Van Gölü çevresinde arkeolojik yüzey araştırması başlatıldı
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) adına Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında Gürpınar ilçesinde arkeolojik yüzey araştırması başlatıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Van'ın Gürpınar ilçesinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi adına Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında arkeolojik yüzey araştırması çalışmaları başlatıldı. Çalışmalar ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Çavuşoğlu, "Gürpınar ilçesine bağlı Yedisalkım (Put) Mahallesi’nde mağaralarda kaya resimleri bulunmaktadır. Köy eski çağlardan beri süregelen insanoğlunun geçmişine ışık tutacak ve tanıklık etmiş mağaralar yer almaktadır. Mağaralar 10 bin ile 8 bin yıl öncesinde kullanıldığı birçok bilim insanı tarafından ileri sürülmüştür. İki mağaranın giriş kısmındaki kaylar üzerine kırmızı aşı boyasıyla çizilmiş çeşitli insan ve hayvan figürleri bulunmaktadır. Resimlerde stilize edilmiş insan ve hayvan figürü, avda uygulanan tuzak figürü, güneş sembolü, tanrıça figürleri yer almaktadır. Mağaraya dans eden insan figürlerinden dolayı “Kızların Mağarası” denilmektedir. Buradaki kaya resimlerinin tarihlendirilmesi genellikle boyalı figürler üzerinden yapılarak erken dönemlere yani Mezolitik ve Neolitik dönemlere tarihlendirilmiştir. Ancak mağara içinde ve çevresinde yapmış olduğumuz yüzey araştırmasında seramik kalıntıları tespit ettik" dedi.
Kanyonun içinde irili ufaklı olmak üzere 10'dan fazla mağara bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Çavuşoğlu, "Kaya resimli mağaraların hemen yakında 5 nolu olarak adlandırdığımız mağaranın içinde kültür tabakalarının olduğunu tespit ettik. Ayrıca mağaranın girişi çevreden toplanan taşlarla kapatıldığı anlaşıldı. Ancak bu duvar şeklinde düzenlenen taşlar zaman içinde aşağıya doğru kaydığı ve yığıntı yaptığı gözlendi. Bu mağaranın içinde kaçak kazılarla çukurlardan yüzeye çıkartılmış Erken Tunç ve Demir Çağlarına ait seramik kalıntıları gözlemlendi. Hem Kızların Mağarası olarak adlandırılan bölümün alt kısımlarında ele geçen seramik parçaları hem de 5 nolu diye adlandırdığımız mağara içinde ele geçen seramik kalıntıları, buradaki yaşamın Tunç Çağlarından itibaren kullanıldığını göstermiştir. Bu mağaraları kullanan topluluklar muhtemelen göçebe hayvancılık yapmış olmalıydı. Boya resimleri olarak bezenen mağalar ise daha çok dinsel törenlerin yapıldığı alanlar olarak kullanılmış gibi. Araştırmalarımız alanda devam etmekle birlikte şimdilik elde edilen arkeolojik veriler, mağaralarda insan yaşamının Erken Tunç çağdan önceye gitmemektedir. Dolayısıyla günümüzden yaklaşık 5 bin yıl öncesi kullanılmış olduğunu göstermektedir. Ayrıca gecen yıl keşfedilen Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde Alihger Dağı’ndaki mağarada bulunan kaya resimleriyle Yedisalkım (Put) Mahallesi’ndeki kaya resimleri benzerlik göstermektedir. Yazının oluşması ve icadından önceki çağlarda insanlar genellikle kayalar üstüne ve mağaralara çeşitli yöntemlerle işledikleri resimlerle, birbirleri iletişim kuruyorlardı. “Petroglif” olarak adlandırılan bu resim ve damgalar, bir bakıma insanlığın ilk görsel izleri olarak kabul edilmektedir. Bunlar plastik, kabartma, kazıma ve boyama olarak yapılabilmekteydi. Petroglifler, Baykal Gölü civarından başlayarak Güney Sibirya, Orta Asya, Kuzey Çin, Kafkasya ve Anadolu coğrafyasında (Urfa/Harran Şuayp Şehri, Antalya Beldibi, Kütahya/Cavdarhisar Aizonaı Tapınağı gibi) bulunmaktadır. Özellikle Doğu Anadolu bölgesinde yoğundurlar. Kaya resimleri Erzurum, Kars, Ağırı, Hakkari ve Van bölgesinde yoğunlaşmaktadır. Bunların içerisinde kaya resmi acısından