HASAN CEMAL- T24
Tayyip Erdoğan fena hâlde tedirgin.
Tedirgin, çünkü 7 Haziran'dan kaygılı.
Çıtası önce yüksekti.
Başlangıçta 400 milletvekiliydi.
Sonra çıtayı 330'a kadar indirdi.
Zira seçim araştırmaları Erdoğan'ın istediği gibi iyi gitmiyor.
AKP inişte...
Erdoğan'ın en büyük kâbusu HDP.
Eğer HDP barajı geçebilirse, Erdoğan'ın tek başına anayasayı değiştirme hayali -en az 330 milletvekili- uçup gidecek.
Ve seçim araştırmalarına göre, HDP'nin barajı geçme ihtimali çok yakın bir ihtimal...
Bir ihtimal daha var:
HDP barajı geçerken, buna MHP oylarında artış da eklenirse,AKP'nin elinden mutlak çoğunluk da (276 milletvekili) kaçabilir.
Bir başka deyişle:
AKP 7 Haziran sonrası tek başına hükümeti kuramaz hâle gelebilir.
İşte bu nedenle Erdoğan HDP'yi baraj altına çekmek istiyor.
Bunu sağlamak için de, anlaşılan, HDP'ye dönük olarak her türlü ‘oyun'u denemeye yöneliyor.
Erdoğan'ın HDP'yi çekmek istediği tuzak
Oyun değil tuzak demek belki daha doğru.
Geri tepebilecek kanlı bir tuzak bu...
Erdoğan'ın HDP'yi çekmek istediği tuzak pek öyle karmaşık da değil.
HDP'yi şiddetle kol kola göstermek...
HDP'yi barışa karşı göstermek...
HDP'yi çözüm sürecine karşı göstermek...
HDP'yi demokrasi karşıtı göstermek...
HDP'yi terörle özdeş göstermek...
Tuzağın çerçevesi böyle.
HDP'nin bu tuzağa düşürülmesi için önce ‘Kürt sokağı'nın hareketlendirilmesi, şehirlerde çatışma ortamı yaratılması gerekiyor.
‘Tuzak'ın bir başka ayağı da dağlar.
Dağlardan silah sesleri eğer iki buçuk yıllık bir aradan sonra duyulmaya başlarsa, bu da ‘tuzak'ın işlemeye başladığını gösterecek.
Provokasyon ve kışkırtıcı eylemler de tuzağın ayrılmaz parçaları olarak sahnedeki yerlerini elbette alacak.
Ağrı'da tuzak kuruldu, ama boşa çıktı
Bu açıdan Ağrı örnek bir olay.
Ya da provokasyon.
Tuzak kuruldu ama boşa çıktı.
O kadar ki, TSK'dan yapılan açıklamalar, Ağrı'da yaşananlarla ilgili olarak doğruyu Başbakan Davutoğlu'nun değil, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın söylediğini ortaya koyuyor. (Bu konuda Tarhan Erdem'in Radikal'deki güzel yazısı okunabilir).
Ağrı olayı patlar patlamaz, hem Erdoğan, hem Davutoğlu meydanlardan HDP'yi hiç gecikmeden, adeta eş zamanlı olarak suçlamaya başladılar.
HDP barışa karşıydı.
Terörle kol kolaydı.
Demokrasiyi hiçe sayıyordu.
Seçim sandığıyla ilgisi yoktu.
Düğmeye basılmıştı.
Yandaş medya havaya girmişti, ertesi günkü manşetler hiç şaşırtıcı değildi.
Çözüm sürecine kurşun!
HDP için oy isteyip askere saldırdılar.
Sandığa sabotaj.
Barış yerine baraj tehdidi.
Kurşunun hedefi çözüm.
Erdoğan: Barışa kurşun sıktılar.
Ateşle oynuyorlar.
25 teröristle barışa saldırı.
HDP ateşle oynuyor.
Ateşle oynayan kaybeder.
Erdoğan: Millete düşmanlar.
HDP tuzağa düşmeyecek,
Kandil de oyunun farkında
‘Havuz medyası'nın manşetleri oynanmakta olan oyunu tüm çıplaklığıyla ele veriyordu.
HDP'in içine çekilmek istenen tuzak açıktı.
HDP'yi şiddet ve terörle kolkola göstererek, 7 Haziran oylarını HDP'den kaçırtmak ve HDP'yi barajın altına itmek…
Ama şunu iyi bilin, HDP bu tuzağa düşmeyecek, bu konuda kararlı.
Yalnız HDP değil, Kandil de tuzak konusunda Ankara tarafından sahnelenmek istenen oyunun farkında.
Bunun barış ve çözüm açısından ne kadar tehlikeli olduğu konusunda da açık uyarılar yapıyor Kandil…
'Provokasyon, Kürt halkının
basiretiyle püskürtüldü'
Bir konuyu yine belirtmek istiyorum.
Türkiye 7 Haziran sürecine girdiğinden beri HDP ve Kandil'den edindiğim duyum ve izlenimler hep aynı noktada toplanıyordu.
Özetle deniyordu ki:
HDP'yi baraj altına çekmek için kurulmak istenen tuzaklara düşülmeyecek.
Nitekim Ağrı provokasyonu da tuzakların boşa çıkarılacağını gösterdi.
Yazımı, Oya Baydar'ın T24'teki şu satırlarıyla noktalıyorum:‘
Ağrı provokasyonu; çözüme gerçekten inanmış, barışa, huzura susamış Kürt halkının basiretiyle tam başarıya ulaşamadan püskürtüldü.
Yine de önümüzdeki günlerde benzerlerinin denenmemesi için hiçbir neden yok.
Ne var ki artık eskisi kadar inandırıcı olamayacaklar.
Çünkü mızrak çuvala sığmayacak kadar uzun.
Biraz düşünen, olayları birbirine bağlayabilen, ilk andan itibaren TSK'dan, Hükümet'ten,Cumhurbaşkanı'ndan gelen açıklamaları, kimin ne söylediğini değerlendiren her aklı başında insan gerçeği bir kenarından görüyor.
Zaytung; yazmaya, anlatmaya çalıştıklarımı vurucu üslubu ve acı mizahıyla şöyle özetlemiş:
“Yüksek Seçim Kurulu, 330 milletvekili için gerekli şehit sayısını belirlemek üzere toplanıyor.”
Son söz:
HDP'yi tuzağa çekmek boşa çıkacak ve kanla siyaset yapmaya kalkışmak 7 Haziran'da, seçim sandığında geri tepecek!