Konuyla ilgili bir açıklamada bulunan Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Atilla Yazıcıoğlu, gözlerin de belirli bir tansiyon değerinin olduğunu ve bu değerlerin 10 ila 22 limitleri arasında tespit edildiğini belirterek, göz tansiyonu hastalığının bu değerlerin dışına çıkmasıyla oluştuğunu söyledi.
Göz tansiyonunun yükselmesi durumunda gözün arka tarafındaki sinir hücrelerinde harabiyete yol açtığını ifade eden Yazıcıoğlu, “Bu harabiyet, görme alanı kaybı ve nihayetinde körlüğe kadar giden ciddi bir hastalığa yol açabiliyor. Görme alanı dediğimiz durum, karşıya bakıldığında hem karşıyı hem yanları görüyoruz. Fakat bu göz tansiyonu hastalığı dediğimiz ve bölgede ‘avareş' yani karasu olarak bilinen durum neticesinde görüntü gittikçe daralır ve daha sonra sanki bir borudan bakıyormuşuz gibi bir durumla karşılaşırız. Yanları göremediğimiz için sağa sola çarpar en son tedavi edilmezse o da gider ve gerçekten sanki göze karasu girmiş gibi olur. Tam olarak bilinmemekle birlikte göz tansiyonu hastalığı genellikle bünyesel hassasiyetten kaynaklanıyor. Gözün içindeki sıvının kanallara akmasında ve bu kanallarda direnç oluşturmasıyla oluşuyor. Amacımız o direnci yenmektir” dedi.
Göz tansiyonu hastalığına karşı ilaç, lazer ve ameliyat yöntemlerinin var olduğuna dikkat çeken Yazıcıoğlu, “Urartu Göz olarak her üç uygulamayı da yapıyoruz. Hem ilaç veriyoruz hem Doğu Anadolu Bölgesinde tek ve ilk olarak lazer yapıyoruz. Bunlara yanıt vermeyen hastalara da ameliyat öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
Ailesinde göz tansiyonu olan hastaların en az altı ayda bir göz tansiyon ölçümlerini yapmaları gerektiğini vurgulayan Yazıcıoğlu, “Kardeşlerinde, anne veya babasında göz tansiyonu olanların mutlaka altı ayda bir, 40 yaşından sonra olan vatandaşların da yılda bir sefer mutlaka göz tansiyon ölçümlerini yapmalarını tavsiye ediyoruz. Önlem alınırsa ilerlemesi durdurulan bir hastalık olduğu gibi farkına varılmazsa ciddi sonuçlara yol açabilecek bir hastalıktır ve körlüğe kadar götürebilir” şeklinde konuştu.
Göz tansiyonu hastalığının genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıktığını da sözlerine ekleyen Yazıcıoğlu, “Doğuştan da olabilen bu hastalık genellikle 40 yaşından sonra olabiliyor. Doğuştan olanlar daha da zor ve sıkıntılı bir durumdur. Ancak genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıktığı için 40 yaşından sonra insanların yılda bir mutlaka bir göz doktoruna görünmelerinde fayda vardır” dedi.(iha)