özellikle Van-Hakkari sınırları içinde kalan Tirşin yaylası yoğunluk arz etmektedir. Ayrıca Yedisalkım (Put) Mahallesi’nde Kaya resimleri özel bir yeri bulunmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesindeki önemli arkeolojik veri olarak kaya resimleri tipolojik, teknik, stilistik ve sembolizm acısından yeniden ele alınmasına ihtiyaç vardır. Mağaralarda bulunan kaya resimleri arkeolojik kalıntılar ile birlikte yeniden değerlendirilmesi bu yüzey araştırmasıyla anlaşılmıştır. Kaya resimlerinin ister bir topluluk ister yaylaya hayvanlarını çıkaran çobanlar tarafından yapılmış olsun, resimlerin bir hikâyesi olmalı. Çizilen resimlerin bazıları bölgede yaşayan yaban keçisi ve koyunu gösterdiği açıktır. Ancak bunların çizilmesindeki anlam ve içerik nedir? Bunlar dinsel midir, yoksa bilemediğimiz ve yorumlayamadığımız başka düşünceler için yapılmış resimler midir? Bunların dönemi ne olursa olsun, bunlar bizim taşınmaz kültür mirasımızdır. Bunları korumalıyız ve mutlaka turizme kazandırmalıyız. Yüzey araştırmamızı ve Çavuştepe Kalesi’ni destekleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü başta olmak üzere Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli’ye, Gürpınar Kaymakamı Fatih Kayabaşı ile özellikle yüzey araştırmasına maddi ve manevi destek veren Gürpınar Belediye Başkanı Hayrullah Tanış’a teşekkür ederim" şeklinde konuştu.
“Yaptığımız incelemelerde ne Paleolitik ne de Neolitik döneme tarihlendireceğimiz bir mağara içerisinde herhangi bir buluntuya rastlamadık”
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz, “Prof. Dr. Oktay Belli hocamız 1977 yılında burada kaya resimlerinin ilk tespiti yaptı. İleriki zamanlarda diğer hocalarımızda gelip ziyaret etmiş. Dönemsel olarak bu kaya resimlerini genellikle Neolitik, hatta Paleolitik döneme kadar tarihlendirilen görüşler var. Ancak biz bu gün burada yaptığımız incelemelerde Paleolitik veya Neolitik döneme tarihlendirebileceğimiz resimlerin dışında her hangi bir kalıntıya rastlamadık. Buda bize gösteriyor ki direk kaya resimlerinden bakılarak Paleolitik veya Neolitik döneme tarihlendirmek şu an için söz konusu değil. Önceki yapılan çalışmalarda da büyük ihtimalle eski çalışmalardır. Bunları da eski literatürde bu tip kaya resimlerine Paleolitik veya Neolitik döneme tarihlendirmişlerdir. O dönemde hocalarımızda bu görüşlerden istifa ederek böyle yorumlar yapmış olabilirler ama bizim bu gün yaptığımız incelemelerde ne Paleolitik ne de Neolitik döneme tarihlendireceğimiz bir mağara içerisinde her hangi bir buluntuya rastlamadık” dedi.
“Bu resimler Erken Tunç ve sonrası döneme tarihlendirilebilir”
Bugün mağarada yapılan incelemelerden sonra diğer mağaralarda da inceleme yapacaklarını ifade eden Doç. Dr. Hakan Yılmaz, “Bu mağaranın içerisinde yaptığımız incelemelerde herhangi bir arkeolojik bir kalıntıya rastlamadık. Ama diğer mağaralarda bakacağız. Acaba bu duvar resimleri ile diğer mağaralardaki eğer buluntu varsa bir karşılaştırma yapacağız. Ondan sonra daha net bilgilere ve tarihlendirmeyi yapabiliriz. Öncelikle buradaki belgeleme işlemlerimiz bittikten sonra diğer mağaralara gideceğiz. O mağaralarda da incelemelerimizi yapacağız. Eğer orada da arkeolojik kalıntılar bulabilirsek her iki resimlerle mağara içerisindeki diğer arkeolojik buluntuları bir birleri ile yorumlayarak buradaki resimlerin hangi döneme tarihlendireceğimiz konusunda bir fikir elde edeceğiz. Buluntular ışığında gördüğümüz resimler ışığında ve mağarada bulamadığımız diğer kalıntılarla Neolitik veya Paleolitik döneme tarihlendirebilecek her hangi bir kalıntıya rastlamadık. Bu resimlerin Erken Tunç ve sonrası döneme tarihlendirilebilir” diye konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.