HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, Yüksekova'da uygulanan sokağa çıkma yasağını Meclis'e taşıdı.
Akdoğan, önergesinde "13 Mart 2016 tarihinde Hakkari Yüksekova ilçesinde uygulamaya konulan sokağa çıkma yasağından sonra, Hükümet emriyle ilçeye yapılan askeri yığınağın boyutlarını, yasak sonrası güvenlik güçlerin şehir merkezine yönelik müdahalesi, sivillere yönelik kullandıkları silahların çeşitlerini vegerçekleşen askeri faaliyetler dahilinde meydana gelen insan hakları ihlalleri, ve yaşanması muhtemel sivil kayıplarını önlemek için acilen neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci İç Tüzüğün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz" ifadelerini kullandı.
HDP'li Akdoğan, önergenin gerekçesinde ise şunları kaydetti:
"Kürt Siyasi Hareketin ve demokrasi güçlerinin, Türkiye'de katı merkeziyetçi yönetim sistemine alternatif olarak önerdiği yerelleşme ve öz yönetim sistemine karşı AKP iktidarının anti demokratik ve baskıcı yaklaşımı, toplumsal ve siyasal krizleri de beraberinde ortaya çıkarmaktadır. Devletin direnç gösterdiği demokratik siyasal önermelerini, AKP iktidarı tarafından demokratik talepler yoğun bir manipülasyon ile devletin bekasına tehdit gibi gösterilmekte, bu temelde sivil ve askeri bürokrasi harekete geçirilmektedir. Dolayısıyla, bu önermelerin yaşam bulmaması ve mevcut statükocu sistemi devam ettirmek amacıyla devletin bütün baskı ve zor aygıtlarını geçmişte olduğu gibi bu gün de devreye sokmaktadır.
Demokratik yönetim taleplere paralel gelişen devlet baskı ve saldırıları son bir yıldır Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde yeni bir yöntemle artarak devam etmektedir. Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'nde “terörle mücadele” adı altında AKP Hükümetin talimatı ve Hakkari Valiliği'nin kararı ile 13.03.2016 tarihinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ulusal mevzuata ve Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olan sokağa çıkma yasakların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “mevzuatları bir kenara bırakın” talimatı doğrultusunda uygulanmasıyla sivil yurttaşların yaşam, sağlık, eğitim, ulaşım ve seyahat hakkı olmak üzere birçok hakları yok sayılmıştır. “Askeri operasyonlar” adı altında hayata geçirilen faaliyetler, Yüksekova şehir merkezini, tarihinde hiç olmadığı kadar tahrip etmiş, şehrin ekolojisine ve sosyolojisine önemli mahiyette zarar verdiği gibi, şehir merkezin alt yapıları doğrudan hedef alınarak kullanılamaz hale getirilmiştir.
Yüksekova'nın bazı mahallerinde kurulan barikatların kaldırılması adına devletin başlattığı operasyon öncesi hazırlık, salt hendeklerin kapatılması ya da barikatların kaldırılması amaçlı olmadığı, ilçeye sevk edilen askeri personel ve askeri teknik ve araçların sayısıyla ortadadır. Yasak uygulamasından önce şehir merkezi örneği görülmemiş bir kuşatma altına alınmış, ilçe şehir merkezin çevre ilçe ve beldelerle bağlantıları tamamen koparılmış, ilçe merkezi etrafında ki hakim tepelerin tamamı tanklarla ve yüzlerce güvenlik güçlerince tutulmuş, ilçe merkezine yüzlerce tank, kobra adlı zırhlı araç, panzer, toma ve askeri araçlarla beraber binlerce Jandarma Özel Hareket, Polis Özel harekatı, Sad Komandoları, Bordo bereli getirilmiştir. Okulların içi boşaltılarak malzemelerin yerleştirilmesi, öğrenci pansiyonların askeri kışlaya çevrilmesi, devlet hastahanesinin boşaltılarak sivillere kapatılması da bu hazırlıkların bir aşamasıdır.
Yapılan askeri hazırlıklardan sonra, 13 Mart 2016 tarihinde uygulamaya konulan sokağa çıkma yasağıyla beraber sivil yerleşim yerlerine ve sivillere karşı kullanılması savaş sucu mahiyetinde olan konvansiyonel silahlar kullanıldığı iddia edilmektedir. Yasak nedeniyle sivillerin dışarı çıkamadığı evler, efeler taburundan, ilçe tümen taburunda ki obüs toplarıyla ve hakim tepelere konuşlandırılan tanklarla vurulmaktadır. Bugün itibariyle onlarca ev top atışları nedeniyle enkaz haline dönüşmüştür. Yasak sonrası ilçe merkezinde kalan yaklaşık binlerce sivil insan bu top atışların hedefinde olup yaşamları çok büyük bir tehdit altındadır. Bu saldırıların devamı halinde onlarca sivilin yaşamlarını yitireceği, Şırnak'ın Cizre ve Diyarbakır'ın Sur ilçelerinde ki pratikten de anlaşılmaktadır. Yaşanması muhtemel sivil kayıplarınTürkiye'deki toplum yapı dinamiklerini zedeleyeceğini toplumsal bir çatışmanınbaşlangıcı olacağı muhtemel iken, TBMM'nin sorumluluk alması varlık gerekçesinin gereğidir. Aksi yönde TBMM iktidar partisinin genel merkezi işlevinden öte bir kurum olarak algılanmayacaktır. Dolayısıyla Meclis'in, yaşanması muhtemel bir iç çatışmaya sebebiyet verecek böylesi bir kuşatma ve yıkımın önüne geçmesi, devletin yaptığı askeri hazırlıların boyutlarını araştırmak, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı il ve ilçelerine yönelik bu tarz müdahalelerin ve saldırıların önüne geçilecek yasal düzenlemeyapmak için araştırma komisyonun kurulması acil ihtiyaç haline gelmiştir"