Eğitim-Sen Hakkari Şube Başkanı Süleyman Aşkan, 2015-2016 Eğitim öğretim yılını Suruç Katliamında yaşamını yitiren Yüksekova İlçe temsilcilerimizden Süleyman Aksu yoldaşımıza adıyoruz dedi.
Eğitim sisteminin, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır birikerek artan sorunları sürmekte, her eğitim-öğretim yılı giderek ağırlaşan sorunlar ve çelişkiler eşliğinde açıldığını belirten Aşkan,
2015-2016 eğitim öğretim yılında, geçmiş yıllardan biriken sorunların daha da ağırlaşmasının yanı sıra, bölgede yaşanan çatışmalar ve fiili sıkıyönetim uygulamaları nedeniyle geçmiş yıllardan farklı bir durum söz konusudur dedi.
Aşkan," Yıllar sonra bir eğitim öğretim yılının daha artan çatışmaların ve silahların gölgesinde açılıyor olması ülkemiz, öğrenci, öğretmen ve veliler açısından en büyük ve bir an önce çözüm üretilmesi gereken bir sorun olarak dikkat çekmektedir.
Okullarda öğrencilerin, öğretmenlerin ve diğer eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanmadığı, ülkenin bir bölümünde fiilen sıkıyönetim koşullarının yaşandığı bir ortamda, eğitim-öğretim hizmetinin ne kadar yapılabileceği ya da sürdürülebileceği tartışmalıdır.
15 Eylül'de yapılan öğretmen atamalarının yüzde 67'si bölge illerine yapılmış, yıllar sonra ataması yapılmış çok sayıda öğretmen arkadaşımız endişeli bir şekilde göreve başlamayı beklerken, çatışmaların sürmesi nedeniyle herkes büyük bir tedirginlik içinde beklemektedir.
Çatışmaların artarak sürmesi nedeniyle milyonlarca kişiyi ilgilendiren eğitim-öğretim hizmetlerinin öğrenciler, öğretmenler ve diğer eğitim emekçileri açısından sağlıklı bir şekilde yapılıp, yapılamayacağının belli olmaması dikkat çekicidir.
Sendikamızın çatışmalı sürecin eğitim öğretim ve öğretmenler üzerindeki etkisini tespit etmek amacıyla Ağrı, Bingöl, Dersim, Diyarbakır, Hakkâri, Kars, Mardin, Urfa, Şırnak ve Van illerinde yaptığı araştırmanın sonuçları, yeni eğitim-öğretim yılının hangi koşullarda açıldığını açıkça göstermektedir.
Ülkenin bir bölümünün fiilen sıkıyönetim koşullarının yaşandığı, 100'ün üzerinde yerleşim yerinin “özel güvenlik bölgesi” ilan edildiği, sokağa çıkma yasaklarının alındığı, sokaklarda oynayan çocukların kurşunlandığı, 35 günlük bebeklerin katledildiği ve defnedilmek için buzdolabında bekletildiği bir ülkede eğitim-öğretimin sorunlarından bahsetmek anlamsızlaşmaktadır.
Eğitimin sorunları artıyor, okullar kaosa açılıyor
Eğitim sisteminin, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır birikerek artan sorunları her geçen yıl katlanarak artarken, AKP'nin ve Milli Eğitim Bakanlığı'nınyaşanan sorunlara çözüm üreten adımlar atmak yerine, sürekli yeni sorunlar yaratan politika ve uygulamaları nedeniyle oluşturduğu kaos ortamı, okullarda eğitim-öğretimin yapılamaz hale gelmesine neden olmuştur.
Kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitimin önündeki engeller ve yasaklar ısrarla sürdürülmekte, anadilinde eğitim talepleri ısrarla görmezden gelinmektedir.
Asimilasyon insanlık suçudur!
Her insanın kendi anadilinde eğitim görmesi en temel ve doğal insan hakkıdır. Asimilasyon insanlık suçudur. Ülkemizde yaşayan tüm halklara kendi anadillerinde ve devlet okullarında eğitim verilmesi anayasal güvence altına alınmalıdır.
