtaş, ayrıca siyasetin bir arada durma becerisi göstermesinin toplumda rahatlamaya yol açacağını belirterek, "Bu deneyim aynı zamanda devlet egemenliğinin paylaşılası demektir bu da toplumda rahatlamaya yol açar. Koalisyonları felaket olarak görmek yerine bundan sonuç çıkarmamız gerekiyor" dedi.
Koalisyon görüşmelerine de ilişkin de cumhurbaşkanının görevlendireceği milletvekillinin görüşmelere başlayacağını belirten Demirtaş, öncelikle birinci ve ikinci çıkan partilerin bir koalisyon kurması gerektiğini belirterek, "Kapımızı çalan, bize gelen gelen her parti ile görüşeceğiz. Meclis başkanı seçildikten ve başkanlık divanı oluştuktan sonra bu görüşmeler başlayacak" şeklinde konuştu. Demirtaş, görüşmeler başladıktan sonra görüşlerini açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşacaklarını da dile getirdi.
'Davutoğlu nasihat vermekten vazgeçip dinlemesini öğrensin'
Başbakan Davutoğlu'nun "HDP imalı imalı bizi tehdit ediyor" ve KCK yetkililerinin seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerine ilişkin soruları yanıtlayan Demirtaş, Davutoğlu'nun artık seçim öncesi dili ve üslubu bir kenara bırakması gerektiğini belirterek, "Seçim öncesi kullanılan rijit, öfkeli, ötekileştirici dil AKP'ye kaybettirmiştir. Aynı tarzı sürdürmek seçim sonuçlarından yeterince ders çıkarmamış olmak demektir. Naçizane önerim. Seçimler gelip geçicidir, bir seçimden yola çıkarak 'biz varsak ülke vardır yoksa ülke batsın' yaklaşımı ile hareket etmek hiç kimseye yarar sağlamaz. HDP'yi suçlamak, HDP'yi zan altında bırakmak, HDP'ye talimat vermek, nasihat ve ödev vermek tutumundan vazgeçmelidir. Doğru bir hükümet programı, doğru ilkeler, doğru bir anlayış ile kapımız çalınırsa, olumlu bulduğumuz bütün çözüm arayışlarına destek oluruz. Bu illa birlikte hükümet kurmamız anlamına gelmiyor. Hükümet veya koalisyon kurmadan da oluşacak doğru ilkeleri desteklemeye hazırız. Çözüm süreci yeni anayasa başta olmak üzere Türkiye'nin önünü açacak her türlü doğru işin yanında oluruz, destekleyicisi oluruz. Ama bunun için öncelikle dilin ve üslubun değişmesi lazım. Ama bunun için dilin değişmesi lazım. Hakaret dilinin terk edilmesi gerekir. Bütün siyasi parti liderlerin ricamdır bu kavga dilini bir kenara bıraksınlar küfürle hakaretle, siyaset hiçbir şeye çözüm bulamaz. Seçim döneminde bu ortaya çıktı, seçimden sonra bunu sürdürmenin hiçbir anlamı olmaz."
'Karar alırken, her türlü görüş ve öneriyi dikkate alırız'
Demirtaş, KCK'nin koalisyonlara ve HDP'ye ilişkin görüş beyan etmesine ilişkin de, verdiği cevapta, herkesin kendileriyle ilgili görüş beyan ettiğini belirterek, "Köşe yazarları da belirtiyorlar, havuz medyasının en ucuz söyleme sahip yazarları bile görüş belirtiyorsa, KCK yetkilileri de belirtebilir. Bu onların en doğal hakkıdır. Sonuçta, Türkiye'de çözüm sürecinin ve barış sürecinin bir aktörüdürler. Türkiye'deki koalisyonların nasıl şekilleneceğine dair görüşmelerini belirtmelerinde hiçbir sakınca yok. Fakat bunların tamamı görüş ve düşüncelerdir. Partimiz kararlarını alırken yetkili kurullarında alır. HDP'nin PM'si, MYK'sı, meclis grubu vardır. İl ve ilçe yönetimleri, kadın ve gençlik meclisleri vardır bunlar toplanır kararlarını alırlar. Karar alırken tabii ki toplumdaki bütün tartışmaları dikkatle izler, partimiz bu konuda hiçbir görüş düşünce ve eleştiriye kapalı değildir. Ama bunların kandilden talimat gibi verilmesi büyük bir haksızlıktır. Biz kimseden talimat almıyoruz, halkımızın bize verdiği talimatlar ne ise seçimden çıkan sonuçlar ne ise onların gereklerini yerine getiriyoruz. Çözüm sürecinin temel aktörlerinden olan KCK yetkililerinin Türkiye'de çözüm sürecini güçlendirecek her türlü açıklamasını biz kıymetli görüyoruz" dedi. Demirtaş, KCK yetkililerinin yaptığı açıklamaların her birinin kıymetli açıklamalar olduğunu belirterek, "Biz bunların çözüm demokrasi ve barış arayışlarına katkı sunma amacıyla yapılmış açıklamalar olarak görüyoruz. HDP'ye verilmiş talimatlar olarak görülmemesi gerekir" dedi.
