MUSA DÜZENCİ/YÜKSEKOVAGÜNDEM
Önceki gün İran'ın Mahabad kentinde meydana gelen tecavüz salıdırısını binlerce kişi Yüksekova'dan Esendere sınır kapısına giderek, olayı basın açıklaması ile kınadı.
Yüksekova'da konvoy halinde giden ve aralarında Yüksekova Belediye Eşbaşkanları Ruken Yetişkin ve Tacettin Safalı, HDP ve BDP ilçe başkanları, İl Genel meclis üyeleri, STK'lar, Muhtarlar, Barış Anneleri, İHD ve Cumartesi Annelerininde aralarında bulunduğu kalabalık kitle ESendere Beldesine giderek burada ki sınır kapısın da İran'ın tutumunu protesto etti.
Yıllardır İran rejiminin Kürtler üzerindeki baskılara dikkat çekilen açıklama da, özellikle önceki gün Mahabad'da meydana gelen tecavüz girişimi bardağı taşıran son damla olduğu belirtilerek, İran'ın bu tutumundan derhal vazgeçmesi gerektiği ifade edildi.
‘IŞİD VAHŞETİNİ ARATMAYAN BİR SALDIRI'
Gever Demokratik Toplum Bileşenleri adına basın açıklamasını okuyan DBP Yüksekova İlçe Eşbaşkanı Öznur Canan.‘Kürt halkına ve değerlerine dönük saldırılar devam ettiğini belirtti.
Canan, IŞİD adı altında sömürgeci devletlerin ve bölgesel güçlerin Kürt halkına ve kazanımlarına dönük saldırıları henüz kesilmemişken, Doğu Kürdistan'ın Mahabad kentinden IŞİD vahşetini aratmayacak türden yeni bir saldırı geliştirilmiştir' dedi.
Faşist İran devletinin uzunca bir süredir Doğu Kürdistan'daki varlığı ve zulmü devam etdiğini söyleyen Canan,"Toplumu ağır bir baskı altında tutmakta, her demokratik ve özgür yaşam mücadelesi girişiminde ise idamları devreye sokmaktadır. Toplumu ölümle, zindanla ve korkuyla baskı altına almaya çalışan bu karanlık ve kirli rejim, dün Mahabad kentinde, kadına ve Kürt halkının onuruna saldırı düzenlemiştir. İran devletinin istihbarat örgütünün elemanları bir otelde çalışan Kürt kadını Ferinaz Xosrowanî'ye tecavüz etmeye çalışmış ve bu saldırıya karşı kendini korumaya çalışan Xosrowanî, kendisini otelin 4. Katından atarak yaşamına son vermiştir' dedi.
‘Kürt kadını Ferinaz Xosrowanî şahsında kadın onuruna ve halkımıza yapılan bu saldırı Mahabad'da bir isyana dönüşmüş durumda olduğunu belirten Canan, ‘Bu haklı isyan İran devletinin onlarca yıldır yaptığı zulme ve katliama karşı bir isyandır. Sadece Mahabad'la da sınırlı kalmayan bu tepki Doğu Kürdistan'ın diğer kentlerine de yayılmaktadır. Bu alçakça saldırının hesabını vermesi gereken İran devleti, bunun yerine kentte olağanüstü hal ilan ederek, halkın tepkisini bastırmak için binlerce asker yığmıştır. Mahabad'dan yansıyan bilgiler ve fotoğraflar İran devletinin bu saldırı dalgasının başladığını, devletin bu saldırılarında 2 sivilin yaşamını yitirdiği ve 27 kişinin de yaralandığı ifade edilmektedir.
Bu durum Kürt halkının ve kadın onurunun hedef alınması anlamına gelmektedir. Kobanê ve Şengal'de halkımızın yüz yüze kaldığı vahşet neyse, Mahabad'da, Meriwan'da ve diğer Doğu Kürdistan'da halkımızın maruz kaldığı vahşet aynı derecede ve şiddettedir. IŞİD çeteleri halkları barbarca katlediyordu, İran da aynı yöntemle katlediyor. IŞİD kadınları köle sayıp pazarlarda satmaya ve tecavüzün hedefi haline getiriyor, İran devleti de tecavüz yöntemiyle hem kadın onurunu hem de halkımızın onurunu alçaltmaya çalışmaktadır. Ayrıca resmi kaynaklardan aldığmız verilerelere göre Batılı ülkelerin İran ile nükleer müzakerelerde bulunduğu bir sırada, ülke içerinde ağır insan hakları ihlalleri gözlerden kaçmaya devam ediyor' şeklinde konuştu.
‘2015 YILINDAN BU YANA 406 KİŞİ İDAM EDİLDİ'
Canan, İran'da Hasan Ruhani'nin Cumhurbaşkanı olması ardından da idamlar hız kesmedi. Muhalif kaynaklara göre 2015 yılının başından bu yana en az 406 kişi idam edildi. 6 Mayıs günü Urmiye cezaevinde 6 kişi toplu olarak idam edildi. Sadece Mayıs ayının başından bu yana en az 31 kişi idam edilirken, uluslararası toplumdan herhangi bir kınama gelmedi.
Oslo merkezli insan hakları örgütü İran Humain Rights, 2014 yılı içerisinde 753 kişinin idam edildiğini açıklamıştı.İran rejimi, idam edilen birçok kişiyi resmi olarak açıklamıyor. Bazıları gizli bir şekilde defnediliyor. Bu nedenle idamlara ilişkin gerçek rakamın her zaman daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Rejim ayrıca, el ve ayak kesme, göz çıkarma, taşlama, işkence gibi vahşi uygulamalar, tutukluları insanlık dışı koşullarda tutma, alıkoyma ve sınırlarda tam bir cezasızlık içerisinde infazlarda bulunuyor.
Rejim ayrıca insanların kıyafetleri, saç modelleri ve tüm davranışlarına da müdahalede bulunuyor. İran rejimi, internet, basın ve ifade özgürlüğü konusunda da dünyanın en baskıcı ülkeleri arasında yer alıyor.Fakat İran rejimi öncelikle Kürt kadını Ferinaz Xosrowanî'nin direnişi ve tavrı ile sonra da Doğu Kürdistan halkının isyanı ile deşifre olmuş, kanlı bir saldırı ile bu isyanı bastırma hazırlığı yaparak bu sürece girmiştir.
Teslim olmayan ve direnin duruşuyla tecavüzcülere ve kirli rejime yaşamını sonlandırarak cevap veren Ferinaz Xosrowanî'nin direnişini sahiplenerek, İran devletini ve onun katliamcı ve tecavüzcü politikalarını protesto ediyoruz. İran devletinin gelişen protestoları katliamla bastırma girişimine karşı tüm halkları ve dünya kamuoyunu da duyarlılığa çağırıyoruz' dedi.