Şırnak'ın Cizre ilçesinde 79 gün süren sokağa çıkma yasağı boyunca yaşanan yoğun çatışma ve bombardıman sonucu ilçenin büyük bir bölümü harabeye dönüştü. Kentin harabeye dönmesinin ardından kamulaştırma adı altında "ağır hasarlı" olduğu iddia edilen 4 bin konut için tahliye kararı çıkarıldı. İlçe kaymakamlığının mülk sahiplerine gönderdiği tebligatta, 3 gün içerisinde evlerini boşaltmaları isteniyor.

Karara karşı harekete geçen baro, halka hukuki yardım sunmak amacıyla komisyon kurdu. Komisyona 3 gün içerisinde binlerce aile başvurarak, hukuki yardım talebinde bulunup, yıkım kararına itiraz etmişti. 

İtiraz reddedildi

Ancak, Şırnak Valiliği Çevre ve İl Müdürlüğü tarafından Cizre Kaymakamlığı'na gönderilen 20 Mayıs tarihli "Riskli Yapıların Bulunduğu Bölgelerin Boşaltılması" konulu yazıda, itirazlar reddedilerek şu ifadeler kullanıldı: 

"Cizre ilçesinde Bölücü Terör Örgütüne yönelik yapılan Huzur Operasyon; sonucu Bakanlığımız teknik personellerince ağır hasarlı olarak tespit edilen yapıların yıkımına karşı vatandaşlar, dilekçeyle başvuruda bulunmuştur. Söz konusu rapor, Bakanlığımız teknik personelleri tarafından yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda ağır hasarlı yapı olarak tespiti yapılmış olması, yıkılacak derecede tehlike arz ettiği, can ve mal tehlikesi taşıdığından, ağır hasarlı yapılar Cizre ilçesi gibi ikinci dereceden deprem bölgesinde bulunması nedeniyle yıkımı gerçekleştirilecek olup, Müdürlüğümüzce yapılacak başka bir işlem yoktur. Söz konusu yıkılacak olan yapılara ait malik bilgileri ve adresleri yazımız ekinde olup, yıktırılacağına dair, yapı maliklerine tebligatta bulundurularak yapıların ivedilikle boşaltılması gerekmektedir."

İlçe kaymakamlığı da, 25 Mayıs Çarşamba günü, Nur Mahallesi Muhtarlığı'na yazıyı göndererek, "yıkım kararı" verilen yapıların "ivedilikle" boşaltılması gerektiğini belirtti. Nur Mahallesi Muhtarlığı'na, kaymakamlık tarafından, "Biz zaten yarın (bugün) geleceğiz, saat 8'de evler boşaltılmış olsun" dediğini aktaran avukat Hüseyin Tül, yıkım kararına ilişkin uyarıcı niteliğinde değerlendirmelerde bulundu. 

'Tespitte bulunmadan yıkım kararı verdiler'

Dicle Haber Ajansı'na konuşan Tül, yıkım kararına itiraz eden yurttaşların evlerinin yıkılmayacağına dair bir umut taşıdıklarını fakat valiliğin bu konuda geri adım atmadığını ve amacının evlerin hepsini yıkmak olduğunu söyledi. Yıkım kararlarının neredeyse hepsine hem bireysel hem de baro olarak valiliğe itiraz dilekçesi sunduklarını hatırlatan Tül, "Vatandaşın büyük bir beklentisi vardı. Çünkü neredeyse hasarsız evler için de hasar raporu verildi ve hepsine de yıkım kararı çıkarıldı. Tabi bunun verdiği bir şaşkınlık vardı yurttaşlarda. Bu nedenle hem kendileri hem de biz itiraz ettik ama dikkate alınmadı. Gelip tespitlerde de bulunmadılar ki, bir değerlendirme de yapılmadı ve herhangi bir gerekçe sunmadan da itirazlar reddedildi" şeklinde konuştu.

'Tebligatlar usulsüz'

Muhtarlardan yurttaşlara ulaştırılan tebligatların "usulsüz" olduğunu belirten Tül, normalde tebligatların bizzat yapılması gerekirken muhtarlar vasıtasıyla yapılması kararının alındığı söyledi. Gelen tebligatlarda tarih ve ismin olmadığını boş tebligatlar gönderilip ev sahiplerine tarihleri attırılarak imzalattırıldığını söyleyen Tül, bunun da usule aykırı olduğunu, normalde tebligatın gönderildiği günün tarihi yazıldığını ve ardından tebliğ edilen kişiye gönderildiğini kaydetti. 

'Yurttaşlar ciddi mağduriyet yaşayacak'

Kaymakamlığın muhtarlığa, "3 gün içerisinde evi boşaltın" talimatını verdiğini hatırlatan Tül, bunun da yurttaşlarda ciddi bir mağduriyet yaratacağına dikkat çekerek, yakın zamanda başlayacak Ramazan ayı sebebiyle bu durumun da gerçekleşemeyeceğine vurgu yaptı. Evlerini boşaltacak yurttaşların gidebilecekleri kiralık evlerinin dahi olmadığı bir dönemde, bunun karşılığında kaymakamın, "Biz kira paranızı vereceğiz" cevabının trajikomik olduğunu da sözlerine ekledi. 

'Yurttaşlar yıkımı görüntülesin'

Yurttaşlara iptal davası açmalarında yardımcı olacaklarını ifade eden Tül, kanunların uygulanmadığı durumlarda, yıkım gününe dair görüntü çekmeleri ve mümkünse o günün gazetelerini ve tarihini kanıtlayacak verileri toplamaları uyarısında bulundu. Tül, bu verilerin ilerideki süreçlerde kendilerini hukuku anlamda güçlendireceklerini söyledi.