'AKP bizi desteklerse buna karşı çıkmayız'
"HDP ilkleri çerçevesinde bir AKP-HDP koalisyonu olabilir mi? HDP Başkanlığı gündemden çıkardı, kimse bunu konuşmuyor. İlkeleriniz çerçevesinde AKP ile bir koalisyon kurabilir misiniz?" sorusunu da yanıtlayan Demirtaş, "Eğer ilk hükümet kurma görevi AKP'den bir vekile verilirse, AKP hükümet kuramazsa diğer partiler bunu başaramazsa görev bize verilirse tabiî ki AKP'ye gideriz. Bizim ilklerimizi kabul edip dışarından veya içereden HDP'yi hükümet kurma, istikrarsızlığı ortadan kaldırma görevi bize tevdi edilirse buna açık oluru" diye konuştu. Demirtaş, AKP'nin ortaya koyduğu yaklaşımın tartışmasız bir şekilde desteklenmesine dönük bir dayatmayı kabul etmeyeceklerinin altını çizerek, "Biz AKP ile içeriden veya dışarından bir koalisyona destek vermeyeceğiz dedik. Ama görev bize verilmişse, ilkelerimizi koyduğumuzda AKP, CHP, MHP bizi desteklemeye hazırlarsa biz bunu değerlendirmeye elbette hazırız. Bu görevden kaçmayız" dedi.
'Seçim beyannamemiz hükümet programımızdır'
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun koalisyona yönelik açıkladığı ve içinde çözüm sürecinin yer almadığı 14 maddelik ilkelerini de bir soru üzerine değerlendiren Demirtaş, "Her parti kendi ilklerini ortaya koymakta serbesttir. Bizim de partimizin nasıl bir hükümet şekilleneceği yönündeki yaklaşımımız belidir. Bunu seçim beyanammemizde ortaya koyduk. Bu aynı zamanda bir hükümet programımızın deklarasyonuydu. Biz iktidara gelirsek ne yapacağımızın beyannamesiydi. Orada savunduğumuz ilkeler hükümet arayışları içerisinde arkasında duracağımız temel ilkelerdir" diye konuştu.
'Çözüm ve barışı içermeyen hiçbir proje başarılı olamaz'
CHP'nin ilkelerinde çözüm sürecinin olmamasını da Demirtaş, "Türkiye'de neyi savunursanız savunun, içinde barış çözüm süreci yokta geri kalanın tamamı suya yazı yazmaktır. Bu ülkede barışı sağlamadan Kürt sorununu çözmeden kalıcı bir barış ortamına kavuşmadan diğer sorunları çözmek imkansızdır. Kürt sorunu yokmuş davranan hiçbir parti diğer başlıkları hayata geçireme iddiasında bulanamaz" dedi.
'CHP-AKP ilkelerimizi içeren bir programda anlaşırsa dışarıdan destek veririz'
Demirtaş, HDP olarak bu konuda samimi olduklarının altını çizerek, yeni anayasa, özgürlükler haklar ve eş zamanlı olarak silahsızlanma tartışması dahil olmak üzere müzakerelerin başlaması için aynen durdukları yerde olduklarını belirtti. Demirtaş, "Sorumluluk almaya hazırız. Hızlı bir şekilde İmralı'ya heyetin gitmesi önemlidir. Gözlemci heyette oluşturabilir. Çözüm sürecinin akibetini orada tartışabilirler. Kurulacak koalisyon hükümetleri de çözüm sürecini es geçerek görmezden gelerek ilerlemenin mümkün olmayacağını artık görmeleri gerekir. AKP ve CHP Bizim ilkelerimizi içerek şekilde koalisyona girerlerse biz kurulacak hükümetin işlerini kolaylaştırırız, destek veririz. Çalışabilmesi dayanışma içinde oluruz. Yeni anayasanın yapılması için destek vermekten asla çekinmeyiz. Bizim için önemli olan Türkiye'de sorunların çözümüdür. CHP ve AKP bizimde ilkelerimizi içeren bu temel ilkelerde buluşmayı tartışırlarsa bu Türkiye açısından rahatlatıcı olur. Sorunların çözümü konusunda birlikte hareket etmeyi başarırız. Bu bölgedeki dış politikalardaki giderilmesi konusunda bize bir imkan sağlayacaktır" şeklinde konuştu.Demirtaş, HDP'nin sorunların çözümü için her türlü kolaylaştırıcı rolü oynayacağını da yeniledi.