Asimilasyoncu politikalara son verilmesi, anadilinde eğitim imkânın sağlanması var olan çatışmalı süreçten çıkışın önemli bir adımı olacaktır. Halkların anadillerinde eğitim talebi için yaptıkları her demokratik eylemin yanındayız.
Kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, okullarda cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamaların sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, ücretli-vekil öğretmenlik uygulamalarının artması, eğitim yöneticilerinin siyasi referanslarla belirlenmek istenmesi gibi sorunlar sürmektedir.
Okullarda ve diğer eğitim kurumlarında yıllardır üvey evlat muamelesi gören ve iş tanımı hala yapılmayan yardımcı hizmetlilerin, kadro bekleyen 4-c'li çalışanların, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan soruşturma ve görevden almalar, her geçen gün artan akademik, idari sorunlar ve özellikle Eğitim Sen üyelerine yönelik mobbing uygulamaları, baskı ve tehditler gibi pek çok sorun acil çözüm bekleyen diğer konu başlıkları olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak;
Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında okullarda yaşanan ve giderek derinleşen sorunlar, öğretmenlerin ve öğrencilerin çatışmalı süreçten kaynaklı olarak can güvenliğinin olmaması, kalabalık sınıflar, okullarda yeterli altyapının olmaması, okulların fiziki donanım eksiklikleri, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitimin önündeki engellervb gibi pek çok sorunyıllardır çözüm bekleyen ancak bugüne kadar hiçbir adım atılmayan belli başlı sorunlar olarak varlığını sürdürmektedir.
Eğitimde 4+4+4 dayatmasının uygulanmaya başlanmasından bu yana okullarda en çok gözlenen sorunlar; 72 ay öncesi çocukların hala okula uyum sağlayamamaları, okula giriş çıkış saatleri, velilerden para toplama uygulamalarının yaygınlığı,
temizlik sorunu, imam hatiplerle ortak binaları paylaşan okullarda öğrencilere yönelik çeşitli baskılar, normal ortaokulların tamamında imam hatip sınıfları açma girişimleri gibi sorunlardır. Eğitimin sorunları ve gündemi başka, AKP ve MEB ikilisinin başkadır.
Özellikle son 13 yıl içinde, eğitimin büyük ölçüde paralı hale getirilmesine paralel olarak eğitimde dini inançların istismarı ve dinsel sömürüye kaynaklık eden kimi uygulama ve söylemlerin yaygınlaşması, zorunlu din dersi dayatmasının ısrarla sürdürülmesi, okulların adeta belli bir inancın, belli bir mezhebin kuralları ve uygulamaları ile kuşatıldığını göstermektedir.
AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı eğitimdeki çürümenin ve mevcut karanlık tablonun sorumlusudur. MEB, yıllardır yaptığı değişikliklerle eğitim sistemini alt-üst etmiş, öğretmen, öğrenci ve velileri, eğitim emekçilerini mağdur etmek dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirememiştir. Öğrenciler yarış atı gibi sınavdan sınava koşturmakta, öğretmenler ağır iş yükü ve nöbet gibi angarya görevler yüklenerek çalışmaya zorlanmaktadır.
Eğitim sistemindeki çürümeyi hızlandıran 4+4+4 dayatması uygulamasından derhal vazgeçilmeli, ataması yapılmayan öğretmenlerin atanması yapılmalı, AKP döneminde haksız olarak yapılan tüm atama ve görevlendirmeler iptal edilmeli, eğitim sistemini alt üst eden tüm uygulamalar derhal durdurulmalıdır.
Eğitimin hiçbir aşamasında öğrenci ve öğretmenlere dayatmada bulunulmamalı, öğretmen, öğrenci ve velilerin eğitim sistemine yönelik kaygılarını giderici düzenlemeler yapılarak, tüm ülkenin üzerine çöken mevcut eğitim enkazı en kısa sürede kaldırılmalıdır.
Okulöncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine; sınıf mevcutlarından eğitimin kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve her bireyin kendi anadilinde yapılması ilkesine uygun adımlar atılmalı,
eğitimde yaşanan ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir. 2015/2016 eğitim öğretim yılının tüm eğitim emekçilerine ve öğrencilerimize başarılar diliyoruz" şeklinde konuştu.