HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Lice'de yaptığı konuşmada, “Sizden oy isterken bir söz verdik, demokratik mücadeleyle bu topraklara barışı özgürlüğü getireceğiz dedik. Ve bunun için yollardayız. Evet silahlar sussun diye yollardayız. Bu talep bu isteği halkımız adına sizler adına dile getirirken, bir şeyden eminiz, bugün silahların susması en fazla da halkımıza sizlere bizlere yarayacaktır.
Çığlığımızın haykırışımızın bu barış yürüyüşünde ortaya çıkan halkın taleplerinin duyulması gerekir, Kandil'de de duyulması gerekir, Ankara'da da duyulması gerekir. Biz büyük bir demokrasi gücüyüz.
Bütün saldırılara karşı kendimizi koruyacak gücümüz var. Fakat bu saldırılar karşısında eğer umutsuz olsaydık, eğer gerçekten tutunacak hiçbir dalımız kalmamış olsaydı belki bugünkü durum daha fazla derinleşebilirdi. Çaresiz olmadığımızı gösteriyoruz siyasetçiler olarak, göstermek zorundayız.
Halkımızın öncüleri olarak, tek bir insanımız tek bir gencimiz yaşamını yitirmesin diye biz yollardayız. Siz bize Ankara'da koltuklarda oturun diye oy vermediniz. Eğer biri canını ortaya koyacaksa biz koyacağız, gençlerimiz değil, halkımız değil” dedi.
Demirtaş şöyle devam etti özetle:
“Sizlerin ve bizlerin barış mesajlarına eğer devlet aklı saldırmaya devam ederse inanın kendi kaydıkları kuyuya düşecekler.”
‘Onlar Kürtlere saldırdıkça burada bir Türk varsa gidin ona sarılın'
“Sanmasınlar ki bu ırkçı dalga faşist saldırılar, partimizi yakanlar, sırf Kürt'tür diye insanlara saldıranlar, otobüsleri yakanlar, sanmasınlar ki onlar kazanacak. Bunların hepsi geçicidir. Onlar Kürtlere saldırdıkça, burada bir Türk varsa gidin ona sarılın, saldırmayın. Evinize davet edin birlikte yemek yiyin çay için. Kardeşlik baki olandır. Şu ırkçı faşist dalga elbet birgün kırılacak. Bu gibi günlerde insan gibi durmak önemli olandır. İnsan onuruna yakışan şekilde durmaktır.
Türkiye genelinde yüzde 13'ün üzerinde insan bu projeye destek verdiği için bu kadar saldırı altındayız. Bu saldırıları kırmanın yolu HDP'den vazgeçmek değil, HDP'ye daha sıkı sıkıya sarılmaktır.
Bunun değerini Ankara anlamamış olabilir ama Kürt hareketinin bütün bileşenlerinin de bunun değerini anlamasını bekliyoruz.”
HDP ve Kürt hareketi
“HDP, neyin ne olduğunun iyi farkındadır, halkımızın üzerindeki tehditlerin tehlikenin farkındadır, katliam politikalarının farkındadır, tarihi olarak nerden geldiğimizin nereye gideceğimizin farkındadır, biz halkımızın çıkarlarının nerede iyi olduğunu görüyoruz, yürütülen bu bütün çalışmaların çabaların bizi özgürlüğe doğru götüreceğinin farkındayız. Ama isteğimiz şudur ki; herkesin de HDP'nin farkında olması lazım. Biz ne kadar halkımızın direniş ruhunun arkasındaysak, bütün Kürt hareketinin de HDP'nin arkasında olması lazım.
Seçimler
“1 Kasım'da HDP seçime gidiyor, HDP bir kez daha halkının özgürlüğünü düşünerek, 1 Kasım'da zafere doğru yürüyor. Bizim bütün dostlarımızın da bunu görmesi lazım. Bütün Ortadoğu hatta uluslararası bütün camia 1 Kasım seçimlerine kilitlenmişken, herkes hesabını 1 Kasım üzerine kurmuşken bizler seçimden vazgeçemeyiz. Bize düşen HDP'yi bir kez daha yüzde 10'un değil yüzde 13'ün üzerine taşımak yüzde 20'lere taşımak olmalıdır.
Burada Lice'ye bir görev düşüyor demiyorum zaten yüzde 4 kalmış sadece. Burada asıl görev Lice'nin bu duruşuna layık bir sahiplenmeyi Türkiye'nin batısında görmektir. Asıl görev Türkiye'nin batısında görmektir. Lice üstüne düşeni yapıyor. Asıl Türkiye'nin batısındakiler bu eli tutmalı.
Edirne'den, İstanbul'dan, İzmir'den, Antalya'dan Lice'ye Cizre'ye sahip çıkan sesler duymak istiyoruz. Çünkü buradaki el birlikte yaşam, özgürce yaşam elidir. Bu elin tutulması gerekir.”
‘Batıdan da barış sesi yükselmeli'
“Herkes bir oyundan tezgahtan söz ediyor. Eğer ortada bir tezgah varsa, gerçekten Türk'ü Kürt'ü ayırmak isteyen bir tezgah varsa ve Türkiye'nin batısı bu tezgaha düşmeyeceğiz diyorsa bunun yolu Kürtlerin işyerini yakmak değil, Kürtlerin elinden omuzundan tutmaktır. Kürt zaten barış elini uzatmış sen onun iş yerini yakarsan bir arada yaşam, kardeşlik nasıl olacak?
Eğer ateşkes isteniyorsa, Lice barış diye haykırdıkça batıdan da barış sesi yükselmelidir.
Sizler mazlum olanı asla bir kez daha mağdur etmediniz. Bundan sonra da halkımızın bu çizgisini bozmaması lazım. Bizler acılar arasına cenazeler arasına ayrım koymadık, askerin polisin canı can değil midir dedik, onun anası babası ana baba değil midir, onun yüreği yürek değil midir, Kürt gencinin Kürt gerillasının anası babası nasıl ağlıyorsa, Türk'ün de askerinin anasının acısı aynıdır. Gözyaşları arasında fark var mıdır? Bunu analardan daha iyi anlayabilecek kim vardır. O yüzden acılar arasına bugüne kadar ayrım koymadınız bundan sonra da öyle yapın. Hepsi bizim evlatlarımızdır demeye devam edin. Bu doğru bir çizgidir.
Hiç kimse bu savaşa evlatlarını kurban etmesin, etmek zorunda değil. Ölümleri durdurmak bu kadar yakın bu kadar mümkünken, savaşı durdurmak için halk bu kadar istekliyken Ankara'nın bu sese kulak tıkamaması gerekir. Bizler HDP olarak müzakere kanallarının açılması için sonuna kadar mücadele edeceğiz.”İMC