Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davanın 7'inci duruşması, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Duruşmaya Dink ailesinin avukatları ile sanık Erhan Tuncel'in avukatı katıldı.
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşma, mahkeme heyeti başkanı kendisine ulaşılamayan tutuksuz sanık Amet İskender'in adresinin Belçika'da olduğunu bildirmesini belirtmesi ile başladı.
Cinayete ilişkin kamu görevlileri hakkında açılan dava ile bu dosyanın birleştirilmesi yönünden uyuşmazlık çıktığını hatırlatan mahkeme başkanı, dosyaların Yargıtay'a gönderildiğini belirtti.
Mahkeme heyeti başkanı, TÜBİTAK'tan cinayet gününe ait güvenlik kamerası görüntüsündeki kişinin sanıklardan Osman Hayal olup olmadığının tespiti yönündeki talebe cevap geldiğini de ifade ederek, gelen cevapta TÜBİTAK, görüntü üzerinden kimlik tespiti yapmanın görevleri dışında olduğunu, görüntülerde iyileştirme yapıldığını da söyledi.
Dink ailesi avukatı: Davalar birleştirilsin
Daha sonra söz alan Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, TÜBİTAK'ın cevabı üzerine görüntünün kimlik tespiti yapabilecek bir kuruma gönderilmesini talep ederek, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Adli Tıp Kurumu'nun bu yönde çalışmalar yaptığını belirtti.
Kamu görevlileri yönünden dava açıldığını hatırlatan Bakırcıoğlu, savcılığın, örgüt yönünden dosyayı ayırarak soruşturmayı devam ettirdiğini söyledi ve bu soruşturmanın dava ile ilgisi olduğu için sonucunun beklenmesini talep etti.
Kamu görevlileri hakkında açılan davanın da ana dava ile bağlantılı olduğunu dile getiren Bakırcıoğlu, davaların birleştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Yargıtay'ın kararı beklenecek
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, güvenlik kamera görüntülerinin Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek, görüntülerdeki kişinin sanıklardan Osman Hayal olup olmadığının sorulmasına karar verdi.
Mahkeme, kamu görevlileri hakkındaki dava nedeniyle iki mahkeme arasında uyuşmazlık çıktığı için Yargıtay'ın bu yöndeki kararının beklenmesine hükmetti.
Mahkeme heyeti, sanık Ogün Samast'ın duruşmalara katılabilmek için İstanbul'daki bir cezaevine nakledilmesi talebini ise reddederek, Samast'ın görüntülü ve sesli olarak bağlanmasına karar verildi.
Bulunamayan sanık Ahmet İskender'in Yargıtay'ın bozma kararına karşı diyeceklerinin alınabilmesi için Belçika'ya yazı yazılmasına da karar verildi.
Dink'in ölümüne ilişkin örgüt yönünden soruşturmayı sürdüren savcılığa yazı yazılarak, dosyanın ne aşamada olduğunun sorulmasına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 4 Mart'a erteledi.
‘Devlet, 8 yıl sonra dediğimiz yere geldi'
Öte yandan dava öncesi Dink'in arkadaşları, adliye önünde basın açıklaması yaptı.
“Hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeniyiz” yazılı pankartı açan grup adına gazeteci Hayko Bağdat açıklama yaptı.
Bağdat şunları söyledi:
“Hrant Dink cinayetine şu ya da bu sebeple bulaşmış kamu görevlileri hakkında hazırlanan iddianame, ürpertici gerçeği yeniden gözler önüne sermiştir. O zamanki devlet yapısının neredeyse tamamı bu cinayetin işleneceğini biliyordu, kıllarını kıpırdartmadılar.
“Dolayısıyla devlet, 8 yıl sonra dediğimiz yere gelmiştir. Elbette hiçbir şey tamamlanmış deği. Daha yolun başındayız. Hatta şunu söyleyebiliriz ki, dava daha yeni başlıyor. Evet bu iddianame cinayetle ilgili tüm kamu görevlilerini kapsamıyor.
“Ve daha önemlisi Hrant Dink'i hedef haline getiren, onu bu ülkede yaşayamaz hale getiren yapı da henüz yargının alanına girmiş değil. Ancak şurası bir gerçek ki, mahkeme tarafından kabul edilen son iddianame devletin bu cinayetteki rolünün açığa çıkması için önemli bir aşamadır, bir imkandır. Bu imkan sonuna kadar kullanılmalı, sorumlular yargı önünde hesap vermelidir.”
“Tam da bugünlerde aynı Hrant Dink gibi barış için çırpınan bir güvercin, yani Tahir Elçi, o karanlıktan yararlanan güçlerce aramızdan alınmıştır. Hrant Dink cinayetinde tetiğin arkasında olanların yargı önüne çıkma aşamasına gelinmesi için 8 yıl bekledik. Tahir Elçi cinayetinde de aynı senaryonun yaşanmaması için buradan çağrıda bulunuyoruz.”/imc