Tekirdağ cezaevi ölüm evi olmasın
Hakkari Emek ve Demokrasi Platformu bir basın yaparak, Tekirdağ F tipi cezaevinde bulunan siyasi tutuklu ve hükümlünün süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinin 31. gününe gerdiğini açıkladı.
A+A-
Belediye binası önünde Hakkari Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi Başkanı İsmail Akbulut, Tekirdağ F tipi cezaevinde bulunan 21 siyasi tutuklu ve hükümlünün 25 Mart 2013 günü başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri 31. Gününe girdiğini ifade ederek açlık grevcilerinin temel istemlerinin cezaevi koşullarının iyileştirilmesi gibi haklı talepler olduğu kamuoyunca da bilinmektedir dedi.
AKP hükümeti bir taraftan barış görüşmeleri yaparken diğer yandan cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü siyasi tutsaklara yönelik hukuk dışı uygulamalarını sürdüğünü iddia eden Akbulut, barış sürecine denk düşen, hükümetin cezaevlerinde bulunan siyasi tutsakların yaşam koşullarını iyileştirmesi ve baskıcı politikalarından biran önce vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
TECRİDE SON VERİLMELİDİR
Akbulut,Bu anlamda başta Tekirdağ F Tipi cezaevinde uygulanan baskılara son verilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda ülkemizdeki tüm cezaevlerinde ve özellikle İmralı Kapalı cezaevinde halen devam eden tecridin barış iklimine uygun olmadığı bilinmektedir. İnsan Hakları savunucuları ile demokrasi ve özgürlükten yana olanlar hiçbir zaman açlık grevlerinin ölüm orucuna dönüşmesini istemezler.
Tüm yetkililerin açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için gerekli duyarlılığı göstermesi gerekmektedir. Bu bakımdan açlık grevcilerinin de kendi sağlıklarını korumak için başta B1 vitamini olmak üzere gerekli tıbbi tedbirleri almaları gerektiğini belirtmek isteriz. Ayrıca Adalet Bakanlığının ve Sağlık Bakanlığının Kasım 1991"de 43. Dünya Tıp Kongresi tarafından Malta"da kabul edilen Malta Bildirgesi"ne uygun olarak davranmaları gerektiğini de hatırlatmak isteriz
TEKİRDAĞ"DAKİ TUTSAKLAR BASKI ALTINDA
Akbulut,Cezaevinde bulunan tutsakların ailelerine aktardıklarına göre Tekirdağ F tipi Cezaevi yönetiminin tutsakları açlık grevini bırakmaları konusunda baskı altında tutuğu, tuz ve şeker alımlarını zaman zaman engellediği ve B1 vitaminini ise vermediği bilgisi paylaşılmıştır. 2000 yılında yaşanan açlık grevleri ve müdahale sonucu 30 insanın ölmesi yüzlerce insanın sakat kalmasına neden olan bir durumun ortaya çıkmaması için gerekli girişimlerde bulunmak için Adalet Bakanlığı"nın başta tabip odaları olmak üzere insan hakları savunucularının açlık grevi yapılan Tekirdağ F tipi Kapalı Cezaevini ziyaret etmesine izin vermesi gerekmektedir.
1980 yılından bu tarafa Türkiye cezaevlerinde 144 kişi açlık grevleri ve ölüm oruçları nedeni ile yaşamını yitirmiştir. Bu kadar ağır bir sürecin yaşandığı Türkiye"de yeni ölümlerin yaşanmaması için Adalet Bakanlığı"nı sorumlu davranmaya ve süreci zorlaştırmamaya davet ediyoruz. Mahpuslara zorla müdahale edilerek tek kişilik hücrelere atılması ve bilinçsizce yapılacak tıbbi müdahaleler sorunları daha da ağırlaştıracaktır. Dolayısıyla sorun diyalog ve müzakere yöntemi ile çözülmelidir. Bunun için de başta sivil toplum örgütleri olmak üzere duyarlı kişilerin arabuluculuğuna gerekirse başvurulmalıdır şeklinde konuştu.
AKP hükümeti bir taraftan barış görüşmeleri yaparken diğer yandan cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü siyasi tutsaklara yönelik hukuk dışı uygulamalarını sürdüğünü iddia eden Akbulut, barış sürecine denk düşen, hükümetin cezaevlerinde bulunan siyasi tutsakların yaşam koşullarını iyileştirmesi ve baskıcı politikalarından biran önce vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
TECRİDE SON VERİLMELİDİR
Akbulut,Bu anlamda başta Tekirdağ F Tipi cezaevinde uygulanan baskılara son verilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda ülkemizdeki tüm cezaevlerinde ve özellikle İmralı Kapalı cezaevinde halen devam eden tecridin barış iklimine uygun olmadığı bilinmektedir. İnsan Hakları savunucuları ile demokrasi ve özgürlükten yana olanlar hiçbir zaman açlık grevlerinin ölüm orucuna dönüşmesini istemezler.
Tüm yetkililerin açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için gerekli duyarlılığı göstermesi gerekmektedir. Bu bakımdan açlık grevcilerinin de kendi sağlıklarını korumak için başta B1 vitamini olmak üzere gerekli tıbbi tedbirleri almaları gerektiğini belirtmek isteriz. Ayrıca Adalet Bakanlığının ve Sağlık Bakanlığının Kasım 1991"de 43. Dünya Tıp Kongresi tarafından Malta"da kabul edilen Malta Bildirgesi"ne uygun olarak davranmaları gerektiğini de hatırlatmak isteriz
TEKİRDAĞ"DAKİ TUTSAKLAR BASKI ALTINDA
Akbulut,Cezaevinde bulunan tutsakların ailelerine aktardıklarına göre Tekirdağ F tipi Cezaevi yönetiminin tutsakları açlık grevini bırakmaları konusunda baskı altında tutuğu, tuz ve şeker alımlarını zaman zaman engellediği ve B1 vitaminini ise vermediği bilgisi paylaşılmıştır. 2000 yılında yaşanan açlık grevleri ve müdahale sonucu 30 insanın ölmesi yüzlerce insanın sakat kalmasına neden olan bir durumun ortaya çıkmaması için gerekli girişimlerde bulunmak için Adalet Bakanlığı"nın başta tabip odaları olmak üzere insan hakları savunucularının açlık grevi yapılan Tekirdağ F tipi Kapalı Cezaevini ziyaret etmesine izin vermesi gerekmektedir.
1980 yılından bu tarafa Türkiye cezaevlerinde 144 kişi açlık grevleri ve ölüm oruçları nedeni ile yaşamını yitirmiştir. Bu kadar ağır bir sürecin yaşandığı Türkiye"de yeni ölümlerin yaşanmaması için Adalet Bakanlığı"nı sorumlu davranmaya ve süreci zorlaştırmamaya davet ediyoruz. Mahpuslara zorla müdahale edilerek tek kişilik hücrelere atılması ve bilinçsizce yapılacak tıbbi müdahaleler sorunları daha da ağırlaştıracaktır. Dolayısıyla sorun diyalog ve müzakere yöntemi ile çözülmelidir. Bunun için de başta sivil toplum örgütleri olmak üzere duyarlı kişilerin arabuluculuğuna gerekirse başvurulmalıdır şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.