Demokratik İslam Kongresi (DİK), Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) yeni yaşam bildirgesinde yer alan “Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması” maddesinin ardından başlayan tartışmaya ilişkin açıklama yaptı.
DİK tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye'de bugünkü diyanet örgütlenmesi eşitlik ve özgürlük açısından kabul edilemez niteliktedir. Din hizmetlerine yönelik kurumsallaşmanın yeniden yapılandırılması önemli zorunluluktur. Yerelliği önemseyen, din görevlilerinin katılımı ile aşağıdan yukarıya seçim yolu ile yetkili koordinasyon organlarını belirleyebilen bir yönetim modeli daha fazla gecikilmeden tartışmaya açılmalıdır.
“Türkiye'de hala inanç gruplarının tüzel kimliği tanınmamakta, anayasal güvenceye kavuşturulmasının önü açılmamaktadır. Risale-i Nur basımını bile devlet tekeline alan bir iktidar algısı ile din eğitiminin özgürleşmesi, dini hizmet alanının sivilleşmesi söz konusu olamaz. Oysa devlete düşen görev inançları tanımlamak değil tanımaktır.
“Yüzyıllar boyunca inanç alanını örgütleyen sivil toplumsal organizasyonlar, tasavvuf ekolleri, dergahlar, cemaatler ‘diyanet işleri başkanlığı' ile var olmadıkları gibi ona bağımlı olmadan da hizmet vermeye devam etmektedirler.
“Aksine inanç alanının devlet tarafından yönetilmesi, İslam dahil tüm dini sistematiklerin yozlaşması ve yabancılaşmasına neden olmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş itibarı ile din hizmeti sunmanın ötesinde inanç alanını denetim altında tutma hevesi ile yapılandırılmıştır.
“Bürokrasi içinde sıradan bir memuriyet pozisyonu bu alanın özgürlüğü ve özgünlüğü açısından kabul edilemez bir durumdur. İslam'ın neredeyse tüm temel vazgeçilmezleri ve öncelikleri tehdit altında iken, ahlaki yozlaşmanın, hırsızlığın, rüşvetin, kayırmacılığın mubah görülmeye başlandığı bir ortamda, değerler yerine diyaneti savunmakta ısrar etmek, amaçtan uzaklaşıp aracı kutsallaştırmaktır.”