Demirtaş, bu kapsamda Eşbaşkanlar olarak koalisyon görüşmelerinde tam yetkili olduklarını ve bu görüşmelerini yürüteceklerini söyledi.
Demirtaş, İmralı'ya gidiş için yapılan başvuru konusunda herhangi bir gelişme olmadığını da belirterek, "Geçici hükümetin çözüm sürecini donduran tutumdan vazgeçmesi herkesin yararına olacaktır. Sayın Beşir Atalay'da bu konuda hata yaptıklarını açıkca ifade etti. O doğru bir bakış açısıdır. Seçime kurban edilmemeliydi, dondurulmamalıydı, seçmenin AKP'yi bu konuda cezalandırdığını söyledi. Bu doğru ve erdemli bir tutumdur. Hükümet bu yanlıştan hızlı bir şekilde dönecekse herkesin hayrına olur. Barış ve çözüm arayışında olduğu için kimse hükümeti suçlayamaz" dedi.
'İmralı tecridi hukuksuz ve ahlaksızdır'
Demirtaş, İmralı'da hukuksuz ve kanun dışı 3 aylık bir tecrit olduğunun altını çizerek, "2,5 yıllık görüşmenin ruhuna da siyasi ahlaka da aykırı bir tecrit var. Bunu neyle açıklayacaklar. 2,5 yıldır görüşmeler oldu, çok önemli bir aşamaya da gelindi. Atalay kendisi ifade ediyor, tamda silahların bırakılacağı aşamaya gelinmişti. Neden AKP bundan vazgeçti. Şimdi heyetimizin başvurusu var. Sayın Öcalan emin katkı sunmak için bir beklenti içerisinde. Hızla bu beklentinin karşılanması ve heyetlerin İmralı'ya gitmesi gerekir. Suriye ve Irak'ta bu kadar sorun yaşanırken Türkiye'nin kendi Kürt halkıyla bir an önce çözüme kavuşması herkesin yararına olur. Bu kadar kritik bir dönemde yapılması gereken şey İmralı tecridi değildir. Yapması gereken daha cesur davranmaları gerekir. Hep birlikte kazanırız" dedi. Demirtaş, devlet heyetinin gidip görüşme yaptığına dair ellerinde bir bilgi olmadığını söyledi.
'IŞİD barbarlık ordusuna sevinç, Kürtlerden rahatsızlık duyuyorlar'
Demirtaş, bir başka soru üzerine Başbakan Davutoğlu'nun çok konuştuğunu ancak dinlemekten hiç haz etmediğini belirterek, "13 yıldır, kendisi bunun 10 yılını dışişleri bakanlığında geçirdi. Bu 10 yıl boyunca sadece konuştu hiç kimseyi dinlemedi. Dinlemeyi sevmiyor haz etmiyor. Kendi dışındaki insanların da bazı şeyleri bildiğine hiç ihtimal vermiyor. Biraz dinlemeyi bilse kendisi ile çalışmak çok kolay olur. Kendisinden ricam çok konuştu şimdi dinlemesi gerekiyor" dedi.
Türkiye'nin Rojava politikasını da "Türkiye IŞİD'e açıkca destek vermiştir ve bunu hiç kimse inkar edemez" sözleriyle eleştiren Demirtaş, bunun sorumlusunun AKP'de olduğunu söyedi. IŞİD'e silah lojistik destek verildiğini belirterek, "Sınırların IŞİD kontrolünde olması hiçbir zaman rahatsızlık duymamıştır. Sadece PYD'li Kürtlerin kendi topraklarını savunmasından rahatsızlık duymuştur. Bu büyük bir yanlıştır. IŞİD bir İslam devleti ordusu değildir. Bir Tecavüz ordusudur, barbarlık ordusu, katiller sürüsüdür. İslamla da insani değerlerle de alakası yoktur" dedi. Demirtaş, Türkiye'nin IŞİD'in ilerlemesinden mutluluk duymasını esefle karşılaşdığını belirterek, "Böyle bir barbarlık ordusuna insanım diyen hiç kimse destek veremez. Kaldı ki Kürtler misafir değil kendi topraklarını savunuyor. Burada kardeş dediklerinin öz be öz kardeşidirler. Sınırlarının hemen ötesinde IŞİD, barbarlık tecavüz ordusu mu olmalı. Kürtlerin Arapların halkların olması mı Türkiye yararınadır" diye konuştu.
Demirtaş, tahkim edilmiş bir ateşkese ihtiyaç olduğunu belirterek, "Çözüm süreci eskisi gibi hantal tek taraflı AKP dayatmasıyla gitmez. Açık şeffaf. Parlamentonun dahil olduğu ve kamuoyunun göz önünde bir sürece dönüşmelidir. Tahkim edilmiş bir ateşkese ihtiyaç var. Toplum barış istiyor, HDP'ye verilen oyların tamamı barışa verilmiş destektir. Kürt sorunun demokratik adil temelde çözülmesini isteyenler oylarını HDP'de birleştirmiştir. Bize verilen bu desteği görmezden gelemeyiz. Çözüm sürecini sürdürmek, barışı gerçekleştirmek HDP'nin temel görevlerinden biridir. HDP bu yönlü kararları alırken kimseden talimat almaz. Talimat ilişkisine girmez. Hükümetin bizi hiçleştiren yaklaşımı çelişkidir, eskisi gibi işlerin yürümeyeceğini AKP görmelidir. İktidardan düştüler, bu büyük bir fırsattır, felaket değildir. Yenilenme için farklı toplumsal kesimlerini anlayabilmek için doğru değerlendirmelidir" diye konuştu.
Demirtaş, Hüda-Par'ın Diyarbakır'daki saldırılarına ilişkin bir soruyu ya da yanıtlarken, önemli değerlendirmelerde bulundu. Demirtaş şöyle konuştu:
"Toplumsal bütün sorunları diyalog yoluyla çözmeye çalışırken buradaki sorunu diyalogla çözülmemesini istememek yanlış olur. DTK bünyesinde yürüyen diyalog arayışları var, bunları doğru anlamak lazım. Çok yüksek oy almış olmamız diğer kesimleri görmezden geleceğimiz anlamına gelmez. Bir yerden yüzde 90 oy almışsak geri kalan yüzde 10'a kıymet vermek zorundayız. Bütün toplumun içinin rahat olması lazım. Siyasette güçlenmek sorumluluğu arttırır, yetkiyi arttırmaz, daha mütevazi, demokratik ve kucaklayıcı olmamız gerekir. Herkesin de bize böyle yaklaşması lazım. Bizi tehdit eden efendim sürekli bizi katil gibi gösteren bir dil diyalog kapılarını kapatır. Bir dernek başkanı katledildi, ilk kınayan biziz, ama bizi sorumlu gördüler. Bununla uzaktan yakından partimizin alakasının olmadığını herkes bilir. Emniyette bunu açıkladı. Ama halen yapılacak açıklamalarda katili olarak ismimiz zikrediliyor, katili demirtaş'tır deniliyor. Böyle bir anlayışla diyalog kurmak mümkün mü? Karşı cenahtan bizi itham eden bir dil ile diyalog kuramayız. Ben kurmam, ama diğer STK'lar bunu sürdürsünler, bunlara değer biçeriz. Bizimle diyalog kurmak isteyenler önce dillerini değiştirsinler. Biz kimsenin katili değiliz. Bu topraklarda gece gündüz demeden insanları ensesinden devlet desteği kurşunlayan bir şebekenin bizi katil olarak göstermesini kabul edemeyiz. Herkes kendisine çeki düzen versin, sonra bizim ne kadar diyaloga açık olduğumuzu görürler. Büyük bir tezgah var. Kendilerine yönelik saldırı nereden gelirse gelsin buna bakmadan, HDP'lileri öldürmeye ayarlamışlar. Provokasyonun büyüğü burada. Karanlık istihbarat örgütleri bunu çözmüş durumdalar. Hizbullaha parmağınızı dokundursanız HDP'lileri öldürecekler. Bu çözen karanlık güçler sürekli Hizbullah çevresine dönüp saldırılar gerçekleştirecekler. Nasıl olsa onlarda HDP'ye saldıracaklar. Bu kısır döngüyü kıramazsak hepimiz zarar görürürüz."
'Barış varsa ben yokum diyenler yok olacaklar'
Demirtaş, erken seçim ihtimallerine ilişkin de, önce bunun koalisyon arayışlarının başlaması gerektiğini söyledi. Henüz seçimin dumanın tüttüğünü belirterek bu aşamada seçim tartışmalarını yanlış olacağını söyledi. Demirtaş, "Her halükarda Türkiye'nin önünü açacak bir tablo çıkar. Biz HDP olarak Türkiye'yi seçeneksiz bırakmayacağız. Türkiye hükümetsiz kalmayacağız, biz sorumluluk almaya, fedakarlık yapmaya hazırız. Ama bir savaş hükümeti, baskı hükümeti hiç kimse bu parlamentodan çıkaramaz, işletemez toplum buna izin vermez. Yani çözüm süreci benim kırmızı çizgimdir, o olursa yokum diyenler yok alacaklar. Toplum tamamı barıştan yanadır. Çözüm istemiyorum diyen aslında kan istiyor, çatışma istiyor, toplum onları cezalandıracaktır. Buna inanıyorum" dedi. Demirtaş, "Savaş hükümeti, çözümsüzlük hükümeti Türkiye'de kurulamaz yürüyemez" dedi./T24